Showing posts with label Amerika'da hayat. Show all posts
Showing posts with label Amerika'da hayat. Show all posts

Monday, August 8, 2016

haftalik snapler #6

@ 9:09 AM 0 comments
Navy pier'in oralarda cocuklarin icinde hoplayip ziplayabilecegi fiskiye yapmislar. Cocuklar icin yapmislar tabi ama hava cok sicakti ve bizde iyi islandic ama cok eglendik
Haftanin bazi gunleri vegan ve vegetarian ogunler hazirliyorum. Trader Joe sagolsun, doyurucu ve lezzetli vegan urunlere ulasmak hic zor olmuyor. Tumuyle etobur canlilar olmamiza ragmen hic et aramiyoruz
Antika araba sevdigim dogrudur.
pokemon go'ya tam gaz devm
Hava guzel oldugu icin aksamlari nadiren evde oluyoruz ama evdeysek belgesel izlemeye devam :)
Dunyanin cesitli yerlerinden ornekleyerek sel, ve kurakligi anlatiyordu, begendik.
Boncuk'un yeni botlari.
Ninja Turtles :)
Snapchat filterelerine hastayim.
Instagram'ada benzer bir ozellik geldi ama kullanacagimi sanmiyorum. Snapchat cok daha guzel ve samimi.

Golun sicakligi sonunda makul bir seviyeye geldi.
Bu ara bol bol sahile gidiyoruz.
Kafayi inanilmaz rahatlatiyor.
Gun batimlari efsane


Friday, July 29, 2016

haftanin snapleri #5~

@ 11:48 AM 0 comments

Bu aralar daha cok kitap okumaya calisiyorum.
O yuzden cafelere giderken hep yanima kitap aliyorum.
Sonunda ilk Pikachu'mu yakaladim.
Gucsuz bir Pikachu ama yinede yakaladim yani :)
Pokémon savaslarina katildim ve kazandim Bir gym'i mintikam olarak ilan ettim :)
Ilk defa bir oyun bu kadar hosuma gitti diyebilirim
Cok basit ama cok eglenceli.
Tek kusuru his batarya dostu degil. Yanimda hep battery port tasimak zorunda kaliyorum.
Bu hafta hava cok cok sicakti ama arada aniden cok ciddi firtinalar cikti ve hem islatti hem korkuttu.
Yinede ne kumsalda guneslenmemize ne de piknik yapmamiza engel olmadi.
Kirk yilda bir Boncuk Turk tarihini merak etti. Onda da yalan yanlis bilgiler veren bir vidyo cikti karsisina.
Lutfen, bu vidyo'ya gidin ve yorum yapin. Hem darbeyi ovuyor hemde Turkleri karaliyor.
Snapchat ve Ig'den de soyledim ama cok etkili olmadi.
Evet, internet cok karisik, corba gibi bir ortam ama
"Turkiye politik tarihi" diye arama yaptiginizda ilk karsimiza cikan vidyo bu olmamali.
Nordstrom anniversary sale vardi. Gittim baktim ama pek bir sey yoktu. Bir tek bu ayakkabilar biraz hosuma gitti ama ayagimda hayal ettigim gibi gozukmedi.
 Genellikle begendigim seyler pek indirime girmemisti.ama Zara'daki indirim gercekten efsaneydi.
Gerci ben her zamanki gibi indirim diye gidip, sezon'dan daha fazla sey alip ciktim ama olsun. :)

Wednesday, August 6, 2014

Amerika'da bahsis~

@ 4:38 PM 0 comments
Fotografin konuyla alakasi yok

Boyle bir yazi yazmayi epeydir dusunuyorduma ama yazip yazmamak konusunda epey bir kararsiz kaldim. Zira epey bir kisinin basina saglam taslar gelecegini biliyorum.

Amacim kimseyi kirmak yada uzmek degil. Daha ziyade hodukluge son vermek. Bir de bilmiyordum, yaptimin onune gecmek. Iste yazdim, burada! 

Bu yaziyi okuduysan artik biliyorsun. Bilip de yapmiyorsan, icine siniyorsa, sen zaten muhattabim degilsin!

Buradan konuya hizli bir giris yaparak, efendim Amerika'da Turklerle yemege cikmak, yahut garson olarak onlara servis yapmak omur torpusu!

Sebep belli: bahsis konusundaki asiri cimri tutumlari.

Artik ben zaten Turklerle yemege gitmiyorum. Son bir kac hadise oldu. Bir ara onu da yazicam. Gitmiyorum!
Cunku vermiyorlar. Ben baskasinin rizkini yememek icin butun masanin bahsisini oduyorum. Bir nevi bana yikilmis oluyorlar. Bir ben miyim enayi?
 Herseye paralari yetiyor. Makyaj malzemeleri cifter cifter aliniyor, yedekleniyor. Markali cantalar, ayakkabilar ama garsonun hizmetinin karsiligini odemeye gelince TIRT!

Yok yaa!

Lafta hazir; eeee sizin gelirinize gore o kadar cok degildir. 

Nereden biliyorsun?

Velevki oyle, o zaman gitme restorana kardesim! Parasizligi en iyi ben bilirim. Gitmezsin olur biter. Adim basi fast food yeri, sandvicci var zaten. Onlardan birine gidiver.
Ama yok! hem restoranda yiyim, hem 5 yildizli hizmet alayim  hem karsiligini vermeyeyim. 
Oldu!

Bu ulkede ozellikle restoranda bahsis birakmak ZORUNLULUKTUR
Bakin gereklidir, iyidir vs. demiyorum zorunluluk!

Basta da belirttigim gibi uzun sure garsonluk yapmis biri olarak ben bu konudaki tutuculugu hodukluge bagliyorum. Yada en iyi ihtimalle bilgisizlik isteksizlik olabilir. 

Bu yaziyi yazmami isteyen New York'ta halen restoran menejerligi yapan arkadasimsa bunu HIRSIZLIK olarak nitelendiriyor. Birine hakki olan parayi vermemek, bir nevi hak yemek, hirsizlik.

Yani sevgili Turk kardeslerim yediniz, ictiniz, ayyy kolam cok buzlu, vayyy yemegim cok sicak diye butun kaprisinizi yaptiniz. Bu isin bir bedeli var ve siz o bedeli odeyeceksiniz cunku bu ulkede sistem boyle isliyor. 

Hesaba bakarsiniz. Sabah, ogle yemegi ve brunch icin %10-15 arasi, aksam yemegi icin en az %15-20 bahsisi hesaba eklemezseniz, garsonun parasini vermemis oluyorsunuz. O garson icerden hic para almiyor. Sizin vereceginiz bahsisle geciniyor. Yani onun ekmegine el uzatiyorsunuz. Onu birak, masadan az bahsis gelince, patron bunu goruyor ve masada bir hata yaptigini dusunuyor. Bu olay 1-2 kere olursa bazi is yerlerinde isten kovulmasi bile mumkun. 

3-5 kurus icin kimsenin ekmegiyle oynamayin, degmez.

Ayrica Turkiye'dekinden farkli olarak, istediginiz kadar kola icme, bedava su, ekmek, ve bazen meze yada tatli yeme sansiniz da var. Zaten bir sekilde cikariyorsunuz o parayi. Yemege gelince homini girtlak, odemeye gelince "aman sistem cok berbat!" yok oyle yagma!

Bu amerikanin her yerinde boyle mi?

EVET dogusu, batisi, kuzeyi, guneyi, ortasi hepsinde boyle. 

Yalniz mesela dogu sahilinde belesciler, bilgisizle, hodukler, hak yiyiciler, hirsizlar, adini ne koyarsaniz daha cok oldugu icin orada bazen bahsis hesaba katiliyor. Fisin uzerinde tip:%15 yada %18, %20 yanindada kac paraysa o yazar ve oyle gelir. 

Nereler de bahsis vermeyebilirim?

Bahsis vermek istemiyorsaniz, Mcdonald's , Burger King, Subway gibi self servis fast food restoranlarina gidebilirsiniz. Onlarda boyle bir durum yok.

Bu konuda soyleyeceklerim bitmedi ama simdilik bu kadar diyelim.

Gelelim, diger yerlerdeki bahsis konusuna. 

Otellerde odada kac kisi kaliyorsaniz, mesela 2 kisiniz 3 gun kaldiniz. kisi basi gun sayisi kadar $1 yani toplam en az $6 birakmalisiniz. Ozel takim hizmetleri varsa onu $1 arttirarak cogaltiyoruz.

Az olmasinin sebebi onlarin iceriden para almasi.

Kuaforde, sampuanci kiza mutlaka bahsis veriyoruz. Ortalama bir sac kesimi $60-70 dir, $2 ile $5 arasinda verilir. Basiniza iyi masaj yaptiysa $5 verilir.

Ayni sekilde manikur pedikurcu de oyle. Ortama $50 tutar. %10 verseniz yeter.

Suan aklima geldigi kadariyla yazmaya calistim. Unuttuklarim varsa, hatirlatin. Hatirladikca bende yazacagim. Devami gelecek...






Sunday, July 20, 2014

Ya sev ya terk et!

@ 10:21 PM 0 comments
Fotografin konuyla alakasi yok. 
Gecenlerde is cikisi loop'da cekmistim.

Buraya ilk geldigim zamanlar hep dusunurdum. Amerikalilar ne kadar kibar, ne kadar zarif, ne iyi niyetli insanlar derdim. Kapi tutmalari, birbirlerine tesekkur etmeleri, yolda cok yakininiz gecerlerse ozur dilemeleri cok hosuma gitmisti. Tabi zamanla anladim ki, kibarliklari sadece bundan ibaret. Son derece sahte ve gostermelik.
Sonra cikarlarina dokunan bir durum oldugunda ne kadar hircinlastiklarini gordum. Bunun insana ozgu bir davranis, her milletten herkesin yapabilecegini farketmem kisa surdu. Sagolsun Turklerde carcabuk anlamama cok yardimci (!) oldular.
Arkadas olduklarim, sonra küstuklerim, sevdiklerim sevmediklerim oldu. Itiraf etmeliyim ki, hep bir ustten konusma, tepeden bakma hissettim. Hatta bazi Turkler "Amerikalilar bize cok iyi davraniyor, bizi simartiyorlar" derlerdi (evet boyle diyenler var). Dusunurdum bu insanlarin nasil bir hayati vardi acaba Turkiye'de, ne yasamis olabilirler ki bu gordukleri davranislari bile guzel buluyorlar.

Yillar gecti.Ne yazik ki, kriz zamani herkes isten cikarilirken 3 ay icerisinde is bulunca basladi hersey. Kimse benim garsonluk disinda bir is yapmama tahammul edemedi nedense. Banliyodeki evimden sehrin gobeginde bir gokdelene tasininca, hayirli bir kismet cikip :P birazda onlarin markajindaki bir adamla evlenince  (-ki ben bunun tamamen kacan balik buyuk olur hikayesi oldugunu dusunuyorum. Zira ben tanidigimda epeydir Amerika'daydi. Ilgilenseler eminim o da geri cevirmezdi-) yuksek gelir grubunun rahatliklarina erisince anladim ki, tum gosterdikleri dostluk yalan, kibarliklari sahteymis.

Hic biri bizim bir yerlere gelmemizi kaldiramiyormus.
En ufak bir elestiriye tahammulleri yokmus.

Her firsatta "love or leave it!" (ya sev ya terk et!) fasizmini dayativerirlermis. (en cokda icimi acitan bu laf. Nazizmin hortladigini hissettiriyor bana. Icim urperiyor. Her duydugumda korkuyorum)

Hem elestip hem yasayamiyoruz yani. Oyle emretti ekselanslari. O dogma buyume Amerikali ya, bunu dayatma ozgurlugune sahip ama ben reddetme ozgurlugune sahip degilim.

Kiskanc ruhlarini kendi caplarinda assagilayarak tatmin ettiklerini gordum. Ki; bu da insana ozgu bir davranis. Insana ozgu olmayip, yalniz Amerikalilara ozgu olan "sen ulkende acmiydin? Is yok muydu? Paran yok muydu? Senin ulkende demokrasi yok mu? turevi kustah sorular.

Gayet kavruk, ezik bir velet olarak geldigim bu ulkede, cirkef bir yetiskine donustum.

Kapitalist sistemde paranin gecer deger oldugunu bildigimden tum cacaronlugumla "var demokrasi var, olmasaydi da Amerika tankla  tufekle getirirdi zaten"

"Batmakta olan sektorunuze milyarlar gomduk (esimden bahsediyorum, ben o esnada metelige kursun atiyordum aslinda ama bilmelerine gerek yok. Zaten hayli cirkeflestigim o dakikalarda bu gibi meseleler onemsiz detaylara donusuyor) adam olun! sukredin! Avrupali zenginler olmasa actiniz ac!"

"paranizi ben veriyorum! istesenizde istemesenizde yapacaksiniz! hemde duzgun yapacaksiniz" demeye basladim. (bu cumleyi bugun kurdum)

Allah'tan bir blogum varda gunah cikariyorum. Gonul isterdi ki, sessiz sakin, boyle seylere hic gerek kalmadan yasayayim, ve oleyim.

Terbiyenin eziklik sayildigi bir ulkede olmadi. Uzgunum...

Bir de entegrasyon delileri var. Her firsatta entegre ol sekerim diyen sabah sekerleri :@

Oldum gordugunuz gibi sekerler! gayet terbiyesiz! gayet kustah bir tipim artik!

Bundan daha iyi entegre olamazdim zannimca!







Thursday, April 3, 2014

Amerika'da para-pul, is-guc, alim gucu durumlari~

@ 10:10 AM 4 comments
Amerika disaridan cogu kisiye bedava, cok ucuz bir ulke gibi gozukuyor, is bulmakta cok kolay, universite okumakta
ohhhoooo! disco disco dans!
Her an bir parti ortaminda yasiyoruz!
Her sey bedava!
Yehuuuuu!

***

Unutun bunu
gercekte 
TAM TERSI!
Bir kere baya sIKIci bir ulke ama bu gunku konumuz bu degil.
Bugun para konusucagiz.

Genel anlamda cok pahali bir ulke ve is bulmakta, para kazanmakta baya zor.
Ucuz olan seyler var tabi ama hayati seyler degil. Mesela elektronik, yada kozmetik nispeten makul ama ayaginda corabi olmayan, yiyecek yemegi olmayan, basini sokacak dami olmayan biri ne yapsin kometigi?

Ev, yiyecek gibi temel ihtiyaclar son 4-5 yilda hizla pahalilandi.
Oncesinde de zaten kit kanaat yasiyorduk. Simdi iyiden iyiye zorlaniyoruz. 
Istatistiklere gore Amerikalilarin %90indan fazlasi aydan aya yasiyor ve kenarda kotu gunler icin tek kurusu yok. Kendisine destek olacak kimse de yok. Cunku herkes fakir. 
Es kaza mortgage'la falan bir ev almayi basarabilenler omurleri boyunca odeyecekleri bir borcun altinda ezilerek, adeta muebbete mahkum oluyorlar.
Ki bu iyi seneryo!
Bir de surekli artan kiralarin kolesi olma durumu var. 
Sec begen al durumu yani

Ve bu oranlar sadece Amerikalilar arasinda yapilan arastirmalarla varilan sonuclar.
Yabancilarin durumuna hic girmiyorum bile.

Eyaletten eyalete degismekle birlikte genel anlamda krizle birlikte kuculen pastayla irkcilikta yeniden hortlamis durumda.
Ha tabi, siradan bir is yapiyorsaniz, bulasikcilik, garsonluk yaparken Amerikalilarin istemeyecegi isleri yaparken bunu cok hissetmeyebilirsiniz.
Ne zamanki muhendis, doktor yada avukatlik gibi onemli bir is yapmaya basliyorsunuz.
Pastadan alacaginiz pay buyuyor, ve kiskanliklar, assagilamalar, ayrimciliklar basliyor.
Inceden inceye sinirlerinizi yipratmak icin ugrasanlar cok oluyor.
Tabi ben agizlarinin  payini veriyorum ayri mevzu.

Beni "ya sev ya terk et" fasismiyle susturamazlar!
Durduramazlar!
Ben adamin canina okurum!
O kadar net soyluyorum, yapiyorum da :)
10 sene once Amerika'ya gelen kavruk cocuk yok karsilarinda!

Neyse ne diyordum

Arastirma icin bazen okullara data toplamaya gidiyorum. Ogretmenlerle konustugumda, okulda hemen hemen her hafta 1-2 ogrencinin bayildigini ve aksam ne yediklerini sorduklarinda cogu zaman  noodle yada corba gibi cevaplar verdiklerini soyluyorlar.
Bir cok ogrenci okulda $2-3 verilen ogle yemegi disinda hic bir sey yiyemiyor. O da tabiki yetmiyor.
Bu gercekten cok utanc verici bir durum.

15 yasina gelen bir cocuk calismadigi taktirde cogu zaman harclik alamiyor. Cunku ailesinin ona verecek parasi yok.

Benimde icinde bulundugum universite mezunu calisan orta sinifinsa yasam kalitesi git gide dusuyor.
Profesyonel bir isten ortalama $2500-$3000 arasi maas alirsiniz. 
Ortalama $1800-$2000 arasi kira ve elektrik, su gibi giderleri verirsiniz.
Kalan paradan arabanin masraflarini, yemegi icmeyi nasil ayarlayacaginizi dusunun artik.

Araba da olmayi versin! diyen cok bilmisleri duyar gibiyim.
Hayir arkadaslar arabasiz ise gitme sansiniz yok!
Cunku burada New York haric hic bir sehirde dogru duzgun toplu tasima sistemi yok!
Yani mecbursunuz arabaya.

Pek cok arkadasim yillardir tatile cikamadiklarini soyluyorlar.
Hasta olmak gibi bir sansimiz hic birimizin yok!

Cunku bu ulkede gercek bir saglik, sosyal guvenlik sistemi yok!

Ben sahsim adina pek fena sayilmayacak bir hayat yasiyorum diyebilirim.
Ama nasil?
17 yasindan itibaren deli gibi ders calisarak
 Oyle boyle degil, gencligimin en guzel yillarinda afedersiniz totom sandalyeye yapisti.
Herkes yan gelip yatarken, ben derslere ek olarak staj, proje, is kovaladim.
Haliyle suanda aranilan bir meslege sahip, ihtiyac duyulan biri olmanin rahatligini yasiyorum.
Krizin en yaman gunlerinde is bulmanin keyfini yasadim.
Tabi kriz olmasa hemen bulurdum.
Kriz oldugu icin  3 ay sonra buldum.

Yinede ben bile doktora giderken gercekten ihtiyacim var mi diye epey dusunuyorum. 
  Disciye bayadir gitmiyorum. Zaten korkuyorum acikcasi. Hem sandalyesinden hemde odeyecegim hesaptan :)

Disaridan bakildiginda hayatimiz cok rahat cok guzel gozukuyor sanirim ama isin ic yuzu hic oyle degil.
Turkiye'ye her geldigimde yada Turkiye'den misafirim her geldiginde bir insanlarda bir kaziklama istegi goruyorum. Uzuluyorum tabi, bu kisilerden soguyorum.
Kendilerince bu para bizim icin hic bir anlam ifade etmiyor diye dusunerek,  yaptiklari fenaligi akla uygun hale getirmeye calisiyorlar.
Saniyorlar ki, bu para bizi etkilemeyecek. 
Hayir arkadaslar, $5-$10'da bizim icin onemli bir para.
Cunku pek cogumuz icin o para cok zor kazaniliyor. 

Tum bunlara ragmen niye mi burada yasiyoruz?
Onunda sebepleri var, bir gun onlari da yazacagim.

Tabiki bunlarin hepsi benim kisisel deneyim ve gozlemlerim, eklemek isteyen, katilmayan varsa o gorusleri de bilmek isterim. 
 Yorumlar kismina yazarsaniz memnun olurum.

Friday, February 21, 2014

Amerika'da bir assagilanma hikayesi~

@ 6:01 PM 2 comments
Gecen hafta sonlarindan birinde Robby'nin pazar sabahi pazartesiye yetismesi gereken bir is icin is arkadaslariyla (yaninda calisanla kizlar ve 1 erkekle) toplanmasi gerekiyordu. Toplantidan sonrada esler, sevgililer vs gelir kahve iceriz falan diye konusmuslar. Bende acikcasi o kizlari sevmiyorum. Sevmemek icin sebeplerimde var ama ariza cikarmak istemedigim icin kabul ettim.

Bu arada on bilgi olarak sebeplerden bahsetmek isterim. Bu hatunlar Robby'le 3-4 yildir beraber calisan kizlar. Cahil cuheyla da degiller. Hepsi muhendis, okumus yazmis, en genci benden 1-2 yas buyuk, kimisi evli kimisi nisanli, kazik kadar hatunlar. 

Sorun $u: zaman icerisinde Robby'e bir cesit hayranlik duymaya baslamislar (bence). Beni de ona layik gormuyorlar. Yada baska bir aday vardi akillarinda ben ortaya cikinca planlar bozuldu. Bilemiyorum...  ama neticede her gorustugumuzde her firsatta assagilamak icin ellerinden geleni yapiyorlar. 

Cok tuhaf cok cocukca ama oyleler. Mesela benim muhendislik konseptlerini anlamam buyuk bir alay konusu ve aslinda cogunu da anliyorum. Sadece ilgilenmiyorum. Yani blue print okumak hayat icin gerekli bir beceri degil. Bu bir meslek ve ben o meslegi secmedim. Neden blue print okuyayim?

Neyse, bugunku konumuzda zaten bu assagilamalardan bir tanesi olucak. 

Kahve dukkaninda bulusmaya karar vermisler. Saygi duydum, ogleden sonra kararlastirilan saatte oradaydim.

Kahveler geldi, iciyoruz. Onlarla ayni is yerinde ama farkli bir departmanda calisan Monika diye Polonyali bir kiz var. Ben cok seviyorum onu. Ondan bahsediyorduk ama alis-verisle alakali falan yani dedikodu degil. O bir sey almis, onlarda begenmis. Nereden aldigini soylemis, unutmuslar. Ben biliyordum, cunku beraber almistik. Soyledim onlara falan filan...bildigin kiz muhabbeti.  Sonra  konu nasil oldugunu anlamadigim bir sekilde Monika'nin calisma iznine, oradan da yabancilara geldi.

Bahsederken Cross breed mi yabanci mi vs.laflar soylediler. Ben hic dahil olmadim. Cunku "cross breed" hayvanlar icin kullanilan "kirma" anlamina gelen ama hakaret amacli kullanilan bir sozcuk.
Normalde melez anlamina gelen mix diyebilir. Yada hic bir sey demeyebilir. Sana ne yani... Neyse ne...

Ben biraz dinledikten sonra 
Himm... Obama'da Cross breed o zaman dedim. (Babasi Kenyali anasi Amerikali ya ondan)

Ortama bir sessizlik coktu. 

Zira Chicago/Illinois Obama'nin secildigi memleket ve burada cok seviliyor.

Robby ben de Cross breed'im dedi. Anasi Alman babasi Italyan daha da fenasi 2. jenerasyon ama ortaokulu falan Italya'da okumus. Yani hem yabanci hem Cross breed! 

Bunca zaman bunu bilmemelerinin sebebi de Robby'nin hic aksani yok. Adam burjuva cocugu! Ablasiyla beraber dadilarla buyumusler. 

O yuzden ana-baba aksanli da olsa, hatta uzunca bir sure Ingilizce konusmasalarda cocuklar Italya'dayken bile Ingiliz dadiyla dil sorununu halletmisler.
Ailenin Italyan tarafi Kuzey Italya'li olduklari icin sarisin, anasi zaten sarisin yani tipten ayirt etmek mumkun degil. 

Neyse, hatunlarda kizarma bozarma yok tabi. Rahat insanlar ben olsam yerin dibine gecerim. 

Yine de o hic bir sey diyemedikleri, tutulup kaldiklari ani gormek hostu. 

Icimden hinzir kahkahalar attim.

Lafi gedigine oturtan, catir catir agiz dalasi yapan tipler vardir ya, omrumce ozendim onlara. Hic onlardan olamadim. Ben hep kendi kendime bana edilen laflara sinir olanlan, uzulen, sinip oturan taraf olmusumdur. Bu sefer nasil aklima geldi o Obama ornegi kendime $a$tim. 
Mutlu oldum. Ne  guzelmis, gereken lafin hemen aklina gelmesi hic teklemeden soyleyebilmek. 


   










Friday, January 3, 2014

Colorado'da gun dogumu~

@ 1:40 AM 0 comments
Noel tatili icin Colorado'ya gittik. Itiraf etmeliyim ki, pek benlik bir yer degildi. 
Bu kadar tabiat bunyeme fazla geldi. 
Colorado cografi olarak uclarda geziyor.
Ya devasa daglar var ya da dumduz ova. 
Biz kucucuk tepeciklerin oldugu nadir yerlerden birinde kaldik.
Fotograflar Robby'nin dayisinin verandasindan
Gokyuzunun maviliğini alabildigine uzanan sonsuzlugu sevdim.
Karsida belli belirsız gorunen daglar baska eyaletlerın daglarıymıs. 
Taa oralara kadar hıc bır dag, tepecık bıle yokmus,
Buraların agaclık olduguna aldanmayın 
Normalde bozkır, pek corak
Sadece bazi semtler boyleymıs.
Colorado nasıl ve neden boyle çorakmıs, sevmedıgım halde neden gıttık ve daha baska neleri neleri baska bır postta yazacagim.
Sımdılık bu kadar olsun.
Herkese iyi sabahlar...

Tuesday, December 17, 2013

Amerika vizesi~

@ 5:04 PM 0 comments
Untitled photo (Flickr Studio edit)
Bir yazi dizisine baslayip ilk haftadan geciktim ya, aferin bana!
 Son gunlerde pek guzel yagan kar ve karda yurume istegim, noel sezonu nedeniyle sIKLasan arkadas toplantilari vs. nedeniyle bol bol sosyallesme ve icimdeki okuma askinin depresip, evde oldugum saatleri okuyarak gecirmemden oldu bu gecikme ama harika fotograflar cektim. En kisa zamanda yazilari gelicek.

Neyse, efendim bugunku konumuzun Serap Savur arkadasimin son yazimin altina yorum birakmasiyla, Amerika vizesi olmasina karar verdim. Yani demem o ki, ozellikle bu konuda merak ettiklerinizi dile getirin, bende ona gore bir rota belirleyeyim. Zira konu Amerika olunca bende hatira cok. Nereden baslasam bilemedigimden oylece yaziyorum ama birilerine faydasi olan bir sey yazabilmek daha hos bir duygu.

Kabul etmeliyim ki, Amerika vizesi, alinmasi en zor vizelerden bir tanesi ama imkansiz degil. Kendi icinde bir matematigi olan, sirasinda sebepsiz yere reddildiginizi dusunuyorsaniz itiraz edebileceginiz, nispeten adil sartlar altinda degertlendirildiginiz bir vize.

Benim pasaportumda turist, yatirimci, ogrenci gibi farkli sebeplerle alinmis 5 tane Amerika vizesi var. En cok ilkinde zorlandim. Sonrakiler nispeten kolay oldu. Yatirimci vizesini neden verdiklerini hala kendim bile bilmiyorum :) Bu hadise hala benim icin bir muamma :)

Ne diyordum, ha adil bir vize.
Amerikan hukumeti sizi vize gorusmesine cagirdiginda sizden tek bir seyi kanitlamanizi istiyor yasalara uyacaginizi

Nedir yasalara uymak?
Sizin ulkenize zamaninda geri doneceginizi, kacak calismayacaginizi, ve Amerika'da kaldiginiz surece suc islememenizdir.
 onlarca vize kagitlari, bankada para gosterme vs. bunun icin.
Ben 11 Eylul'den sonra Amerika'ya gelisimde vizede sorun yasamamin sebebi de buydu. O zamanlar kanitlamamiz daha zordu. Simdi isler nispeten daha kolay.

Amerikan konsoloslugunun sizden istedigi belgerler haricinde benim sahsi gozlemim ve deneyimim sonucu etkili oldugunu dusundugum faktorler:

1)Bankada yuklu bir miktar paraniz olmasi
2)Turkiye'de tasinmaz mal varliginizin (ev, arazi, vs) olmasi
3)Ogrenci vizesi disindaki bir vize alacaksaniz, bir isinizin olmasi ve dondugunuzde isinize devam edeceginizi kanitlamaniz. (maas dekontu, is yerinizden alacaginiz bir kagit gibi seyler mesela)
4)Ogrenci vizesi alicaksaniz, kagitlarinizi (I-20 kagidini) bagimsiz dil kurslari yerine College yada en azindan Community College'larin dil kursundan yapmaniz (diger turlu de olur ama boylesi daha garantili)
5)Pasaportunuzda Avrupa vizesi ve giris-cikis olmasi
6)Erkekseniz askere gitmemis olmaniz
7)Vize gorusmesine Istanbul'daki konsolosluk yerine, Ankara'daki elcilige gitmeniz. (etkili degil diyor bazilari, mantiken etkili olmamasi gerektigine de katiliyorum ama ben etkili oldugunu dusunuyorum)

Tum bunlari dogru yapip yinede alamayabilirsiniz. Bunun da farkli sebepleri olabilir. Mesela pasaportunuzda Turki cumhuriyetlere giris-cikis varsa, Ortadogunun bazi ulkelerine gitmis olmak, Ingiltere ve Israil vize basvurularina 2 tane red cevabi almis olmak, yada o ulkelerde kacak kalmak gibi sebepler ilk aklima gelenler.

Herhangi bir sebeple red cevabi alabilirsiniz, bu olagan bir durum. Kagitlarinizi yenileyip, hatalarinizi duzeltip, denemeye devam ederseniz en sonunda muaffak olabilirsiniz. Benim 8 kez red cevabi alip 9. da 10 yillik vize alan arkadasim bile var. Suan Florida'da da, geldikten sonra kacak kaldi, uluslararasi ehliyet alip o haliyle araba bile aldi. :)

Son olarak, buraya kadar yazdiklarimin hepsinin benim kisisel goruslerim oldugunu, farkli kisilerin farkli fikir ve tecrubeleri olabilecegini de belirtmek isterim. Yani bana gelipte soylediklerin dogru cikmadi demeyin. Ben vize veren gorevli degilim sonucta. Sadece pek cok kez vize almis biriyim o kadar.

Bu konuda soru ve gorusleriniz varsa bilmek isterim. Cevap verebilecegim bir soruysa her zaman yardimci olmak isterim. Cekinmeyin, sorun lutlen.













Monday, December 9, 2013

Amerika'da hayat~

@ 5:19 PM 1 comments
e176a502-3472-424a-803f-aed9f95e5531
Fotograf Navy Pier'deki vitray sergisinden 

Bir sure once 20'li yaslarinin basindaki bir yakinimin Work and Travel'la Amerika'ya gelip, asgari ucretle bir otelde 3 ay calisip, hemen hemen tum birikimiyle bir akilli telefon aldiktan sonra, telefonunu referans gostererek (ben bunu aldiysam herseyi alirim mantigiyla sanirim. ki; telefon bu ulkedeki en ucuz 3-4 seyden biridir) donmezden bir kac gun once "Amerika' da hayat aslinda hic de zor degil" dedigini duydugumda cok sasirmistim. Sonra tanigim baska bir kac kisiye de sordum ve garip bir sekilde Amerika disa kapali bir ulke olmadigi halde, hala hakkinda insanlarin cok sey bilmedigini farkettim. Kisa donemli gelip kalanlarinda rahatlikla yaniltabilecek kadar iyi reklam yapan bir ulke oldugunu kendi gozlerimle gordum.

Eski blogumda Amerika'daki hayatimi anlattigim yazilar hep cok ilgiyle okunurdu. Simdide oyle olur mu bilmiyorum ama Amerika ve buradaki hayatla alakali bir yazi yazmayi, hatta belki yazi dizisi haline getirip okul, is, ev vs. den bahsetmeyi dusunuyorum.

Yazdiklarim hem benim icin bir terapi olucak -belki anlattikca zihnimde gerilere attigim hatiralari cikarip temizler yerine koyarim diye dusunuyorum- hemde buraya geleceklere belki bir faydasi olucak.
Once yakinimin fikrini soruya cevirerek baslamak isterim

Amerika'da hayat cok zor degil mi? 

Cevabi biliyorsunuzdur aslinda ama ben yine de soyleyeyim. 

ZOR!!!cok zor!!! 

Hemde o kadar ki, her sarttan gelen insan icin zor. 

Cebinizde paraniz olsa ayri zor, olmasa ayri zor. 
Genc olsaniz ayri, yasli olsaniz ayri zor. 
Evli olsaniz ayri, bekar olsaniz ayri zor.
Okuyana, calisana, calismayana herkese ayri zor.

Bu ulke herkesi farkli sekillerde sinayan ve sinarken ogreten, ogrenmeyince tekrar tekrar ayni seylerle sinayan sert bir ogretmen gibi. 

Bu kadar sinavdan neyi kazanacagiz diye sorabilirsiniz. Ben hala bazen soruyorum.
Sanirim, kendimizi kazaniyoruz yani bizi biz yapan degerleri kazaniyoruz. 

Baskada hic bir sey kazanmiyoruz aslinda. Mesela daha cok para kazanmiyoruz. Bu ulke zengin olmak icin gelinecek bir ulke degil zaten. Ben dunyanin neresinde olursam olayim en az suan kazandigim kadar para kazanacaktim ve suan sahip olduklarima sahip olacaktim. Cunku bunu isteyecek kadar vizyona ve calisma azmine sahiptim. 

iste tam bu nokta da kritik bir soru geliyor aklima:

Bu vizyon ve calisma azmini nasil kazandim?

Tabiki lisedeki sinifin ezik, tuhaf cocugu olarak boyle dogdugumu, tabiatimda super yetenekler oldugunu, olgunlugumla her daim goz doldurdugumu iddia etmeyecegim. Bunu hem kendim icin hemde suan baska bir sinifta eziklenen cocugun bu satirlari okuma ihtimali nedeniyle yapmayacagim. 

Amerika'da gecen 10 yilda canim cikti. Coook cok zor gunler gecirdim. Erken yasta cok tecrube edindim. Hatalar yaptim, bedellerini de fazlasiyla odedim. Zaman zaman basarisiz oldugum, umudumu kaybettigim anlarda cok oldu. Ama sonunda ben BEN oldum. 

Tum bunlari burada degil memleketimde yasasaydim, kuskusuz ben simdiki ben olamazdim. Cunku hata yaptigimda elimi tutan biri olabilecegi gibi beni daha dibe iten ve dogru yaptigimda abartip egomu asiri yukselten yada basarimi assagilayarak moralimi bozan cok bilen (!) ve cok konusan teyzeler hep olacaklardi. Bu ulkede olmanin bana katkisi, bana mutlak ozgurluk ortamini saglamasidir. Yaptigim dogru ve yanlislarin sonuclarina tam manasiyla katlanmamin katkisi buyuktur. 

Onun disinda iyi okullarda okudum, bilgimi ve gorgumu okul disinda da surekli arttirmaya calistim (seyahat etmek, muzelere gitmek vs.) dogru insanlarla arkadaslik ettim, ve bu arkadasliklari gerektidigi kadar ve gerektigi duzeyde surdurdum. Daha sonra tum bunlardan detayli bir sekilde bahsedecegim. 

Okurken tum yazdiklarimin blogumdaki tum diger her sey gibi benim kisisel goruslerim, ve deneyimlerim oldugunu da unutmayin.

Olaylar arasindan butunluk kuramazsaniz, cekinmeyin sorun. Cunku unuttugum, eksik biraktigim bir sey olabilir. Yada sormak istediginiz, deginmemi istediginiz bir konu olursa ona da acigim. Ricalarinizi kirmayacagimdan emin olabilirsiniz.




















Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review