Showing posts with label my books. Show all posts
Showing posts with label my books. Show all posts

Monday, February 8, 2016

the girl on te train ~ Paula Hawkins

@ 10:57 AM 0 comments
Hayat benim icin her zaman oldugu gibi seyahat ve seyahat sirasinda okuduklarim olarak devam ediyor. Baska bir suru seyde oluyor tabiki ama sadece bu ikisiyle egleniyorum :)
 
 Ozellikle bu donem gercekten cok cok yogunum. Cok dar vakitlerimde snap chat'te kafa dagitiyorum. Instagram artik eskisi kadar keyif vermiyor. Sosyal aglara girip ansizin cikmayi sevmedigim icin acik tabiki ama benim icin eglence vasfini bir parca yitirdi.
 
Neyse, bugunun konusu en son okudugum ve etkilendigim bir kitap.
Best seller oldugu icin elestirilecegini adim gibi bildigim halde bir cesaret yazmaya karar verdim.
 
O arada aslinda pek cok kitap okudum ama bu ve bu gibi sebeplerden dolayi yazmaya elim gitmedi.hani diyorlar ya "it doesn't worth but it hurts" bu elestiriler bende o tamda etkiyi yapior iste.
Bir gun Boncuk yine haftasonu full calisiyordu. Spora gidip geldikten sonar evde yalniz takiliordum. Bir blog'da (unuttum simdi kimin bloguydu) kahve ve kekini almis kitap keyfi yapan bir hatun gordum. Aman ben bir ozendim, bir ozendim. Hemen o duzeni kendime uyarladim. Cayimi, elmami ve kitabimi aldim. tabi bende isler o kadar duzenli yurumedi. Elmalar bana yandan yandan gulumserken kitabi okuyamadim. Once elmalari huplettim :)
Sonra kitaba basladim. Allah'im o ne oyle elimden birakamadim.
Cayim falan sogudu. Degistirmeye kalkmadim. Oyle soguk soguk icim.
 
~bu kisimda cok azicikta olsa spoiler var~
Kadinlarin perspektifinden anlatilmis romanlari zaten severim,bir de isin icine kayip bir kadin girince aslinda hikaye hicte kusursuz olmamasina ragmen elimden birakamadim.
Kitap psikolojik gerilim kategorisine tam oturuyor.
Bir kere karekterlerin psikolojik durumlari cok iyi anlatilmis.
Evlilik ici ve disi siddetin dereceleri gayet iyi aciklanmis. Ozellikle iliskilerle alakali kafasi karisik insanlarin okudugunda bir isik yakacagini dusunuyorum.
Yalniz normal sartlarda hikayedeki psikolog arkadas coktan lisansansi kaptirmisti. Yani bu kitabi okuyup psikolog/psikiyatrist bana boyle davranacak yahut bu tepkileri verecek yanlisina dusmeyin.
Zaten hikayeyi "kusurlu" bulmamin sebeplerinden biride buydu.
Kadinlarin perspektifinden anlatilsada hikayedeki erkeklerinde duygulari es gecilmemis. Tabi yine kadinin hissettirdikleri uzerinden gidilerek.
 
Psikolojik gerilimi sevenlerin olaganustu bulmamakla beraber sevecegini dusunuyorum. Surukleyici olmasi, kolay okunmasi en buyuk artisi. Icerisinde olum temasi oldugu icin yas halinde uzak dursaniz iyi olur ama ask acisi cekenlere iyi gelecegi kanaatindeyim. 
 

Wednesday, September 16, 2015

How to boost your memory~

@ 8:54 AM 0 comments
Son postlarimin hepsi ust uste seyahat konulu olmus.
 En sevdigim aktivitem gezmekte olsa, hep gezmiyoruz.
Baska seyler de yapiyoruz. Onlari da yazmak lazim.
Gemide kara gunleri cok yogun gectigi icin deniz gunlerinde yorgun oluyorum ve genellikle kitap okumak seminerlere katilmak gibi pasif aktivitelerle vakit gecirip iliklerime kadar dinlendigimi hissediyorum.
 
Hawaii gezimizde 4 gun gidiste 4 gun donuste deniz gunu vardi ve dinlenmek icin cok vaktim oldu.
 
Okudugum kitaplardan bir tanesi bu kitapti.
Kindle'im varken bedava kitaplari okuma sansim oluyordu.
Sonra Iran'a gittigimde arkdasima verdim falan, o da okuyor ingilizcesini gelistiriyor mu bilmiyorum ama ben okuyamiyorum  o kesin.
Evde bol miktarda print kitap var ve kindle'in yerini asla tutmuyor.
 
Neyse konumuza donelim.
Bu kitap hafizamisi nasil gelistirecegimizle alakali.
Benim sahsen hafizam cok iyidir.
Bir seyi bildigim dillerden herhangi birinde 1 kez dinlesem hatirlarim. Okusam zaten kesinlikle hatirlarim. Okudugunu hatirlamak cok daha kolay.
 
Fakat herkes bu kadar sansli degil. Dahasi belki hatirlamanin daha kolay yollari vardir ve ben zor yoldan gidiyorumdur diye dusunerek aldim.
 
Acik soylemek gerekirse pek oyle bir sey yoktu ama bu demek degildir ki kitabi sevmedim.
Mesela boyle defining idea'lar vardi icerisinde.
Cok monoton bir konunun akici anlatilmasini saglamis.
Hafizayi zayiflatan faktorlerin cok uzerinde durulmus ve genellikle dogru noktalara parmak basilmis.
Arada bilimsel calismalara da yer verilmis.
Yazilanlar havada kalmamis, temellendirilmis.
Politika yapmaktanda geril durulmamis :)
Boyle yagmurlu bir gunde okumustum.
Arada cama vuran damlalara bakmistim.
Gemide internet kullanimi sINIrli oldugu icin bir nevi sosyal medya detoxu kivaminda, guzel bir gundu.
 
 
Daha oncede belirttigim gibi ben alirken bedavaydi suan bedava degil ama para verip almaya degecek bir kitap.
Anlatim dili kolay, ozellikle sayisal bolumlerde okumus, ingilizcesi cok advance olmayanlar icin iyi.
Fakat sosyal bilimler, mesela ingiliz dili edebiyati, sosyoloji falan gibi bolumleri ingilizcesi okuduysaniz. Ingilizce anlaminda pek bir sey katacagini sanmiyorum.Yinede fazla kafa yormadan hizla okuyup bitirilecek kitaplarda bir ihtiyac aslinda.
Okumak isterseniz,illa kindle'inizin olmasina gerek yok, smart phone yada tablete kindle app indirip, buradan alarak da okuyabilirsiniz.
 
 

Tuesday, February 24, 2015

Nagasaki {Eric Faye}~

@ 10:59 PM 1 comments
Nagasaki...
Book of loneliness... 
Although, it was all about inner feelings of person who discovered a woman who is secretly living in his place, writer use his great talent and create a suprisingly interesting story. 
He was able to keep the reader's attention awake on every single line and page. 

I believe everyone who lives in big cities, or away from family and old friends would easily make connections with the characters. 
Personally, I often felt like some of my feelings were vocalized by the characters.

Guilt, selfishness, (again) loneliness was main considerations, but how come I was happy and maybe even a kind of satisfied?
I guess, because I was reading, somebody else went through similar emotions I did.
It made me  feel good.

Overall, very well written relatively short novel
highly recommended, very much worth time and money to spent.

If  you like, you can puchase from here like I did.

*****
Bu bir yalnizlik kitabi...
Ama oyle romantik yalnizlik degil, en okkalisindan, insanin icine isleyen kup kuru bir yalnizlik 

Cok sevdigim bloggerlardan Sergul'un blogundaki bu yaziyi okuyarak almaya karar verdim.

Yazar okuru garip bir sekilde iyi hissettirerek yalnizligi anlatmayi basarmis. 
Galiba hepimiz anlasilmak istiyoruz. Belkide bu yuzden kendimi iyi hissettim.

Gercek bir olaydan esinlenilmis olsa, aslinda olaydan cok kisilerin duygularina odaklanilarak yazilmis. 
Cok hareketli bir kitap asla degil ama yazar bir sekilde okurun ilgisini uyanik tutmayi basariyor.

Karakterlerle aramda baglar kurmakta hic zorlanmadim. 
Benzer duygulari farkli zamanlar ve sehirlerde yasadigimi hatirladim. 
-bu bloga tesadufen gelmediyseniz, az cok biliyorsunuzdur ne cok yalniz kaldim. Bazen kendi tercihimle bazen sartlar geregi-

Ingilizce biliyorsaniz kesinlikle ingilizcesini tavsiye ederim. Cunku cok basarili bir ceviri. Uzun zamandir bu kadar iyi bir metin okumamistim. Tiri viri seyler okumaktan dilimi resmen gerilemis hissediyordum. Ayni sayfa icerisinde bazen 3 kelimeyi bilmedigim oldu ama metne oyle iyi yedirilmiski zorlama yada egreti durmamis.
Gercekten guzel olmus. 
Okumak isterseniz buradan bakabilirsiniz. 
Bilmeyenler icin, illede kindle sahibi olmaniza gerek yok, telefon yada tablete kindle app'ini indirip rahatlikla okuyabilirsiniz.  

Wednesday, February 4, 2015

The True Story of Hansel and Gretel~

@ 4:49 PM 0 comments
Dunyanin her zamanki gibi SIKICI ve hicde adil olmayan duzeni tahammulumu zorlayip, isyana surukluyor.
Bazen tam o sirada karsima bir sey cikiyor ve o kadarda kotu degilmis diyorum.

Bazense tam o sirada baska birseyle karsilasiyor ve aslinda dahada kotuleri varmis. Benim yasadiklarim ne ki diyorum.

Iste bu kitap bana yasadiklarimin, sahit olduklarimin o kadar da kotu olmadigini, bir zamanlar bir yerlerde feristahini yasayanlarin oldugunu anlatti. 

Insanlarin cogu zaman sudan sebeplerle savas cigirtkanligi yaptigi $u gunlerde, savasin cocuklara, bebeklere, kadinlara, erkeklere, guclu ve zayiflara, zengin yada fakir herkese, insanlara neler yaptigini gosterdi.
Yasli cadininda dedigi gibi "ne eksik ne fazla, tamda oldugu gibi"

Uvey annenin cocuklari neden ormana gonderdigini, babanin nasil buna izin verdigi, ve cadinin onlari niye kulubeye kapattigini, ve en sonunda da onlari niye sobaya attigini ogreniyoruz.

 Akici bir dille yazilmasina ragmen hissettirdiklerinin agirligi nedeniyle okumak kolay olmadi.
Zaten Hansel'le Gretel masalini da okurken hep ne kadar huzunlu bir hikaye oldugunu ve cocuk hikayesinden ziyade icerisinde cocuk gecen bir yetiskin hikayesi oldugunu dusunurdum.
Bu haliyle okumak bu hissimi dahada pekistirdi.

Siz nedersiniz? Aramizda hikayeyi yada gercek hikayeyi okuyan var mi?

Friday, September 19, 2014

Six weeks to OMG~ Venice A. Fulton

@ 8:01 AM 0 comments
Her zaman olmasada arada bir diet kitaplari okumayi seviyorum.
Boylece hem yeni bir bilgi var mi ogrenmis oluyorum hemde abarttigim zamanlarda motive olmus oluyorum. Fazla kilo almadan kurtarma harekati baslatiyorum.

2 hafta sonra kismetse tatile gidecegimiz icin, orada sagliksiz beslenecegimizi dusunerek yeni bir harekat daha baslattim. 

Bunu da cok degisik onerileri oldugunu duydugum Venice A. Fulton'in onerilerini okuyarak pekistirdim.

Degisik derken gercektende degisik onerileri var.
Ozellikle bu kitabin 2-3 sene once yazildigini dusunecek olursak, devrim niteliginde oldugunu daha kolay anlayabiliriz sanirim.
Ozellikle Seyda Coskun'un listelerini yapanlarin kesinlikle okumasi gereken bir kitap oldugu kanaatindeyim cunku onun listelerinin kimyasal esasinin Fulton'un goruslerine dayandigini dusunuyorum.

Tabiki yanlis anlasilmak istemem. Taklit ediyor falan demiyorum.
Aklin yolu bir.
Zaten doktorlarin da, diyetisyenlerin de, kisisel antronorlerin de yapmasi gereken dogru bilgiyi bulup uygulamak degil mi?

Kitapta liste falan yok, yenmesi ve yenmemesi gereken yiyeceklere, yapilmasi gerekenlere, kitabi okuyup kendimiz karar veriyoruz.

Fakat ana hatlariyla onerileri kitabin arka kapagindaki gibi:
Maddelendirilmis kismin Turkcesi soyle:
Kahvaltiyi atlamak sahlikli olabilir
Bazi meyveler yag yakimini engelliyor olabilir.
Ara ogunler zararlidir.
Meyve sulari ve smoothie'ler istah acar.
Ne kadar egzersiz yaptiginizdan cok ne kadar zorladiginiz onemlidir.
Brokolideki karbonhidratlar koladakinden daha zararli olabilir.

Iste bunlarin hepsinin ve daha fazlasinin sebeplerini ogreniyoruz.
Ben sahsim adina bir seyler ogrendigimi hissediyorum ve bu okumadan memnun kaldim. 
Kilo vermek isteyen, diyet mevzulariyla ilgilenen yada benim gibi genel anlamda bilgisini arttirip, motive olmak isteyenlere tavsiye ederim.


Thursday, September 4, 2014

Ali and Nino / Ali ve Nino ~ Kurban Said

@ 9:59 AM 0 comments
bir ask hikayesi...

ben demiyorum.
kitabin kapaginda oyle yaziyor. 

Bence bir ask hikayesi degil.
Yuzunu doguya donmus bir adamin batili bir kiza "sahip oldugu" bir hikaye.
O da kendince seviyor tabi ama her seyden  once gercekten sevmesine  kulturel kodlari izin vermiyor. 

Kadini mal gibi goren kulturlerde -ki buna Turk kulturu de dogusuyla batisiyla, kuzeyi guneyi, ortasiyla dahil- sevmek zor oluyor.  
Hep soylerim bizim erkegimiz sevmeyi bilmiyor. 

Erkegin kutsandigi, ustun goruldugu topraklarda erkekler isteklerini gerceklestirirken, tum simarikliklariyla bazi kadinlari peslerinden surukleyebiliyorlar. 

Bu dun de boyleydi, bugun de boyle.
Simdikiler daha beter ustelik, ayilik ayni, bayagilik ekstrasi.

Kiz icin uzuldum sahsen. 18 degil 20 yasinda Ali ile karsilasmis olsa suratina bile bakmazdi.

AMA

Kafkaslari, Azerbaycan, Iran ve 1. dunya savasi zamanindaki Turkiye'yi merak ediyorsaniz, farkli mezheplerin ve dinlerin birbirleriyle iliskilerine ilginiz varsa, kalin SIKIci politika kitaplari yerine bu kitabi okuyun. Cok sey ogreneceksiniz.

Yazarin adaletine hayran oldum. Ne bir tarafi cok ovmus ne de digerini cok yermis.
Tam ayarinda anlatmis. 
Muhtemelen kendisi Musluman oldugu* ve daha iyi bildigi icin Muslumanlarin bakis acisini daha cok anlatmis ama bunu diger gruplari assagilayarak yapmamis.

Okurken icimin buruldugu anlar cok oldu. 
Nasilda beklemisler,  nasil umud etmisler Turklerin savasi kazanmasini

Yazik olmus...








*bu konuda net bir bilgimiz yok. Cunku Kurban Said takma bir isim. Cok farkli kimliklerle yasamis. Kactigi icin Yahudi oldugunu soyleyenler var ama aksi goruslerde azimsanmayacak kadar cok. Ben liberal yada en azindan Avrupa kulturu almis bir Musluman oldugunu dusunuyorum.
Bunu yazarin diger kitabinda daha iyi anliyoruz. Ondan daha sonra bahsedecegim.





Friday, August 29, 2014

Simyaci / the alchemist ~ Paulo Coelho

@ 10:29 AM 1 comments
Uzuuun zaman once, taa lisedeyken Simyaci'yi okumustum. Hatta okulda tenefuslerde canim SIKILdigi icin okulda okumustum. 
Gerizekali cocuklardan biri benimle dalga gecmisti. Hani simya her hangi bir maddeden altin yapma zanaati ya, cok aptalca, tam sana gore bir aptallik falan muhabbeti...
igrenc seyler...
Zaten o sene benle baya bir dalga gecmislerdi. Kabus gibi bir seydi. 
Tabi onlar o zamanlar beni loser* gibi gorup kendilerinin cok iyi isler basaracaklarini saniyorlardi. Sonuc oyle olmadi.
iyikide olmadi.
Daha zeki, daha cesur, ve kaybetmekten daha az korkan ben oldugum icin onlarin hayal ettiklerini, hatta hayallerinin otesini basaran ben oldum. 
-bu lafim sanaydi liseli kardesim :) yani sen otur kitabini oku, vizyonunu gelistir. Kazanan sen olacaksin ve bunun en buyuk kaniti da bizzat benim. Onlari salla gitsin. Gerci sen fazla zeka ve ustun empati yeteneginin verdigi asiri kirilganlikla tam olarak sallayamazsin ama  sallayabildigin kadar salla-

Herneyse, o gun  baslayip, eve gelince bitirmistim. 
Bir hikmet oldugunu anlamis ama -zannediyorum- mistik ogeler nedeniyle ne oldugunu anlayamamistim. 
Biliyorsunuz bizim camasirhanenin kutuphanesi var -evet kitaplik degil, kutuphane- camasir yikamaya gittigimde orada buldum.
Bir daha alip okudum. Bu sefer hikmetini nispeten anladigim kanaatindeyim.
Pilot hikaye $oyle; bir cobanin gordugu bir ruya uzerine hazine bulmak icin ciktigi yolda kendi hikayesini bulmasi diyebiliriz sanirim. 

Yola cikmis biri olarak insan yola cikinca neyle karsilasacagini bilemiyor. Basina neler neler geliyor. Sonucta o basina gelenler degil, onlara karsi dost bildiklerimizin verdigi tepkiler canimizi yakiyor.
Keske yakmasa... ama yakiyor iste...

Kisa bir kitap, aslinda 1 gunde bitirilebilir ama bence bir oturumda 30 sayfadan fazla okunmamali. Zaten kitabi sahile de goturmedim. Evde kendime atmosfer yapip okudum. Cunku bence insan ancak o zaman odaklanabiliyor.

Yazilali cok uzun zaman oldugu icin bazi bolumler artik kliselesmis gelebilir.
Yinede onlari bile butunluk icerisinde okumanin ayri bir guzelligi var.

Donup donup tekrar okusam belki farkli seyler ilgimi ceker diye dusunuyorum.
O yuzden bir kopyasini kendime de alacagim.
Bu okumamda ilgimi ceken kisimlari instagram hesabimda paylastim ve paylasmaya devam edecegim. Zira izleyicilerimi SIKmamak adina abartmamaya calistim.

Bundan sonra yola elimdeki kitaplari bitirir bitirmez muhtemelen sonbaharda Paulo Coelho'nun baska bir kitabini siparis ederek devam etmeyi dusunuyorum. 





* ayni anda hem ezik, hem malup, hem zavalli  manalarina gelen compact bir sozcuk


Tuesday, August 19, 2014

Octopus/ ahtapot ~Guy Lawson

@ 2:43 PM 0 comments
Sahil kitaplarimin arasina bir yenisini daha ekledim. 

Global finans sektoru, Wall st, beyaz yakali kalpazanlar...

nasil?

gizli borsa, illimunati, ajanlar, komplo teorileri

daha ilginc degil mi?

Kitap gercek hikaye diye tanimlanmis ama sahsi gorusum daha ziyade hatirat oldugu yonunde.
Sebeplerini daha sonra aciklayacagim. 

Karakterimiz Sam Israel, wall st'de bir sure calisip sonra kendi yatirim sirketini kuran bir adam. 
Vadettigi buyuk karlari yapamayinca sahtecilige basvuruyor.
 Ama tabi ilahi adalet var. Sen herkesi kandirinca seni de bir kandiran bulunuyor.
Ac gozlulugun sonu yok!

Kisilik olarak yazar benim kafamda bu adamin Bernie Madoff (Madoff skandalindan hatirlarsiniz),Gordon Gekko, ve  birazcik Ben Bernanke arasi bir adam gibi bir izlenim birakti.
Asiri hirsli, durma noktasini bilmeyen, baska insanlari dusunuyormus gibi yapan biri. 
Baslangicta cok ilginc gibi gozuksede gundelik hayatta pek cok kez karsilasabilecegimiz turden biri aslinda. Her yer onun gibilerle kayniyor ama bu adamin eline biraz guc ve para gecmis. Zaten ne olmussa oyle olmus.

Cok surukleyici bir dille bu adamin yaptiklarini okuyoruz.
Ben okurken cok eglendim.
Kafam bosaldi. 
Boyle bir seye ihtiyacim vardi kesinlikle.

AMA 

Daha once bahsetmisimdir, Robby ve ailesi 3-4 kusaktir is ve finans cevreleriyle icli dislidir. 
Zaten Robby'nin kendisi de oyle. O yuzden bu adam hakkinda biraz bilgim var. Okuduktan sonra da arastirdim ve kesin emin oldum.

Bana kitabi babasi verdi. Okuyun, konusalim dedi. 

Bu kisim biraz spoiler gibi olucak ama yine de bastan neyin ne oldugunu bilerek okumakta da bir sakinca gormedigim icin yaziyorum.

Herseyden evvel Graber'le tanismasi pek onun anlattigi gibi olmamis.
O bar hikayesi falan kurmaca. Bir cok kisi kuzeninin tanistirdigi konusunda hem fikir. Cunku ayni donemde kuzeni de ayni yerde calisiyormus.
Muhtememlen cok uzun sure uyusturucu kullanimi nedeniyle beyni hayal ettigi seyle gercegi karistirmaya baslamis.
Bunu  baska bolumlerde de SIK SIK farkediyoruz. 
Ne gariptirki, erken yastan itibaren bu kadar cok uyusturucu kullanmasinin sebebine ise hic deginilmemis. Sadece sirt agrilari ve gecirdigi cok sayida (son 7-8 yil icerisinde 10 tane falan diye biliyorum) omurga ameliyatindan bahsediyor.
Oysa gercekte omurga problemleri yasamaya 16 yasindayken babasinin arabasiyla yaptigi kazadan sonra basliyor. (Kitapta bu kisim yok)
Bir zaman sonra oyle bir his yaratiyorki insanin icinde, sanki sirtinda cok yuk var cok stresli de ondan omurga problemi yasiyor gibi dusunduruyor okura. 
Bir cesit acima duygusu hissettiriyor.

ilk 100-150 sayfada hep Graber'in ucagindan, yatindan, katindan bahsediyor ama onlar Graber'e ait degil, sirkete ait ve  sadece belirli bir olcude kullanim hakki var.
Nedense Sam Israel'in kafasinda kullandigi hersey Graber'e aitmis gibi bir imaj olusmus.
Istese de alamaz ayrica, cunku kazandigi para finans sektoru icin cok fazla degil. 
King diye anardik falan diyor. Direk desteksiz sallamis.
Graber icin kime sorsaniz herkes onu bir beyefendi olarak tanimlar eminim.
Kazanmayi ve kaybetmeyi bilen saygin bir broker. 
Yani o bavullarla gelen paralar falan hep yasal. O zaman neden bavullarla gidip geliyor derseniz cunku 80lerde para transferi fiziksel olarak yapiliyordu.

Graber'in yanindan ayrildigini soyluyor ama bu da dogru degil. Ayrilmadi, kovuldu ve bunu herkes biliyordu. Isten kovulmasinin sebebi de ondan para calmasi. Daha o zamandan hirsizliga baslamis. keske finans hayati o zamanlar bitseymis.
Yine hic bahsetmiyor ama yasal olarak trade yapamamasinin sebebi lisansinin olmamasi. Linsansinin olmamasinin sebebi de iptal edilmis olmasi. 

Wall st. %90 yahudilerden olustugundan bahsediyor.
Bunu secici algiya bagliyorum. Kendisi yahudi oldugu icin oyleleri goruyor. 
Evet finans cevrelerinde diger mesleklere nazaran daha fazla yahudi var ama oran %90 degil. 
En fazla %40 olabilir. Bu cevreyle bizzat kendim gayet ic iceyim. 
Diyelimki o yillarda daha fazlaydi, simdi azaldi. Her halukarda %50dir, fazlasi olamaz.
Pek cok seyi oldugu gibi bunu da fazla abartmis.

Neyse, bir diger konu basindan itibaren merkezlerinin yani Bayou headquarters'in bile suphe cekici oldugu yonunde gorusler var. Yani hep bos olan bir park yeri, fazlaca iyi davranan cok az miktarda calisan olmasi, ve buna ragmen yuksek kar oranlari...

Yani demem o ki, para yatiranlar da bir garip...

Bana en garip gelen ki, bu konuda polisin de suphelendigi kanaatindeyim. 
Bence onun esas saklamaya calistigi kara para akladigi gercegi.
Cunku; 
1. evi nakit parayla aliyor ve dosuyor (bu 90larin en tipik kara para aklama yontemiydi. Ben bile biliyorum yani, pess! Gerci sonradan nasil sisteme sokup temiz paraya ceviriyorlar bilmiyorum ama yapiyorlar bir sekilde)
2. ve en onemlisi karisi bosanirken 50 milyon dolar talep ediyor. Yani bir yerlerde 100 milyon dolar sakladigini dusunuyor. (hani ikiye bolunecek ya, kadinin payi yarisi olacak.)
Daha bir cok baska detayda var ama meramimi anlattigim kanatindeyim, daha fazla deginmeye degmez. 

Ozetle o bahsettigi "gizli market" sacmaliklarina caresizce inanmasinin, olabilecegine ihtimal vermesinin sebebi o parayi aklamakti. 
Muhtemelen bunu poliste biliyordu ama delil yetersizligi nedeniyle olmadi. 

ve yazar bu kisima hic deginmemis.
Belkide tum kitabi 3-4 kisiye sorarak yazdi.
Bilgiler hic teyit edilmemis gibi...

sonra da arkasina utanmadan "son soz" yazmis.
Sam Israel hep dogrulari soylemismis...
Bana gore o hic bir zaman dogruyu soylemedi. 
Hatta belkide kitabin yazilmasinin amaci kahramani biraz masum gostermek ve kamu oyu destegi almak, sadece sahtecilige dikkati cekip, diger kanunsuzluklari unutturmak bile olabilir
Zira bu sayede sadece sahtecilikten en fazla 20 yil yatar cikar. Diger durumda 30-40 yili bulabilirdi.
Dolayisiyla ben bunun safca bir acgozluluk hikayesinden fazlasi oldugunu dusunuyorum. 

Tum bunlara ragmen bu kitabin okunmasi gerektigine inaniyorum.
Ozellikle MBA yapmayi dusunenler icin Ingilizce finans terimlerine alismak icin iyi bir deneyim olabilir.
Ayrica surukleyici ama dedigim gibi  gercek hikaye degilde kurgu oldugunu bilerek okursaniz.






Sunday, August 3, 2014

The return journey~

@ 2:25 PM 0 comments
Son zamanlarda is icin o kadar cok okudum ki, keyif okumalari keyif vermemeye basladi, okuyamadim.

Yeniden okumaya basladigimda elimde uzun suredir surunmekte olan kitaplari bitirmekle basladim.

300 sayfalik bir kitabi bitirmek ne kadar surebilir?
yada ne kadar zor olabilir?

Kisa ama yine de okudugunuz materyale gore degisir, degil mi?

iste benim okudugum materyal surunduren tipteydi.
Dolayisiyla araya 1-2 kitap aldim. Bir ara sadece uykum kactigi zamanlarda okudum falan falan...
Zor oldu yani.

O yuzden baslayacaksaniz yaniniza cay degil, caydanlik alin. Cayim bitti kalkayim, doldurayim derseniz hic bitmiyor. Demlik bittikce kalkin, gene de 1 ay falan surer.
Maeve Binch'in kitaplari zaten genellikle SIKIcidir. Siradan insanlarin siradan hikayelerini anlatir. Ilginc olmasini beklemek hata olur ama arkadasim, bu kadar da olmaz ki!
Bu kadari bana bile fazla geldi. Ki ben kendim de cok eglenceli biri sayilmam.

Ara ara acip okumak acisindansa gayet iyi. Cunku bir roman degil. Icerisinde 21 tane kucuk hikaye var. Hepsi de bir birinden bagimsiz. 

Yazarin diger kitaplari da aslinda ayri ayri hikayelerle ilerler sonlara dogru bir yerlerde birlesirlerdi. Bu sefer tek fark birlesmemesi oldu. 
Aslinda iyi bir Binch okuruysaniz farkedersiniz, bu kitaptaki bazi hikayelerin karakterleri de tanidikti. 
Bir noktada bazilari yine birlesti ama bunu ancak tum kitaplarini okuyanlar anlayacaktir.   

Gel gelelim, 21 hikayeden kaci aklinda kaldi derseniz, 7-8 tanesi biraz, 2-3 hikayeden de gercekten etkilendim. 

Zaten sorunda buydu. 
Hepsine bayilmayi tabiki beklemiyorum ama bu da biraz az geldi. 

Onun disinda dili gelistirmek acisindan muthisti. 
Uzun zamandir kitap okurken hic sozluge ihtiyac duymazdim. Bu sefer bazi sayfalarda 3-4 kere baktigim bile oldu. 
En guzel tarafi da text 'e cok iyi yedirilmisti. Kullanmis olmak icin kullanmamis, o sozcuk oraya olmus. Adeta yerini sevmis 

Demem o ki; cok  eglenceli bir kitap degil ama iyi yazilmis.  Ingilizcenizi gelistirmek istiyorsaniz yada TOEFL, GRE, GMAT turevi standard sinavlardan birini alacaksaniz kesin okuyun.










Tuesday, June 10, 2014

Biz burada devrim yapiyoruz Sinyorita #EceTemelkuran ~

@ 1:56 PM 0 comments
Ece Temelkuran'in Venezuella devrimini anlatan bir kitap yazdigini ogrendigimde etrafimda ne cok Venezualla'liyla beraber yasadigimi, buna ragmen, aslinda bildiklerimin boluk borcuk oldugunu farkettim. 

Sadece birlikte calistigim, okudugum arkadaslarim degil,  cok  sevdigim, beni bilim askina dusuren eski tez hocam bile Venezuella'liydi ve ben sadece orada sartlarin cok degistigini(!) biliyordum.  
Neyin degistigini az cok bilsemde, Chavez'in degistirdigini iyi biliyordum.

Amazon'da $6'a gorunce hemen almamda bu saydiklarim etkili oldu. 
Bir roman yada eski gazete yazilarindan derleme bir kitap degil, ciddi ciddi yazilmis bir politik kitap olmasi itibariyle "sahil kitaplari" listeme eklemedim. 
Elime kalemimi, kahvemi aldim ve okumaya basladim.
Daha dogrusu Ece yine bize geldi ve anlatmaya basladi. Ben hikayeyi onun o samimi bir arkadas, yada belki (yasi itibariyle) abla  sesinden dinledim. 
Yalniz bu sefer kalkmak bilmeyen bir misafir gibiydi. :)
Sikayet etmedim. Halimden cok memnundum.

Planim gunluk 40-50 sayfa okumak suretiyle 1 haftada tamamlamakti ama oyle olmadi. 
Haziran ayina yakismayan soguk hava ve yagmurunda etkisiyle sabah oturdum ve bazi bolumleri iyi ozumsemek icin 2 kere okumama ragmen aksam 3 sularinda coktan bitirmis, ve size bu satirlari yazmaya baslamistim.

Bu kitapta cok genel anlamda, Chavez'i iktidara getiren ve orada tutan sebepleri, kulturel ve inanc kodlarini, farkli kesimlerin korkularini hissediyoruz.
Kendi ulkemizde Ergenekon'dan, Gezi'ye farkli fikirleri savunan gruplarin birbirine yaklasip, ayrisarak, muhalifler ve yandaslar olarak keskin cizgilerle ikiye bolunmesinin, baskana asik olanlar ve nefret edenler zitlasmasinin Venezuella versiyonunu okuyoruz.

Kitap 2005'de yazildigi icin kantarin topuzu henuz kacmadan once, en basinda islerin aslinda ne kadar guzel oldugunu goruyoruz.
Ama ayni zamanda taa o zamandan orta sinifin yok edilis surecini adim adim izliyoruz.
ve "surec" sozunun onlar icin neden onemli oldugunu, sadece yasam alanlari ve tarzlarinin degil,  sozcuklerin bile muhalifler ve yandaslar olarak ikiye bolunebilecegini ogreniyoruz.

Venezuella devrimini merak edin yada etmeyin, politikaya ilginiz varsa muhakkak okuyun.
Size cok sey katacagina inaniyorum. Yalniz unutmayin, bu kitap 2005'de yazildi. O gunden bugune dunya'da da onlarda da cok sey degisti. Tipki bizim ulkemizde oldugu gibi...



Saturday, February 1, 2014

The Other Boleyn Girl {diger boleyn kizi}~

@ 11:50 PM 2 comments
Bu kitabi oturdugum sitenin kutuphanesinde bulup okumaya basladim.
Uzun zamandir print kitap okumadigim icin epey degisik bir duyguydu.
Kitabin icerigi ile alakali ise daha karsik duygularim besliyorum.

Herseyden evvel su gibi cok cok akici, kolay okunabilen bir kitap. 500 kusur sayfa nasil gecti anlamadim.
ama...
Yazar tarih romani yaziyorum diye ortaya ciksada bu romanda tarih diye bir sey yok.
Bastan assagi uydurmasyon.
Isimleri degistirip sadece bir ask romani yaziyorum deseydi bu elestirilerimin hic birini yapmazdim.

~bu kisimda az da olsa spoiler verecegim bilginize~

Herseyden evvel hikayenin yasandigi donemde yasanilan iliskiler ve asklarin yasanmasi muhtemel degil.

$oyleki, kitapta yasanilan ask 19. yy romantik doneme ait. 
Yazar onu alip 15-16 yy'la goturmus. Bu da o donemin tum politik motivasyonlarinin atlanip krali bir ailenin kuklasi olmus bir gerizekali gibi gostermesine sebep olmus.
Bu cok temel bir hata malesef. 
Tarih romancisi bunlara dikkat etmeli. 

2. hata:
Mary Boleyn'in Ingiliz sarayina geldiginde tamamen "masum" oldugu yani bakire oldugu ve kucuk kardes oldugu, kocasiyla da 13 yasinda evlendigi vurgusu yapilmis.

bir kere Mary Boleyn Fransiz sarayindan kovulmasinin sebepleri malum.
actirmayin kutuyu soyletmeyin kotuyu!

Hadi o konuya deginmeyebilir yazar. 

Ya kucuk kardes oldugu?

Tum tarihciler Mary'nin abla Anna'nin kucuk kardes oldugu konusunda hem fikir.
Ustelik bunu gercege uygun yazsa hikayeye hic bir etkisi olmayacakti. 
yani ne geregi vardi iskembeden atmanin?

13 yasinda "masum" evlilik!
pardonda yasi kucultme ve bekaret vurgusu cidden sacma olmus ve hikayeyi sulandirmis.

Iste bu ve bunun gibi daha onlarca sebepten begenmedim. 

Tamam, hic birimiz tarih ogrenmek icin okumuyoruz bu kitaplari adi ustunde kurgu ama kurgununda bir dozu var.
Bana gore tarih fiction yazari uzerinde tartismalar olan konulari manipule etmeli. Geri kalan tum tarihi hadiseleri, gerceklere uygun yazmali. 

Mesela Anna Boleyn'le erkek kardesi arasindaki ensest iliskileriyle ilgili yazmasi iyi olmus.
Yine erkek kardesinin es cinsel iliskisi vs. de tabu sayilabilecek konulardan oldugu halde yazmis, iyi de etmis.

Mary Boleyn'in 2 cocugu var. Bunlardan kiz olanin kraldan oldugu kesin ama oglu tartismali. 
Kraldan olmadigi tahmin ediliyor. Cunku eger oyle olsaydi, hanedanin devami icin kesinlikle Mary'le evlenirdi. Yine de kesin degil, dedikodu oldugu icin uzerine yazilabilir bir konu. 

Dedigim gibi tartismali, skandal konular uzerine oynamak eyvallah ama otekiler
HAYIR!

Tum bunlar bu Ingiliz tarihi hakkinda cok sey bilmeyen biri icin cok kotu olmayabilir ama ben bildigim icin beni cok rahatsiz etti.

Serinin devamini okumayi dusunmuyorum.
Phillippa Gregory benim icin bitmistir.
Tarih romani bence Alison Weir'den okunur.
En azindan o tarihe saygili.










Saturday, January 4, 2014

Kissed in Paris~

@ 7:16 PM 0 comments
Bir solukta okudugum, daha ilk sayfadan beni kendine kilitleyen, muthis surukleyici, aksyonun hic bitmedigi bir roman. 
Sonunu tahmin edebilirsiniz ama aradaki olaylari asla!

Kahramanimiz dugunune bir hafta kala mecburi bir is icin Paris'e gitmek zorunda kalir. Paris'te basina gelenler hayatini tamamen degistirir. Bu gune kadarki kararlarini, nisanlisiyla olan iliskisini ve  tum yasantisini sorgulamasina sebep olur.

Uzun yillar tek basina seyahat etmis, tek basina yurt disinda yasamis biri olarak hikayeyi son derece inandirici buldum. Yazar insanlarin evlerinden uzaklastiginda ne gibi salaklar yapabilecegini cok  iyi anlamis ve bunu romana cok iyi yansitmis.
Mekanlar cok gercek anlatimi karsisinda resmen buyulendim. 

Ana karakterin iliskisini sorgulayan halleri muthis bir psikoanalizdi. 

Gecmiste ayni sorulari kendimde sordugum, benzer seylere kizdigim icin karakterle aramda bag kurmakta hic zorlanmadim. 

Belki tek abartili buldugum taraf Fransiz erkeginin cok asiri idealize edilmis olmasi oldu. Mubarek hepsinin gobegi baklavali, saclar baslar daginik ama seksi serseri modeli, dudaklar o bicim!
Yok artik!
Hic Fransiz gormesek inanicaz!

Neyse, yazarin bir Fransiza asik ve evli oldugunu varsayarak, bu hayranligini hos goruyorum.

Daha detayli hikayeyi ve kitabin kendisini indirmek icin buraya bakabilirsiniz.

Monday, December 16, 2013

Pride and Prejudice {Gurur ve Onyargi}~

@ 1:31 AM 0 comments
Her izlediginizde ayri tat aldiginiz filmler, her okudugunuzda farkli bir tarafini kesfettiginiz kitaplar vardir ya, benim icin o kitap ve film Pride and Prejudice.
Tutuculugum burada bile belli oluyor. :)
Her halde 50 kere falan okumus ve bir o kadar da izlemisimdir. Hatta fan fiction'larinin bile tamamini okumusumdur diyebilirim.
Hayata ve iliskilere bakisimda cok onemli etkileri olmustur. Karakterlerle aramda baglar kurup, yasadigim deneyime gore kendimi onlardan benzettigim de olmustur. 

 Bu defa okudugumda bana askin onyargilarla ayni yerde olamayacagini anlatti.
Robby'le iliskimizin neden iyi gittigini ve bugune kadar hayatima girenlerin neden kalamadigini daha iyi anladim.
Sahip oldugumuz aska  ve bir birimizi bulmus olmamiza bir kez daha sukrettim.

Mr Darcy'nin askinin kalbini kazanabilmek ve hatasini telafi edebilmek icin cabalarini Robby'e
ve
Mr Darcy'nin gorgu kurallarini onemseyen hallerini de kendime benzettim.

Kitap bence Romantik donem edebiyat eserlerini en muhtesem orneklerinden. Sevmedigini soyleyenler, ya bildigin yontulmamis odundur yada okudugunu anlamamistir.

Bosuna klasiklesmemis. Gerek ana hikayesiyle gerek yan hikayelerle bugunun iliskilerini bile pek cok acidan aciklayabilen zamansiz bir hikaye. Karakterlerin her biri cok boyutlu bir anlatimla gercek insanlara donusturulmus. Oyle ki sanki o insanlar tarihin bir doneminde yasamislar gibi hissediyorum. Ki bu; bazi cok satanlar listelerinde SIKlikla rastlayabilecegimiz (bence cala kalem yazilmis) tarihi kurgu kitaplarda bile hissedemedigim bir duygudur.  

Yani sira, yazildigi donemin sartlari icerisinde kadinin toplumdski statusu, erkegin kadina verdigi deger, ve siradan Ingiliz halkinin yasantisina dairde cok sey ogreniyoruz. 

Onlarca sadelestirilmis versiyonu olsa da, kitabin Jane Austen'in yazdigi orjinal halini hic bir seye degismem. Ceviriler arasinda hangisi en basarili bilmiyorum ama Ingilizce biliyorsaniz, kesinlikle Ingilizcesini ve orjinalini okumanizi tavsiye ederim. Zira kesinlikle farkli bir enerji geciyor insana.
pride-and-prejudice2
Filmlerin en sevdigim versiyonu 2005'te  yapilan Keira Knightley'nin Elizabeth'i canlandirdigi
versiyonu. Tahmin edebileceginiz gibi bu durumda  Keira Knightley'e bayiliyor olmamin etkisi azimsanamayacak kadar buyuk. O kadar ki; hatunu baska bir role yakistiramaz oldum. 
Muzikler, manzaralar ve kiyafetler eh iste, daha iyi olabilirdi.  
Oyuncularin cok dogal ve inandirici oynamasi yinede filmi izletecek kadar guzel.

Bu sefer tek hatam kitabi okurken filmi izlemem oldu. 
Filmi izledikten sonra, aksam kitabi elime aldim ve o an kafamda film yavas cekimde oynamaya basladi. Basta hosuma gitse de sonradan sinir bozucu bir hal aldi. 
Bir daha ayni hatayi yapmamaya calisacagim. En azindan 1 hafta ara verip oyle okuyacagim kitabi.
keep-calm-and-find-mr-darcy-6
Bazilari "sakin ol ve Bay Darcy'i bul" deseler de bence siz sakin olun ve kendi Bay Darcy'nizi bulun :) 



Monday, December 2, 2013

Barnes & Noble Kafe & Drop 5 lbs kitabi ~

@ 3:12 AM 0 comments
scroll down for English

Hava soguk olunca ne kadar istemesemde gundelik aktivitelerim kisitlaniyor. Titreye titreye carsi pazar gezmek, sahilde yurumek, alis-veris yapmak icimden gelmiyor.
Haliyle kendimi daha pasif aktivitelerle oyaliyorum. Kitap okumak bunlardan biri ama tabi benim gibi gezenti biriyseniz bunu evde yapmak istemezsiniz.
Son zamanlarda cogunlukla 2-3 sokak otemdeki kitapci Barnes & Noble'in kafesinde kitabimi okuyorum. Etrafimdaki herkes tipki benim gibi kitabina konsantre olmus, okuyor oluyor. Bu sekilde bende evdekinden daha iyi motive oluyorum. Ayrica kafenin pastalarina, caylarina da hastayim. Bazen bir seyler atistiriyorum. Agzim tatlaniyor, keyifleniyorum.

Unfortunately, there are limited things to do in Chicago winter because it is too cold. I know, I still can do a lot of things I do on summer but it is just not as much fun. Instead of trying to do same things I do on summer and freeze, then maybe even get sick. I prefer to go for more passive activities such as reading book, watching comedies, knitting, swing etc. Maybe they are not as good as tanning on the beach, walking or cycling around but still help me to stay away from seasonal depression. 
Because we recently moved to our apartment, most of our stuff still in the boxes and I really have no idea where my swing and knitting materials. So my only options are watching and reading. When I am alone, I go for reading. 

I can read at home but I really don't want to. I like to get dressed, and put my make up on, do my hair... If I stay at home, I definitely won't do any of them and it will make me feel depressed.
So, I prepare and go to Barnes & Noble about 2-3 blocks away from our apartment to read my books and of course their books sometimes. When everybody else reading, I motivate to my book easier, even though I don't necessarily love every part of all the books. Also, I love their cakes and teas. Sometimes, I have a sweet snake, and make myself happy.
Kindle
Gecenlerde pastam ve cayim bittikten, okumakta oldugum kitaptan yorulduktan sonra kitapcinin kitaplarina gömuldum.

Last time when I was there, after I had my eclair and little tired (and maybe bored) of my book, I started to look at book store's books.

Son zamanlarda 2-3 kilo aldim. Cok takmiyorum aslinda, cunku kendimi begeniyorum. Yaza daha cok var. Veririm nasil olsa, hem sporda yapiyorum. Cok zor olmayacagini dusunuyorum ama yine de arada diyet kitaplarina bakmadan da edemiyorum. Icten ice vermem lazim diyorum.

Since we moved down to city our kitchen is under construction and it will be for a while. We mostly eat out and because of it we both gained few pounds. Honestly, I don't care about it much because I know that when we finish our kitchen and completely settle down, I will start to cook nice and clean food for us.  Then probably, we will lose weight. On top of it, I do exercise right now, so it will be even easier to lose those pounds. However, somewhere inside of me also tells that "you should lose weight immediately". Especially when I don't fit in my clothes I like.

Pek cok diyet ve diyet kitabi var piyasada ama cogu hic bana gore degil. Bir kere benim yedigim ictigim lezzetli olmali, ben tatsiz tuzsuz seye gelemem. Disarida yemegi severim. Haftada 2-3 gun kesin restorant'a gitmek ve mukellef bir sofrada yemek yemek isterim. Hele acliga hic gelemem illaki yemem lazim. Mesela aksam 7'den sonra yeme derse ben buna uyamam. Ac acina yatarsam uykum kacar, uyuyamam falan falan... Kaprisliyim yani

I am searching for a new diet, new eating habit which I feel healthier and of course little smaller. I looked at diet books. There are lots of diet books in the market. Most of them are not for me. And I know I am the problem, not they are. First of all, I like to eat delicious food and when I don't eat delicious food, I don't feel satisfied and I keep feeling hungry (yes, hungry! not craving! I literally feel hungry). In addition, I like to eat out. I am a foodie, I like to discover different tastes. Plus, I can't starve myself. If I am hungry, I need to eat. So, not eating anything after 7 pm doesn't works for me, if I don't eat I can't sleep. Over all, as you can see, I am the problem kid.

Aramalarim sirasinda bu kitabi buldum:

Anyway, I found this book:
Drop 5 pounds
Kitabin basinda bir test var. Onu yaparak ne turden bir tombis oldugumuzu, nelerden en cok kalori aldigimizi ogreniyoruz.

In first chapter there is a test to learn what kind of eater you are.

Mesela ben emotional eater yani duygusal oburum. Teste gore SIKILdikca yiyormusum.

Ki cok dogru, okul, is, kotu erkek arkadas, etrafimdaki insanlarin surekli zayiflamam icin baski yapmasi,  hatta tasinma bile beni aciktiriyor. Ne vakit stresten sIKIntidan fenalik geciriyorum, karnim gurul.

For  example, I am an emotional eater. According to test, I eat whenever I have got bored.

And it is so true! Everything stresses me out making me hungry. I feel more hungry on exam week or before job interview, even moving making me feel hungry.

Bu kitapta oburluk turunuze gore oburlukla basetme yontemlerinin yani sira, gundelik hayatinizin icinde her gun gittiginiz yerlere gitmeye devam edip, yemege devam ederken, kucuk degisikliklerle bir miktar kaloriden kisip yavas yavas zayiflatmayi hedefliyor.

Main goal of this book is teaching you how to cope with over eating or calori intake (because you don't necessarily eat to get fat. You can drink and get tons of calories too).
Also, it teaches you right food to cut out some calories. 

Mesela bagel yerine english muffin yiyin, mocha yerine skim latte icin diyor.

For example, instead of eating bagel, it says eat english muffin, or instead of drinking mocha, drink skim latte and cut 500 calories from breakfast.

Ise yarayacagina inaniyorum. Cunku lezzetli ve bol kalorili yiyeceklerin yerine lezzetli ve az kalorili yiyecekler oneriyor.

I think, it would work. Because it suggests subsitude one delicious option with another delicious option. And  calori counting is the oldest, most famous way of losing weight. 

Henuz almadim ama pek yakinda kitabi alacagim. Tamamini okuyup uyguladigimda goruslerimi tekrar yazarim.

I still haven't bought the book but I will buy it soon. When I read the whole book and try, I will post about it again to tell, if it really works.


Wednesday, September 18, 2013

Sinking of the Titanic and the Great Sea Diseasters~

@ 6:23 AM 0 comments
Sahilde okudugum kitaplara devam...
Hava artik eskisi kadar sicak degil. Gol kiyisi cok daha ruzgarli ve cok daha serin, uzerime mont bile giysem sahilde kitap okumak suan hayal gibi
Ve ben o gunleri $imdiden coook ozluyorum.

f2f0724f-656e-43ef-bbb9-be299214c192

Gecen sene Titanik'in batisinin 100. yili nedeniyle Amazon'un ana sayfasinda gormustum.  
Titanik battiktan sonra hemen hemen ilk yazilmis kitaplardan bir tanesi olmasi nedeniyle merakimi cezbetti.  Hemen ( buradan ) indirdim ama okumam bu zamani buldu.

Titanik'in bati$ina taniklik etmi$. Gemidekileri taniyan, ve sonrasinda onlari dinleyerek hikayeler toplami$ bir yazarin kitabini okumak gercekten harikaydi. 
 Ki$isel hikayeler anlaminda bazi "ozel" yolcularin kimliklerine, neler yaptiklarina, ve siradisi cesaret ve olaganustu kurtarma hikayelerinin yani sira teknik detaylara, carpma anina, yapilan muhtemel denizcilik hatalarina da yer verilmi$.

$imdiden soyleyeyim pek cok $ey filmlerindekinden farkli.

Ozellikle Kaptan Smith'in gercek olum hikayesi coook cok farkli. Okuyunca $ok oldum ama tabi hic ugrasmayin spoiler vermeye niyetim yok. Okuyun kendiniz gorun :)

Bu kitaptan sonra Titanikle ilgili kitaplar daha bir dikkatimi cekmeye basladi.
Titanik'in Leonardo Di Caprio'lu Kate Winslet'li filmi bile beni bu kadar Titanik meraklisi yapamamisti.

titanic love stories



En son kitapcida Titanik'deki 13 balayi ciftinin hikasini gordum. Henuz almadim ama almayi du$unuyorum. Muhtemelen print versiyonunu alicam. Cunku malesef kindle versiyonda fotograflar yok :(

Tuesday, September 10, 2013

Bah, Humbug! (A Christmas Street Romantic Comedy Novella) ~

@ 9:40 PM 0 comments
Son zamanlarda cok sayida kitap bitirmeme ragmen hic birini yazmamis olmam ne kotu. Gerci fotograflari ve yazilari hazir olan, edit edip yayinlanmayi bekleyen postlara bile vakit bulamadigim gunler gecirdigimi dusunecek olursak normal.

Bu yaz sahile gittikce okumaya calistim. Ben malesef her buldugu boslukta okuyabilenlerden degilim. Sadece kitaba odaklanip oyle okumam lazim. Aksi halde hikayenin icerisine giremiyor kelimeleri okuyorum. Belki ana dilimde okuyor olsam oyle olmam bilemiyorum. Zamanla her boslukta kitap okuyabilen ve buna ragmen hikayeye girebilen bir okur olmak cok istiyorum. O tur insanlara cok ozeniyorum, umarim bir gun bende oyle olurum.
An itibariyle kitap-kum-gunes keyif halindeyim

En son Noel sezonunda yasanan romantik komedi tarzinda oldugu iddiasinda olan, fakat bana gore sadece bir adam, bir kadinin ve etrafindaki insanlarin Noel sezonu yasadiklarini konu alan hikayesini okudum.
Siradan insan hikayelerini sevdigim icin iddia ettigi gibi komik yada romantik olmadigi halde sevdim.
Kisa bir kitapti. Hatta fazla bile kisaydi. Hikaye biraz daha uzatilip gelistirilmeliydi. Bitirdigimde kafamda bir suru bosluk vardi.
Yine de bedava bir kitaptan cok $ikayet etmek olmaz sanirim. Her halukarda bir emek verilmis ama buliyorum ki, yazar $ohrete kavusuncaya kadar emeginin karsiligini pek alamayacak. Bari ovgu duysun garibanim.
Bo$luklara, hatta sacmaliklara ragmen kendisini okutan bir hikayeydi. Biraktigimda elime almakta hic zorlanmadim. Ayni yazarin ba$ka kitaplarini kesinlikle okumayi dusunurum.

Bu kitabi indirmek isterseniz buraya ,  diger okudugum kitaplari gormek icin buraya , kindle kitaplarinin bilgisayardan ve smart phone'dan nasil okunabilecegini anlattigim yaz icin buraya bakabilirsiniz.

Monday, August 12, 2013

The Story of Atlantis and the Lost Lemuria

@ 7:18 AM 0 comments
Son gunlerde vaktimizin cogunu yeni evin muhtelif yerlerini kirip yapmakla geciriyoruz. Arta kalan zamandada ne bir seyler izlemek ne de internette takilmak gelmiyor icimden.
O kadar insaat gurultu, patirtisindan sonra hic bir ses duymak istemiyorum. 
Tek istedigim sessizlikte kafa dinlemek.
Haliyle sessiz bir aktivite olmasi itibariyle kendimi kitaplarima verdim.
Cokta iyi oldu. Uzun zamandir isteyip okuyamadiklarimi okumaya basladim.

Yuksek ogrenimimin genis bir kisminda tugla gibi kitaplari devirdigimden olsa gerek ne kadar okumak istesemde motive olmakta zorlaniyordum. 
Mezun oldugumdan beri ilk defa bu aralar aktif bir sekilde okumaya basladim. Sadece gerekli olduguna inandigim icin okumanin otesine ilk defa bu aralar gectim.
Mutluyum :)
 Dinlenme zamani ☕ Atlantis'i okuyorum
En son Atlantis ve Mu 'yu anlatan kitabi bitirdim. 
Acikcasi cok uzun bir kitap olmamasina ragmen cok zorlanarak okudum. Dili cok kuru ve SIKIci geldi. 
Bitirmemin sebebi yarim okunmus kitap sevmemem diyebilirim. 
Bazen cok bunaldigim icin araya baska kitaplar bile aldim ve onlari okudum. 

Herseyden evvel, bir kere yazar cok irkci!
Ilk bolumde surekli Mogollarin Atlantis'le hic baglantisi olmadigini tekrar tekrar yazmis. Ifadelerinde hafif bir assagilama tonu hissettim. Rahatsiz ediciydi. 
Dahasi yazdiklarini bilimsel yada tarihi verilere guya dayandirmis ama kaynaklarin guvenilirligi tartisilir. Zaman zaman Adnan Hoca'nin fosillerle alakali anlattiklarini cagristirdigi kisimlari bile oldu. 
Mu'yu da cok yuzeysel ve din felsefesiyle iliskilendirerek anlatmis. 

Kindle versiyonunda haritalarin olmamasi ayri bir problem. 

Anlatim dilinin gunumuz Amerikan Ingilizcesinde az kullanilan kelimelerle olmasi akicilik acisindan kotu bir durum ama yeni kelimeler ve ifadeler ogrenmek acisindan iyi oldu. 

Genel anlamda ben Atlantis hakkinda okumak istediklerimi okuyamadim. Yine de bunlar benim kisisel goruslerim, okuyanlar arasinda begenenler cok olmus.  Ilgilenir indirmek isterseniz burada

Thursday, July 18, 2013

Refuge on Crescent Hill~

@ 3:15 PM 0 comments
Summer Readings
Ekonominin iyi oldugu donemlerde hayati gayet yolunda giderken, bir anda korkunc senaryonun gerceklesip buyuk buhrandan sonraki en buyuk 2. krizin Amerikali'lari olanca gucuyle vurdugu gunlerde isleri bozulan genc bir kadinin hayatini yeniden duzene sokma hikayesi.

O donemde isini kaybetmemis ama Amerika'nin en iyi okullarindan birinin en iyi bolumlerinden birinden tam kriz zamani mezun olmanin sIKIntisini tum derinligiyle hissetmis biri olarak bu hikaye beni ilk anda itibaren icine cekti.
Karakterle kendi aramdaki bagi cok rahat kurdum.
Tipki onun gibi benimde ilk 3 ayim cok zor gecmisti ama bu konuda hic mutevazi olmayip benim ondan cok daha akilli hareket ettigimi soylemeden gecemeyecegim :)

Rahat okunan, hizli akan, nadiren tekrarli ve fazla detayli anlatimlarla sIksada cogunlukla elime alirken hic zorlanmadim.
Elbette her sayfa da ayri suprizlerle dolu olan soluksuz bir okuma olmadi ama zaten suan istedigim o tarz bir hikaye degildi.

Sev(e)medigim tarafi dini vurgunun cok fazla olmasi oldu. Buda aslinda butun Amerikali'larin dindar olmasindan kaynaklanan bir durum. Ateistlerin bile bir sekilde Tanriya inandigi bir ulkenin yazarindan ne bekleyebilirim ki...
Neyseki, metine iyi yedirilmisti de, cok egreti durmuyordu. Cok asiri rahatsiz etmedi. Hatta belki bu rahatsizligim bile yillarini Alabama'da gecirip, din iliskili soylemlerden feci sekilde sIKILmis ve de yilmis olmadandir.

Buna karsin, kolelik donemine ait hatiralar cok gercekci ve basarili betimlenmisti. Yazarin bu konuda yaptigi on arastirmasina gercekten saygi duydum.  Melanie Dobson'in baska bir kac kitabindada ayni duyguyu hissetmistim. Tarihin eski donemlerini baz alarak olusturulan hikayeleri (mesela saray hikayelerini) cok sevmesemde, bugunle baglar kuruldugu hikayeleri okumaktan keyif aliyorum.

Kelimeleri son derece kolaydi. Hatta belki fazla bile kolaydi. Neredeyse hic yeni kelime ogrenemedim. Yeni yeni Ingilizce roman okumaya baslayanlara kesinlikle tavsiye ederim.
Ingilizcesi iyi olanlarada yazin gunu cok kafa yormayan bir roman oldugu, iyi bir yaz okumasi oldugu icin tavsiye ederim.

Ilginizi cektiyse buradan her turlu e-reader, akilli telefon, tablet yada bilgisayariniza indirerek okuyabilirsiniz. 

Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review