Colorado'da ilk bir kac gun kaldigimiz yer Denver yakinlarindaydi. Guya sehir olmasina ragmen SIKICI bir yerdi. Noelden sonra kayak yapmaya daga gittik ve orasi daha da SIKICI bir yerdi. Aksam 6'dan sonra yapmam gereken her seyin bittigi kucuk yerlerde yasamayi cidden unutmusum. Sessizlikten cok bunaldim.
Dolayisiyla olmayacak sey oldu ve ben Noel tatili boyunca 4 gunde ust uste tam 4 film izledim.
Cok sukurki ev ahalisi benim sectigim filmlere hayir demedi.
Yoksa aksyon, gerilim vs. sevmedigim turler olsaydi, iyice daralirdim.
Ilk filmimiz Bridesmaids (nedimeler) komik ve eglenceli olmasina ragmen ostrejen kokulu tam bir kizlar gecesi, pijama partisi filmi.
Robby'nin yengesi, annesi ve ben cok eglendik ama dayisi, 4 oglu ve Robby ara ara gulselerde genel anlamda SIKILdilar. Yine de sonuna kadar izlemeye devam edebildiklerine gore gideri vardi kanaatimce.
Arbitraj bugune kadar izledigim en basarili Richard Gere performanslarindan biriydi. Cok uzun olmamasina ragmen Susan Seredon'a da bayildim. Sadece o ikisi icin bile izlemeye deger ama konu da gayet iyi islenmisti, sevdim.
Sirf George Clooney var diye sectim ama Hawai manzaralari da superdi.
Sinemografik acidan cok cok basariliydi.
Hikaye basta biraz ic bunaltici baslasada devami iyi geldi.
Disarisi -25 dereceyken buram buram yaz havasina icim gitti. Karanlik boz bulanik Chicago havasinda icim daraldikca acip izleyecegim bir film.
Iste beni benden alan film The Fountain!
Allah'im o neydi oyle!
Uzun zamandir izledigim en guzel ask filmiydi.
Konu cok klise bir konu ama fantastik ve mistik ogelerle birden fazla hikaye bir birine oyle guzel harmanlanmis.
Bayildim!
Bence sevgililerin oturup izlemesi gereken bir film.