Showing posts with label kalinka. Show all posts
Showing posts with label kalinka. Show all posts

Thursday, June 20, 2013

Bizden nefret ediyorlar~

@ 1:28 PM 0 comments
lincoln park
Fotografin konuyla alakasi yok. Lincoln park zoo boardwalk'ta cekmistim. Yakinda daha detayli, bol fotografli boardwalk yazisi gelicek. 

Surekli twitter yada facebook'a bakmaktan kendimi alamadigim gunler devam ediyor. Bu artik bir cesit obsesyon halini aldi. Her baktigimda yeni ve onemli bir olay oldunu gordukce daha da bakmak istiyorum. Bir ara application'lari telefonumdan kaldirmayi bile dusundum ama sonra vazgectim.

Farkli goruslerden insanlari takip ediyordum. Oldum olasi karsit fikrin ne oldugunu merak etmis, bu fikri nasil temellendirdigini bilmek istemisimdir. Kendini tum farkliliklara kapatarak, dogru yada yanlis bir fikri yobazca savunmak, kendi dogrularini da kohnelestirir bence.
Fakat bu son olayda belirli goruslerdeki insanlar oyle hoyrat ki, ben bile kapattim kendimi. Gercekten tahammul edemiyorum. Yinede tuhaf bir refleksle arada bir bakiyorum. Biraz okuyorum. Sinirlerim bozuluyor ve hemen kapatiyorum. 
Pek cok TV programi ona keza. 
Bu olayin sosyolojik bir olay oldugunu anlamamak icin ellerinden geleni yapiyorlar.
En son CIA baglantili bile dediler. 
Yok artik! 
Iyiden iyiye sacmaladiklari kesin.

Bir de yobaz websiteleri var. Onlar da saldira saldira bir hal oldular.
Bana gore esas provokasyonu onlar yapiyor. O zihniyet beni bile provoke ediyor. 
Akit, Yeni $afak, vs. zaten tam bir rezalet. 

Bildigim ve apacik gordugum bir tek sey var Ataturk, hatta Inonu (burada "hatta" benim ailemin de icinde bulundugu bir kesime pek iyi seyler yapmamasindan dolayi kullandim. yani tamamen kisisel) ve cumhuriyeti kuran kadroda bulunanlar cok buyuk adamlarmis. O kadar ki ne kadar camur atarlarsa atsinlar kirletemiyorlar. Attiklari camurun izi kocaman beyaz bir satih uzerindeki bir kucuk nokta gibi kaliyor. 
O yuzden onlardan nefret ediyorlar. Onlari sevdigimiz icin bizden de nefret ediyorlar. 
Sanirim benim anlayamadigim ve tahammul edemedigim de bu nefret. Ne olursa olsun, icim almiyor. 
Zaten olumlere, yaralananlara, zulum gorenlere acimamalarinin sebebi de o iclerindeki nefret.

Tum bu yasananlara, bu insanlara tahammul edemiyorum. O yuzden en kisa zamanda gundelik hayata donmeye calisicam. Daha normal saatlerde uyuyup, uykumu alarak, elimden geldigince gunu daha verimli kullanmak en buyuk amacim. Bakalim ne kadar ve ne zaman basarili olucam.

Sunday, June 9, 2013

Chicago'da parklar

@ 11:49 PM 0 comments
Gezi eylemleri nedeniyle hayati normal aki$inda ya$ayamiyorum. Dolayisiyla bloga normaldeki gibi postlar yazmam mumkun degil ama bu hic post yazmayacagim anlamina gelmez. 

Gezi parkinin onemi vurgulanirken hep dunya metropollerindeki parklara atifta bulunuldu ama Chicago metropol olmasina ragmen hic adi gecmedi. 
Bunun sebebi Chicago'da devasa bir parkin olmayisi ve sehir planlamasinin boyle bir parki konumlandirabilecek durumda olmamasi. Onun yerine adim ba$i kucuk bir park var.  Hatta sehir merkezindeki bazi bolgeler adlarini bu parklardan aliyor. (Rogers Park, Lincoln Park, Millenium Park, vs. ) Gol boyunca uzanan 2-3 tane buyuk parkta var ama yinede en buyugu bile New York'taki Central Park'in ceyregi buyuklugunde. Dahasi $ehir genel anlamda cok ye$il, oyle ki; 1-2 ana caddeyi saymazsak gerek suburb'lerde gerekse sehir merkezinde adeta milli park'ta ya$iyoruz. 
Kulaga abartili gelebilir ama yeni evimizin terasindan cektigim resimleri ekledigimde mubalaga etmedigimi goruceksiniz.

Herneyse, bugunku konumuz seri seklinde yazmayi dusundugum "Chicago'da parklar" baslikli yazimizin ilk parki suan oturdugumuz eve yakin sayilabilecek parklardan olan Kivanis Park.

La Grange Park
Cadde uzerinde olan parklari cok sevmedigim halde, hava kapali oldugu gunler yuruyuse ciktigimda bazen oturuyorum.
Baharin gelmesiyle (evet, bahar buraya haziranda geldi) parktan guzel kokularda yukselmeye basladi.
Tabiat yeri geldiginde en guzel parfumden bile daha guzel kokar diyenlere hep itiraz etsemde en son gittigimde gercekten buyulendim. Keske o kokuyu bir yerlere depolama imkanim olsaydi. Oyle guzeldiki...
Tarif edilmesi zor ama denemeye deger.
Cok belirgin bir cicek kokusu, sanki leylak gibi hafif mayhos bir koku sanki hafif bir mentol kokusuyla karismis gibi. Biraz daha koklayinca reyhan kokusuda almak mumkun ama cok belirgin degil.
Ne derece anlasilir oldu bilmiyorum ama ahhhh olaganustuydu!
Bir de bu kokulari yol kenarindanki bir parktan, yani yanindan surekli arabalar falan geciyor. Buna ragmen bu kadar belirgin. 
La grange Park
7-8 yillik oldugu icin pek cok agac henuz buyumemis. Dolayisiyla henuz golgesinden yada serinliginden faydalanmak gibi bir luksumuz olamiyor maalesef.
La grange Park

3-4 bank bir kucuk yesillik bile yetiyor aslinda. Iyiki vaktiyle bu alan park olmak icin fazla kucuk deyip yerine Toki evleri, Avm, vs. yapmamislar :)


Thursday, June 6, 2013

mahur beste~

@ 10:49 AM 0 comments
icim cok daraliyor
giden canlara, yaralilara uzuluyorum...

Hani bazilari hep derler ya, Turkiye farkli dinlerin- kulturlerin bir arada ozgurce yasadigi ayrimciligin yapilmadigi bir yer. Bende hep sorarim onlara "hayatinda kac kere farkli bir dinden yada kulturden geldigini hissettin?". Aldigim cevaplar hep parayla alakalidir " bu ulkenin en zengin insanlari siz degil misiniz?" gibi sorularla karsilasirim. Parayla, zenginlikle ne alakasi varsa...

Hayatimda ilk defa Samandag/ Hatay'a gittimde 3 ya$indaydim. Teyzem orada oturuyordu. Kuzenim dogucakti, o yuzden gitmi$tik. Bazi $eyleri hayal meyal hatirliyorum. Benden 2 ay buyuk olan kuzenimle ele ele tutu$up hastane odalarini "karde$imiz dogdu, karde$imiz oldu" diye bagira bagira dola$mi$tik. Annem beni yakalayinca cok saglam paylami$ti. Iyi hatirliyorum. Hatta annem ben seni hic dovmedim, hep el ustunde tuttum dediginde, itiraz eder ve hep o gunu hatirlatirim.

Sonra bir cok kereler daha gittik. Bana gore Turkiye'de gercekten farkli din ve kulturlerin ozgurce ve bir birini hic rahatsiz etmeden yasadigi tek yer Samandag'ydi. 

Gonul bagim oldugundan olsa gerek kayibin oradan gelmesi icimi daha da yakti. 



Atilla Ilhan Deniz'ler idam edildiginde yazmi$. Ahmet Kaya'da guzel soylemi$. 

Bugun Abdullah Can Comert'in dogum gunuymus.
Iyiki dogdun Abdullah Can...
Iyiki dogdun...

***
Sabah borsaya ve Erdogan'in konu$malarina baktim. 

Bir dumenler donuyor sanki ama hadi hayirlisi...






Monday, June 3, 2013

Direni$ nedeniyle kapaliyiz #bublogdadirenisvar

@ 4:50 PM 1 comments
bublogdadirenisvar

Memlekette vaziyet boyleyken icimden gelmiyor zaten.

Heyecanli ve endi$eli bir bekleyi$ icindeyim.

Olaylarin kalbinde olamamaktan boyle tarihi gunlere uzaktan bakmak zorunda olmaktan muzdaribim.

Ne kadar surer, sonucu ne olur bilmiyorum ama umudum var. Bekliyorum.

Bu ara boyle...

Sunday, June 2, 2013

Eahh yeter be! olaylari~

@ 1:34 AM 0 comments
Son 2-3 gundur dogru duzgun bir uyku uyuyamiyorum. Gozumu Twitter, Instigram, Facebook ve pek cok haber kaynaklarindan ayiramiyorum. Bu ulkeye geldigimden beri belki de ilk defa "$imdi Istanbulda olmak vardi" dedim. Belki Turkiye'de olsam protestolara katilsam daha az yorulurdum. Boyle tarihi bir ani kacirdigim duygusundan ve en azindan endi$eden kurtulmu$ olurdum.

Bu arada bunlari du$unen biri olarak her olaya atlayan bir protesto sever oldugunun du$unulmesini istemem. Aksine ki$isel ve politik pek cok ve benim icin gecerli gerekcelerle cumhuriyet mitinglerine bile katilmadim. Mavi Marmara gemisine Israil askerlerinin saldirilara karsi yapilan mitinglere de katilmadim. Her zaman durun bakalim, i$in asli neymi$, kamera goruntusu, fotograf vs. kanitlar varmiymi$, amaclari neymi$ gemi ne derece yasalmi$, ne ta$iyormu$, vs. sorularini sordum. Yetmedi, Filistinli arkada$larimla konu$tum. Kendimce bir ara$tirma yaptim. Bu sorulari kar$i tarafi hakli cikarmak icin degil. Gercekten sorulmasi gerektigine inandigim icin sordum. Bana gore bu olayi ihtiyatli yakla$mak, olaylari sakin kafayla degerlendirmekti.
Benim bu hallerim zaman zaman tepkiyle, ofkeyle, nefret soylemleriyle yanit buldu. Tabiki bu durumda dahil oldugum etnisite, kulturel kimlik ve sosyal sinifinda etkisi oldu.
Ben yine de gaza gelmemeyi tercih ettim. Zira olaylar unutulunca ayni insanlara selam vermeye, onlarla ali$-veri$ yapmaya devam ediyordum. Her $ey ayni olmasada bir $ekilde oluyordu.

Boyle bir yapiya sahip olamama ragmen, ben bile gezi parki protestocularina yapilan polis mudahelesini ihtiyatla kar$ilayamiyorum. Durun bakalim diyemiyorum.
Ki zaten  tipki Gulse Birsel' in burada yazdigi gibi bu i$ coktan park olayindan gecti. Hukumetin ne bekledigini anlayamiyorum.
Insanlarin ya$am tarzlarina surekli ve sistematik olarak yapilan mudaheleye nasil bir tepki bekliyorlardi?
Daha 1 hafta once maca giden cocuklara biber gazli mudahele edildi. Hatay'da onlarca insan can verdi. Dogru durust bir cenaze, bir yas bile ilan edilmedi. Bunlar ilk aklima gelenler, daha neler neler, ne anti-demokratik uygulamalar var. Bu olanlar, bastirilmi$liklar elbet bir yerden patlak verecekti. Gezi Parki bardagi ta$iran son damla oldu.

Ya$anan huzursuzluklardan dolayi uzgunum ama insanlarin tepki vermesine seviniyorum. Belki biraz fazla karamsardim ama bunu Turk halkindan hic beklemezdim. Uyu$mu$, umursamaz bir halk olduk diyordum. Gosterdikleri sabirli tavri boyle algilami$tim. Yanli$ anlami$im. Olsun, yanildigim icin cok mutluyum. Mumkunse hep yanilayim. Seve ozur dilerim. Hic gocunmam. Onlar yeterki demokrasi icin dirensin.

Demokrasi demi$ken en son Ba$bakan demokrasinin aranacagi yer sandiktir dedi. Dogrudur ama protesto hakki demokrasinin ayrilmaz parcasidir. (Bu da oyle icimde kalmi$ti, yazayim istedim)

Gezi parkinin polisler mudahele etmeden onceki hali.

gezi parki

Unutmamaliyiz, bu noktaya gelinmesindeki bir sebepte polisin orantisiz guc kullanmasi.

Fotografi Facebook'tan aldim. Facebook demi$ken, tum sosyal payla$im aglarimdan pek cok ki$iyi sildim. Sadece blogger yada instigramer'lar degil, eski arkada$larda dahil olmak uzere pek cok ki$i. Suriye'de, Misir'da, Libya'da ya$ananlara gosterdigi hassasiyeti kendi ulkesi icin gostermeyenlerle i$im olmaz. Iyi oldu, temizlik oldu. 

Bir de Robby'le birlikte BBC ve United Nations'a dogrulugu teyid edilmi$ fotograf ve vidyolari aciklamalariyla birlikte gonderdik. Sabah Italyan televizyonlarindan birinde cali$an arkada$i varmi$ onu ariyacagini soyledi. En azindan ilgili ki$ileri bulmamiza yardim eder. Bu konuda uluslararasi medya destegi cok onemli, zira ulusal medyadan hic bir destek yok. Hatta yalan yanli$ haberlerle insanlari zan altinda biraktigi a$ikar.
Ba$bakanin, hukumet mensuplarininda haberleri televizyondan takip ettiklerini du$unuyorum. O yuzden boyle davrandiklarina inanmak istiyorum. Umuyorum yanli$ bilgilendirildikleri icin boyle davraniyorlardir. (Saflik duzeyinde iyi niyetli oldugumu soylerseniz alinmam)

Aklimdakiler ve yazilmasi gerekenler belki bundan cok daha fazlasiydi ama bugunluk bu kadar olsun.
Zaten pek cok anlik fikrimi yada katildigim goru$leri re-tweet ederek twitter'dan payla$iyorum. (burada) Bazi $eyleri o yuzden yazmadim, kendimi tekrar etmemek adina.

Daha sonra belki eklemelerle yada ayni konuda ba$ka yazilarla donerim. Bu aralar makyaj, yemek, giyim ku$am, gunluk hayat yazilari yazmayi yazsamda yayinlamayi du$unmuyorum. Eylemdekilere ihanet ediyormu$um gibi geliyor. Her $ey durulsun, tek derdimiz tiri viri $eyler olsun o zaman yazarim. $imdi degil.

Hakkimizda hayirlisi olsun. 


Tuesday, May 28, 2013

Aksan meselesi~

@ 8:56 PM 0 comments
Untitled
fotografin konuyla alakasi yok. gecen sonbahar millenium park'tan

Gecenlerde her zamanki gibi youtube'dan Turk kizlarin yaptiklari Ingilizce ve cogunlukla Turkce makyaj vidyolarini izledim.
Hemen hemen hepsi ho$uma gitti. Bence cok guzel gayet anla$ilir anlatiyorlar. Goruntu kalitesi falanda hic fena degil. Seviyorum onlari :)
Bir $eyler izledikten sonra yorumlari merak ettim. Aslinda normalde cok nadir aklima gelir yorum birakmak, genellikle begendiysem begene basip kacan, kacak izleyicilerdenim.

Neyse, bazi yorumlar beni biraz $a$irtti. Gerci sonradanda kendi kendime dedim niye $a$iriyorum ki, ben bunlarla yillardir kar$ila$iyorum.
Olay $Oyle: Vidyolardan birinde kiz bir $eyin Turkcesini bilmiyor, bilmiyorum bunun adini diyor (ki o $eyin Turkce bir adi yok. Dahasi o urunden bir Amerikaliyada bahsetseniz hic bir $ey anlamaz, cunku o urun sadece ingiltere'de kullaniliyor. Cok ilgili oldugum bir konu oldugu icin cok iyi biliyorum. Bahsi gecen urunden Ingiltere di$inda hic bir yerde rastlamadim.) Neyse, kiz Ingilizcesini soyluyor. Bazi ele$tiriler gelmi$. Mesela; vidyoyu yapmadan once bakabilirdin anlamina demi$ bazilari (-dogru, bakabilirdi ama baksada bulamazdi, yada tuhaf bir ceviri olacagindan kimse neden bahsettigini anlamayacakti). Ben bu yorumlari normal buldum, cunku yorumu yazanda muhtemelen ne oldugunu bilmiyor, ve sonrasinda aciklayincada anlamadi. Gel gelelim oyle yorumlar vardi ki, makyajdan yada urunden cok kizin aksanini, telefuzunu yerden yere vuran. Ben zaten o noktaya takildim.
Bu yaziyi o vidyolarin ozelinde yada bahsi gecen ki$ileri savunmak, yada birilerilerini kotulemek icin yazmiyorum. Sadece orada okuduklarim bana kendi hayatimdan bazi deneyimleri hatirlatti. Bu konudan  bahsetmeme vesile oldu.

Bu ulkeye geldikten 2-3 sene sonra Turkiye'ye her tatile gittigimde "eee sen artik aksansiz konu$uyorsundur" laflariyla karsila$tim. Yada aksanli konu$tugum farkedilince "aaa sen hala aksanli mi konu$uyorsun?". ben tabi "hala derken?" modunda kala kaldim :S

Insanlarin aksanla ne alip veremedigi var hic anlamiyorum. Ustelik bu buyuk olcude anadilinin hangi dil olduguyla ili$kili bir durum. Ingilizceye daha yakin, ayni dil ailesinden gelen dilleri konu$anlar dogal olarak hem daha kolay ogreniyorlar hemde daha hafif bir aksanla konu$uyorlar. Digerleri de tabiri caizse nal topluyorlar.

Bence Turkler bu konuda ortada bir noktadalar. Ne Ruslar yada Cinliler kadar agir ne de bir Alman, yada Norvecli kadar hafif ( az olan aksana daha iyi ornek bulabilirdim ama $uan aklima gelmedi). Bireysel farkliliklara deginmiyorum bile, cunku o daha da derin bir mevzu. Ne zaman, kimden, kimlerle, en cok nerede geli$tirdigin ve ne kadar uzerinde cali$tigin, vs. sorulari devreye giriyor. Olayi karma$ikla$tiranda bu zaten.

Bir de $u var; hangi aksani yada hangi diyalekti konu$ucaz? 

Zira Ingilizcede o kadar cok diyalekt farkliliklari varki, hadi farkli ulkelerden gectim sadece Amerika'da bile onlarcasi var.

Kaldiki dil taklitle ogrenilen bir $ey. Amerika'da insan neyi taklit edecegini gercekten $a$iriyor. Bu durumu Amerika'lilarla yakin arkada$ oluncaya kadar bilmiyordum. Bazi Amerikalilar bazi bolgelerin konu$malarinin tamamini takip edemediklerini soyluyorlar ve bu bolgelerin sayisi oldukca fazla.
Haliyle boyle bir ortamda bir yabanci olarak insan kendine gore bir yol tutturup gidiyor.

Fakat gozlemledigim kadariyla, sanirim Londra'da konu$ulan Ingiliz aksanini taklit etmek daha kolay cunku daha standart, daha  net kurallar var ve bu durum taklit edilmeyi kolayla$tiriyor.
Ben bunu Ingiliz bir arkada$imla tatile cikinca farkettim. Daha dogrusu o farketti. "Bazi $eyleri ayni benim gibi soyluyorsun, neredeyse yabanci oldugunu bile unuttugum anlar oluyor" dedi bana. Ho$uma gitti tabiki. Ama Robby'e konu$mam hakkindaki du$uncelerini sordugumda, hic rahatsiz olmadigini, anla$ilir buldugunu, yine de aksanimin tum agirligiyla var oldugunu soyledi. Kendisi standart Amerikan Ingilizcesi denilen Midwest aksaniyla konu$uyor. Ornegini gormek isterseniz, CNN'in haber sunucularini dinleyin.

Peki aksanli konu$mak hayatimizi ne kadar etkiler?

Aksanin agirligina ve konu$urken dil bilgisi kurallarina ne kadar uydugunuza ve nerede konu$acaginiza gore degi$ir. Mesela ilkokul yada anaokulu ogretmeni olmak istiyorsaniz, aksan uzerine muhakkak ozel bir cali$ma yapmaniz gerekir. Ama doktor, muhendis, yada bankaci falan olucaksaniz, iyi ve temiz ingilizce konu$maniz yeterli (tamamen ki$isel deneyim ve goru$um).

Her $eye ragmen insanlarin incitmek istediginde ilk odaklandiklari noktalardan biri dil oluyor diyebilirim. Zira buraya geleli 10 yil kadar oldu. Universiteyi burada ve en iyi okullardan birinde okudum, iyi bir yerde cali$iyorum, yabanciyla evliyim, yani daha n'apiyim? hala sen konu$mayi bilmiyorsun, sen ne diyorsun ben anlamiyorum diyebiliyorlar. Tabiki burada amac sadece incitmek a$$agilamak. O beni anlamiyor (!) belki ama ben onu anliyorum. Bir yabanciyi kendinden daha ust duzeyde gormek incitici ve kabul edilmesi zor olsa gerek. Yine de haklarini yemiyim. Boyle $eyleri Amerikalilar cok nadir yapiyor. Bu aslinda daha ziyade yabancilarin bir birlerini a$$agilama yolu diyebiliriz.

Sanirim olaya bu zaten, rekabet cok olunca insanlar one gecmek icin bir birini yiyor. Tabiki karisindakinin sinirlerini yiprattiginda onune gecebiliyorsun, yada bazilari oyle oldugunu du$unuyor. $ahsen benim hic bir zaman ne bunlarla ugra$acak vaktim ne de enerjim oldu. Bu tipler genellikle beni sindiriyorlar. Kabuguma cekilip, kendime donuyorum. Bilmiyorum, belkide daha iyi oluyor. Sindirilmi$lik duygusuyla kendi i$ime bakiyorum.

Anlattiklarim tamamen ki$isel deneyimlere dayali, ki zaten bu konu kesin dogru yada yanli$ vardir diyemiyoruz. Eklemek istediginiz, itiraz ettiginiz, soylemek istedginiz herhangi bir $ey varsa bilmek isterim.


Wednesday, May 22, 2013

Belirsizlik~

@ 3:43 PM 2 comments
fall trees

Bazen istemesemde insanlari kiriyorum/ kirici olmak zorunda kaliyorum. Sonradan kendim de uzuluyorum ama yapacak bir $eyim olmuyor. 

Bugun yine o anlardan birini ya$adim. Fena oldum.

Coook uzun suredir oturdugum yerlerde cok Turk olmasina ragmen surekli gorustugum bir Turk arkada$im olmadi. Alabama'da ya$arken bazi $eyler oldu ve hepsiyle tamamen goru$meyi kestim. Bu durumda benimde onlarinda etkisi tabiki olmu$tur. Kimseyi suclamiyorum. Bu davrani$imin iyi ve kotu pek cok sonucu oldu. Mesela, iyi sonuc olarak mezun olur olmaz kurdugum Amerikali ve Avrupali baglantilar sayesinde cok iyi bir i$ bulma $ansim oldu. Ingilizcem Turklerle cok arkadaslik ettigim icin gerilemi$ti yada ilerlemeyi birakmi$ti, cok geli$ti. Kotu tarafi da bazen kendimi yalniz hissetmeye ba$ladim. Avrupalilarla oldum, universitede okurken Amerikalilarla da oldum ama cali$maya ba$ladiktan sonra Amerikalilarla cok samimi olamadim. Her istedigimde arayip kahve icmeye, ali$-veri$e gidebilecegim arkada$lar bulamadim. Bununda tabiki sebepleri var. Onlari da belki sonra anlatirim.

Bunca yildan sonra 6 ay kadar once Turk bir kiz arkadas bulmu$tum ve kizla gercekten iyi anla$iyorduk. Hatta son 2-3 aydir en azindan haftada bir goru$uyorduk. Bir kac hafta once Robby'le beni e$iyle birlikte ya$adigi eve davet etti. Bizde davete icabet ettik. Sonraki hafta bir aksam di$arida bulu$tuk.
Anlatacaklarim, o iki goru$meden bir kolaj. 

Kocasi tipik bir Turk erkegi. Bir nevi modern gorunumlu Recep Ivedik. 
Mesela ilk gittigimizde kiza butun aksam hic yardim etmedi. Bu beni cok rahatsiz etti. 
Sonra Allessandra Ambrossio'dan bahsederken bazi abartili ovguler duzdu. Kardesinin sevgilisi Polonyaliymi$ ona bir takim ovguler... Bana gore evli/nisanli/sevgilisi olan bir erkege boyle konu$malar hic yaki$miyor. Hele ki karisinin yaninda hic!
Hayir, bir ara Avrupalilar, Amerikalilar falan mezhepsiz! Bunlar icin aldatma normal bir olay, bizde boyle $eyler asla olmaz! Benim ailemde boyle seyler hic yoktur, vs. bu tarz laflar etti.
Bana gore ba$ka bir kadin hakkinda cok ovgu dolu konu$makda bir nevi aldatma.
Dahasi, aldatmanin genetik olduguda nerden cikti?

 Allah'tan onlari Robby etrafta yokken, Turkce soyledi. Gerci yok oyle bir $ey kesinlikle yok aksine bazilari cok daha dindar diyerek cevabini verdim ama pis pis siritti. Hadi canim sende der gibi...

Bir ara konu kayinvalidesinin (adamin annesi) evlerine gelip 3 ay kalacagina bu durumu kizin cok stres yaptigina geldi. Ama oyle boyle degil bu konu baya bir konu$uldu. Yani ba$ta ben sadece "himm", "evet", "takma halledersin " vs. cevaplar verdim. Sonra en sonunda Robby dediki "3 ay cok uzun bir sure, belki gelip daha kisa kalmali". Vatanda$in verdigi cevap "burasi onun oglunun evi gelir istedigi kadar kalir"
Soylemedim ama ben bu zihniyeti anlamiyorum. 
Ne demek oglunun evi?
O kizin o evde hic mi hakki yok?
Demek ki yok! 

Sonra bir ara konu dondu dola$ti Italyan erkeklerinin giyimine ku$amina, yaki$ikliligina geldi. Turk erkegini Italyanlara cok benzettigini soyledi. Hatta ben aslinda o kadarda benzemediklerini soyledim. Hakikatende oyle du$unuyorum. Butun bati Avrupalilar bir miktar birbirlerine benziyor olabilir ama daha fazla degil. I$te tam ben bunu soyledikten sonra Robby icin i$in koptugu nokta geldi. Vatanda$ dediki "benzemesin zaten cogu zaten ya gay ya biseksuel!" 
DANNN!
Boyle bir genelleme!
Ve bir Italya'nin yaninda!
Orada bir $ey demedi (k) ama buz gibi bir hava esti. Sadece Robby Italya'daki gay ve biseksuel oraninin tum dunyadan fazla olmadigini soyledi. Sonucta bizi evlerinde agirlayan insanlara daha fazla bir cevap vermek buyuk bir zerafetsizlik olurdu. 

Eve dondugumuzde konu$tuk. Herhalde Robby aksansiz Ingilizce konu$tugundan bir an icin belki unuttu aslen Italyan oldugunu.

O gunden sonra Robby kalabalik partilerde belki ama cift olarak onlarla SIKILdigini o yuzden dordumuz oldugunda goru$mek istemedigini soyledi. Haksiz sayilmaz, $imdiye kadar tanidigim pek cok ecnebi bulu$unca dert anlatmaktan pek ho$lanmiyordu. Robby'de onlardanmi$, ogrenmi$ oldum.  
Arkadasim gecen hafta bahcede piknik yapalim mi diye aradi ama i$lerimiz vardi ve onlardan bahsettim. Olmaz dedim yani. 
Bugun sabah telefonla$tik. Ogleden sonra kahve icmeye gittik. Onumuzdeki hafta sonu icin plan yapalim istedi. Daha fazla rol yapmak istemedigim icin acik acik "bence e$leri goru$turmeyelim diye ba$layarak; e$inin tavirlarini, konu$malarindan ho$lanmadigimi (ve sebeplerini), uzumun uzume baka baka karardigini Robby'nin huy degi$tirmesinden korktugumu falan soyledim. Ki bunlar benim en gercek duygularim. Turk erkekleriyle erkek arkadas, normal arkadas, sinif arkadasi, cali$ma arkadasi, patron, ve daha nice duzeylerde gorusup cok gecerli sebeplerle nefret etmi$ biriyim. Zaten kotu deneyimlerim var. Bir de bu adam boyle Recep Ivedik'in Amerika $ubesi cikinca butun korku ve kaygilarim depre$ti. Belkide a$iri tepki verdim bilemiyorum.
Kiza da soyledim. Ben bu hayata cok zor ula$tim. Duzenimi kurmak icin cok ugra$im. Haliyle bazi $eyleri kolay goze alamiyorum. Mutlulugumu bozacak en ufak ihtimalden bile huzursuz oluyorum.

Uzuldu, uzgun gozukuyordu. Belkide kizdi bilmiyorum. Son durumdan memnun degilim ama ba$ka alternatifim yoktu. Bakalim, bir daha ararsa yada aradigimda acarsa onumdeki sisler, belirsizlikler dagilicak. 

Wednesday, April 24, 2013

Yagmurdan sonra vol #2~

@ 4:19 PM 0 comments
river #2

Gectigimiz hafta ne cok yagmur yagdigindan burada bahsetmi$, yagmur dindikten sonraki resimleri sonra ekleyecegimi soylemi$tim. 

Kar$ila$tigim manzara hem cok guzel hem cok kotuydu.
Doga, hizla akan nehir, yesillenen cimenler, cicekler cok guzeldi. 
Bondrum ve 1. katlari tamamen su basan, evlerinden cikarilan ve bir sure evsiz kalicak olan insanlar, baskin yuzunden sokaklara atilan mobilyalar  felaket. 

Bu arada, bu bolgenin ta$kin ve sel bolgesi, dere yatagi olmadigini tekrar belirtmek istedim. Zaten sigorta kapsaminda olmasi bile bunu kanitlar nitelikte. 
Cunku yolda su basan evlerden birine gelen insaat sirketinde cali$an bir Turkle konu$tum. Biraz konu$tuktan sonra ah yazik insanlara, su gitse de camur kalicak temizle temizle cikmaz falan diyordum. Bana donup aman onlarda ya$amasalardi burda deyiverdi. $ok oldum. Nasil yani... :S 
Efendim bu hadise ba$larina geliyorsa varmi$ sebebi. 
Tabiat ana olmasin?
yani o da varmi$ ama bir evde olup otekinde olmadigina gore yakmi$larmi$ birinin canini, vardir bir gunahlari, ba$larina bu i$ o yuzden gelmi$tir :S

Bu zihniyet beni olduruyor. 
Boyle laflar duyunca, beynim resmen eror veriyor. 

Neyse, sinirlenmeden sakin sakin tabiata donelim.

river

Burasi park, $uan 1 metre suyun altinda 

kirik agac

merdivenler

Merdivenlerle inilen alcak bir park oldugu icin $uan daha ziyade havuz gorunumunde.

Yakindan bakincada Jakuziye benziyor. Hani merdivenlerle falan iniliyor ya, ondan.

merdivenler #2

Sular bir ara kuru yapraklarin bulundugu yere kadar gelmi$.

sel sulari

flood

Parkin diger yarisi.

ordekler

Icinde yuzen ordekler

ev

Ara sokaklar
$uan bu evlerin cogu bo$altildi.

sokaklar

sokaklar #2

sokaklar #3

kanolu adam

Bu zavalli adamda evine normal giremedigi icin kanoyla giricekmi$.  Traji komik...

Burasi guzel parklariyla, icinden gecen nehir, ve gotik mimarisiyle Chicago'nun en guzel suburb'lerinden biriydi. Yagmurdan cok yara aldi. Cok $ukur olen yada yaralanan yokmu$. Yangin cikmami$. Kanalizasyon sulari musluk suyuna falan kari$mami$. Belediye benim gozumde $a$irtici derecede iyi bir sinav verdi.
Umarim cabuk toparlar. 

26 Oldum~

@ 2:46 AM 0 comments
ahhh! ahh! buyuyorum!
(tovbe yaslanmam, hep buyurum :))

Son yillardaki en keyifli dogum gunlerimden birini ya$adim.
Sevgilimle 1. yil donumumuzde bir kac gun sonra oldugu icin 1. yilimizin on kutlamasini da yaptik.

evet, bizde muhim hadiseler boyle kutlaniyor. Pre-celebration (erken/on kutlama), celebration (kutlama), post-celebration (gec kutlama) $eklinde 3 kez :) Bo$una demiyorum, her$eyimiz abartili.

Gecen dogum gunumden bu yana, her $ey cok degi$ti. Artik gelecegi daha iyi gorebiliyor, daha uzun vadeli planlar yapabiliyorum.
Hayatimda beni mukemmellestirmeye, degistirmeye, kafasindaki bir tipe benzetmeye cali$madan, tam bu halimle seven* ve benim de sevdigim
hayallerimdeki degil, hayallerimin otesindeki adami sonunda buldum. Omrum o adami aramakla gectiginden midir nedir, geldi ve dunyami degi$tirdi. Hayatimin son 1 yilina damgasini vurdu.

O dogru kararlari vermeme yardimci, kaygilari azaltan, agrilari dindiren (yaptigi bir cay migrenime iyi geliyor) henuz yazilmami$ ama yazildiginda cok okunacak, elestirmenlerden tam olacak kadar guzel olan en guzel peri masalinin cilgin prensi :)

Acikcasi bu blogu yazmamin bir sebebi de o, sayesinde o kadar fazla cok komik, eglenceli anim/ animiz oldu ki hafizam oldukca kuvvetli oldugu halde bazi hatiralari unutmaktan korkmaya ba$ladim. Mubala etmiyorum, bir ara gercekten sit-com gibi ya$iyorduk. Insanlar sabah i$e gittigimizde ee dun ne yaptiniz diye bize soruyor, bizde atraksyonun hic bitmedigini, her gun merakla takip ettiklerini soyluyorlardi. Neyse, onlari sonra anlatirim. 

Bo$ gunumdu. Ki bu harika bir durum ama sabah son derece aksi uyandim. Neden bilmiyorum. Bildigin tersimden kalktim. 

Suratsiz suratsiz sabah kahvem icin suyu isitmi$ koltuga oturucaktim ki! 

Bir de ne goreyim?

tipsiz penguen bana ne getirmi$?

hemen bir mesajla sordum.

Bizim evin pengueni pek akilliymi$ dedi.
Ayni zamanda iyi kalpli ve du$unceliymi$ dedim. 
Gulucuk atti :)

Penguen

Instigramda payla$tim. Instakankalarim dogum gunumu kutladilar.
Keyfim daha da yerine geldi.

Gunun ilerleyen saatlerinde ogrendim. Bu gercekten penguenin hediyesiymi$, cunku o ba$ka bir hediye almi$.

Sonra kapi calindi. 

Kapida bir adam elinde bir buket.
Isim, imza falan neyse tesekkur ettim aldim. 

Bir saniye dedi.

Happy birthday toooo youuu... diye iyiki dogdun $arkisini soylemeye ba$ladi. 

Cidden $ok oldum.

Yani cicek neyse de $arki soyleyen cicekci hic duymami$tim. 
Bitirince ne i$ diye sordum. Icimden geldi dedi.
Inanmadim ama ustelemedim de :)

Nerden bulduysa kendi gibi kacik bir cicekci bulmu$ :)

1cba5f50-5393-4afe-a7f2-3d39b7e55085

Cicegin ustunde not ve balonda vardi. 

Coook zaman once balonlari sevdigimi soylemi$tim. Unutmami$, unutmaz zaten zeki cocuktur. Hatta bazen onu akilli kurabiye manasina gelen "smart cookie" diye cagiririm. O derece yani :)

O notta yedigi en guzel su$iyi gecen sene benimle birlikte dogum gununde yedigini yazmi$. Resmen atiyor inanmayin. Aslinda sonrasinda o beni cok daha guzel su$i restorantlarina goturdu. Senin goturdugun yer midemizi bozdu, gunlerce hasta yattim diyede hic yuzlemedi. Kibar, gorgulu cocuk (annemin tabiriyle) ayiya baglamiyor.

Ogleden sonra annemle skype yaptik.
Pasta yapmi$, mumlar yakmi$.
Kameranin kar$isinda dilek tutup ufledi.
Sonra da ohh kendim dogurdum, pastasini kendim pi$irdim, mumunuda kendim ufledim dedi.
Oturdu karsima, ellerime saglik diye diye hupletti pastayi :)
Cilgin kadin!
ama annemle sohbet iyi geldi ozlemi$tim.
(dun sadece 1 saat skype yapmi$, biraz mesajla$mi$, ve hic telefonla$mami$tik. Evet, kazik kadar olmama ragmen hala fazlasiyla anneciyim)

birthday baloon

Robby eve erken geldi.

Demi$tim abartmayi sever ona bir buket cicek yetmez. 

birthday flowers

Cok eskiden bir gun ona eski kiz arkadasini unutmak icin benimle cikmaya ba$layan eski bir erkek arkadasimin beni nasil incittigini anlatmi$tim. 
"Yazik ki seni tutunulacak bir dal gibi gormu$, oysa sen bir bahcesin demi$ti"

Cicekleri vazoya yerle$tirdikten sonra evimiz bahce gibi oldu dedim. 
Oyleyse artik beni daha iyi anliyorsun, cunku ben hep en guzel bahcemde ya$iyorum dedi. 

Sanirim, o da ayni $eyi hatirladi.
Bir birinin dilinden anlamak dedikleri bu olsa gerek.

Kiyafet, makyaj, sac,vs. ivir zivir mevzularda cok gerilemi$im. 
Uzun suren ki$ moda anlayi$imi oldurmu$ resmen. :(

Fondotenli pudrali full makyaj yapicam diye gobegim catladi. Hele eyeliner eziyet oldu. Surmeye surmeye elim ayari kacmi$. Derhal toplamam lazim kendimi.

Ayrica uygun renkte corap bulamayinca bacaklarim peynir gibi oldugundan bronzla$tirici vucut spreyi SIKtim, dalga dalga kaldi :( ama zaten  hava kararmak uzereydi cok belli olmami$tir. (umarim)

birthday outfit

Cicekli elbiseleri seviyorum. Yanisira kadife, mini, dar ve acik yakali olunca bayiliyorum. Ki$ ba$inda almi$tim ama havalar cok cabuk soguyup cok gec isininca giymem bu zamani buldu. 

Gecen senede dogum gunumde bu tarz bir elbise giymi$tim. Evden beni almaya geldiginde ba$tan ayaga suzmu$, ama iyi yada kotu hic bir $ey soylememi$ti. O zamanlar ayni i$ yerinde (farkli departmanlarda da olsa) cali$an i$ arkada$lariydik. Cok sonra sordugumda i$ arkadasi oldugumuz icin bir $ey soylemedim dedi. Ama ben goz bebeklerinin hafifce geni$lemesinden ve gozunu kirpmadan bakmasindan, etkilendigini ve en azindan o andan itibaren bo$ olmadigini anlami$tim.

birthday outfit

Sacimin onlerini guzel yapamami$im. Hic rahat vermedi bana, surekli one du$tu. Duzeltemedimde :( ama bence yandan guzel gozukuyordu.

Uzun zamandir gitmek istedigimiz bir yerde yemek yedik. Garsonlar bir ilgi bir ihtimam sorma gitsin. 
Nasil, memnun musunuz, her $ey yolunda mi diye i$letmeci geldi geldi sordu. Bizde merak ettik, bunlar bizi biriyle kari$tirdi herhalde diye du$unduk. Sonradan garsonu azicik lafa tuttuk (ki o dunden raziydi) o zaman anladik, meger Robby'i TV'den taniyormu$. Tamamen i$le alakali bir konuda ve diger mudurlerin "rica"siyla, son derece gonulsuz olarak (topluluk onunde konu$maktan hic ho$lanmaz, ve kameramanlari cok tuhaf, uzerine uzerine gelen adamlar olarak tanimliyor) TV'ye cikmi$, 10-15 dakika konu$mu$. Bizim evde Amerikan TV'sine baglanti olmadigi icin biz izleyemedik ama izleyen izlemi$ demekki. Haber ku$aginda cikmi$, belki de ondan o kadar onemsediler. Bedava tatli ve icecek falan getirdiler. O yuzden pek sevdik $ohreti :p

Onca yemekten sonra, yagmursuz bir gece olmasindanda cesaret alarak, eritmek icin yuruyu$e ciktik. Geceyi yuruyu$le kapattik.
Cok guzel bir gun gecirdim.
SIK SIK ne mutlu bir hayat ya$adigimi du$undum, $ukrettim.

***

 20'li ya$larimin sonlarina yakla$irken, dolu dolu gecirdigim hayatimi sindirmeye cali$iyorum.

Genellikle insanlar hirsin kotu oldugunu, insani mutsuz ettigini soylerler ama bence yaniliyorlar. 
Ben hep hirsli olup, en tepeye baktigimda, yukariya tirmanirken mutlu oldum, ve bu sayede basamaklari daha hizli ciktim. Ne zaman a$$agi baksam bulundugum yerde oylece takilip kaldim. 

Bir de artik sadece kendimi dinliyorum, ba$ka kimseyi dinlemiyorum.
Ozellikle olumsuz sozleri duymuyorum bile. 
Sanirim buyumek beni boyle etkiledi.

Bazi konularda bana hic comert davranmayan hayat ve o hayati daha da zorla$tiran insanlara kizginliklarim  gecmedi. Yillar once yine bir dogum gunumde mutsuz mutsuz takilirken, ne yapsamda huzurlarini kacirsam diye du$unuyordum. O gun onlar gibi olmamaya, onlarin bana yaptiklarini kimseye yapmamaya ve en buyuk intikamin mutlu olmam olduguna karar vermi$tim. Cunku zaman icerisinde ba$kalarina, ba$kalarinin cocuklarina laf soyleyenlerin ne hale geldiklerini, kinadiklari $eylerin nasil ba$larina geldigini kendi gozlerimle gordum.

Zorlamayla mutluluk olur mu?
Olurmu$!
 sirf gicikligina mutlu olucam, sirf onlari deli etmek icin hepsinden daha mutlu olucam demi$tim.
Oyle de yaptim.
$imdi geriye donup bakinca iyi i$ cikarmi$im.


Bakalim, hayat bana ba$ka neler getiricek.

Gelecek guzel gunlere inaniyorum....




*oldugum gibi seven degil. Oldugu gibi sevmek sozunu sevmiyorum. Zira, oldugu gibi sevmek yada her $eyiyle kabullenmek gibi sozlerde bir nevi a$$agilama tonu hissediyorum. 

Monday, April 22, 2013

yagmurdan sonra~

@ 12:36 AM 0 comments
Yagmur yagiyor, soguk, hava bugun cok kotu, tipsiz gune$siz bir gun, yine mi yagmur... 
Gunlerdir donup donup ayni $eylere sizlanip duruyorum ya, hem neden bahsettigimi gormu$ olun, hem kayida gecsin diye yazmaya karar verdim. 

Fotograflar cuma gununden. Resimleri her zamanki gibi iphone'la cektim. O tuhaf bungun, basIK hava hissini daha iyi verdigini du$undugum icin renklerde hic bir oynama yapmadim.
Cok daha fazlasini pazar gunu cektim. Onlari da bir ara eklerim.
after rain~

Evde sIKILmaya dayanamiyarak di$ari ciktim, ko$eyi dondum. Bu goruntuyle kar$ila$tim!

Belki bir SUV bu yolda gidebilirim ama $uanki arabamla maalesef boyle bir riske giremem.

Caresiz eve dondum :(

parking lot after rain

Sonra arka odanin penceresinden bakmayi akil ettim. (ki bunu cikmadan once yapmaliydim)

Kar$i apartmanin park yerinin de sular altinda oldugunu gordum.

park after rain

Ak$am yemeginden sonra oflayip pofladigimi goren sevgilim dayanamayip, hadi cikalim olmadi parka dogru yururuz dedi. Ba$langicta iyi bir fikir gibi gozukuyordu.

Taa ki parkta degil, golun etrafinda dola$acagimizi ogreninceye kadar. :)

park after rain 2

Diger fotografin ortasinda kirilip enine yatan bir kutuk gibi gozuken $ey bu resimde goruldugu gibi aslinda parkta oturmak icin yapilmi$ bir bank. 

Bu bolgenin dere yatagi olmadigini, bu evlerin gecekondu, izinsiz yapila$mayla, yada hile/rusvet vs. yontemlerle izin alinarak yapilmadigini ayrica eklemek isterim. 

Ya$adigimiz yer icin boyle doga olaylarida kesinlikle her sene ya$anilan normal hava/doga $artlari degil. A$iri derecede kuru ve korkunc soguk gecen bir ki$tan sonra a$iri derecede yagi$li, ve soguk bahar aylari ya$iyoruz.
Ya$laniyor muyum napiyorum, dedem gibi bende ba$liycam soylenmeye yakinda "gogun tavanini deldi gavurcuklar, doganin dengesini bozdular, yakinda ba$imiza ta$ta yagar..."

Depremi, ce$itli firtinalari, orta ve buyuk hasrli tornadolari ya$ami$ bir olarak soyluyorum; 
son ya$adigimiz hava olayi gercekten coook acayip!


PS.Yeri merak eden bilmek isteyen olursa, Chicago'ya 7-8 mil uzakta bulunan riverside'dan, ta$an ve parki basan nehirse des plains river.

Wednesday, April 17, 2013

karanlik, soguk ve islak~

@ 4:06 PM 0 comments
Nisan ayina yaki$mayacak cirkinlikte bir gun bugun
Canim hic bir $ey yapmak istemiyor
Yapamiyorumda zaten
Fotograf cekmeyi denedim, olmadi. guzel cikmadi.
Kitap okumaya basladim, isiksizliktan gozlerim cok cabuk agridi.
Cok yagmurlu, di$ari da cikamiyorum
Oylece hic bir sey yapmadan oturuyorum
Karakter olarak son derece keyifli bir insan olmama ragmen, suan depresif duygular icerisindeyim
Sanirim Boston'daki saldirida tuzu biberi oldu.
Biz (Robby ve ben) ikimizde farkli zamanlarda da olsa Boston'da okudugumuz icin olaya daha ba$ka bir duygusallikla bakiyoruz.
En kotusude son 10 yilda bu ulkede yasananlar nedeniyle secilmis yoneticiler ve burokratlar yalanci coban durumundalar.
Olan her olayin, yapilan her aciklamanin altinda bir $eyler aramak sinirleri cok yipratiyor.
Belki de en guzeli hic dusunmemek, du$unmemeye cali$mak.

fall trees

Aslinda benim yagmurla pek bir derdim yok.
Agaclarin ye$il oldugu, havanin ilik ve nispeten aydinlik oldugu bir gun yagacaksa yine yagsin. 
Helali ho$ olsun ama boyle bir gunde olmasin.


Ps. fotograf gecen sonbaharda ciftlik evinden, sevdigim turdeki yagmurlu bir gunden.

Tuesday, April 16, 2013

A$i maceram~

@ 2:53 PM 0 comments
cake & tea

Gunlerdir genellikle evdeyim. Yukaridaki fotografa bir de bilgisayar ekranindan izledigim diziyi ekleyin. I$te bu aralar tam oyle takiliyorum. Cay- kek- dizi ucgeninde, 3 "S" li gunler ya$iyorum, sessiz sakin soft.

Amerikada kalici oturumumla alakali kagitlar icin tibbi kontrolden gecmem gerekiyordu. Cok detayli bir testler degil, son derece basit bir kontrol olucakti. Cocuklukta ve ergenlikte yapilmasi gereken a$ilar, ve bagi$iklik testleri de bu kontrolun bir parcasiydi. Biraz kan aldilar, 2 sonra gel dediler. Ben son derece rahattim cunku okul ve i$ icabi son 10 yildir surekli hastanelerde takiliyorum. Evhamli bir tipte oldugum icin check-up'larimi hic atlamam her sene yaptiririm. Bir $ey olsa orada cikar diye du$unuyordum.
2 gun sonra testleri almaya gidince ne ogreneyim, karma a$ilardan kabakulak eksik, tetanos eksik!
Yolda giderken kopek isirsa kudurarak olmem an meselesi!
Bir cocuk sevsem o da tesaduf okulda, parkta orada burada hasta bir arkadasindan kabakulak kaptiysa bana bula$tirmasi an meselesi!
Hayir, o cocuk o iyile$ir. Ben yeti$kin halimle nasil iyile$irim? doktorda soyledi zaten hastaneye yatirmam gerekir, cok tehlikeli dedi. (ki ben bunu zaten biliyordum)

Bu kadar temel a$ilarin olmamasina cok $a$irdim. Belki de dozunu az verdiler, bilemiyorum artik...

Gecen per$embe ak$am 7 itibariyle karma ve tetanos a$ilari oldum.
Ama ne!
Ben boyle a$i gormedim! Omru hayatimda boyle $ey ya$amadim!

A$ilari oldum. Olurken cok acimadi. Zaten cok miz miz degilimdir. Cocukken bile igne gorunce aglayan zirlayan cocuklardan olmadim. Mesele sonrasi zaten.

Muayene odasinin kapisindan ciktik. Ba$im terlemeye ba$ladi ama di$ kapiya dogru yurumeye devam ettim. Birden ba$im nasil donmeye ba$ladi. Bayildim bayilicam. Hem terliyor hem donuyor. O sirada tam du$uyordum, Robby kucakladi di$ari cikardi. Temiz hava alinca rahatladim.

Boyle zamanlarda karnim doysun, keyfim yerine gelsin diye yemege cikariz. Bu seferde oyle yaptik ama yiyemedim ki icim bir garip oldu. Cok actim ama yiyemedim, lokmalar bogazimdan gecmedi.

Eve geldik, bir $eyler izledik ama ayni kotu his devam etti. Gece cok zor uyudum. Daha dogrusu uyuyamadim. Sabah 5-6 gibi yorgunluktan sizdim. O gun bugundur kendimi ilk defa iyi hissediyorum.
Gunlerdir dogru durust bir $ey yapamadim. Hep kolum agridi, o agrida kendince bir yorgunluk yapti. Seri seri mayin gibi dolandim durdum.

Bu kadar SIKINtiya degdi mi? bence degdi. Gelince annemede yaptirmayi du$unuyorum. Zira saglik bakanliginin butce kisintilariyla yedigi haltlar malum. Tek doz yuzunden sakat kalan cocuklarin hali icler acisi. Belki karma a$ida da, tetanoz'da da benzer bir azaltmaya gittiler. Kim bilir... Tedbir almak lazim.

flowers

Cicekler sevgilimden :)

Sagolsun boyle ho$luklar icin ozel gunler olmasini beklemez.

Belki kolumun agrisini dindirmedi ama en azindan moralimi duzeltti.

Monday, April 1, 2013

Dolunay kehanetleri~

@ 3:57 PM 0 comments
Navy pier fire works 
Fotografin konuyla alakasi yok. Yilba$inda Navy Pier'de yapilan havai fi$ek gosterisinden.

Astrolojiye cok fazla inanmam. Hayatimi yildizlar da dahil kendim di$inda hic bir $eye gore duzenlemem. Hatta etki altinda kalirim, on yargili olurum diye onemli bir kararlar alirken bilhassa okumamaya/dinlememeye cali$irim. Cunku astrologlarin soylediklerini hep aklimin bir tarafinda kaliyor. Geriye donup baktigimda cok yanilmadiklarini, aksine pek kereler dogru tahminler yaptiklarini farkediyorum. Bu durum daha da etki altinda kalmama sebep oluyor.

Gectigimiz dolunay icin dikkatli olun, i$leriniz aksayabilir etc. tarzinda olumsuz kehanetler okumu$tum. Zira bu dolunay normal dolunaylardan degilmi$. Ba$ka gezegenler ilerliyormu$, bazilari geriliyormu$, falan filan. Yani vaziyet pek fenaymis. Okudum ama ne olucaksa olur, dolunay ugruna bir degi$iklik yapmadim, yapamazdim da zaten . O gun haftalar onceden planlanladigimiz ev alma i$lemlerimizin final gunuydu. Burada ev alma islemi Turkiye'deki gibi degil.
Gercek bir burokratik i$kence!
iki tarafin avukatlari ve emlakcilari geliyor. Her kagidi tek tek inceliyorlar, etc. yani Turkiye'deki gibi at imzayi, al parayi, hayrini gor deyip islem bitirilmiyor.

Gun icerisinde iyiydim. Huzursuzluk gece ba$ladi. Hic bir sorunum, derdim, tasam, kasavetim olmadigi halde uzun sure bir turlu uykuya dalamadim. Sonrasinda da boluk borcuk, cok huzursuz uyudum. Sabah resmen yorgun uyandim ama dolunay etkisi bu kadarciksa olsun. Cani sagolsun...

Meger bu daha bir ba$langicmis.  Gidecegimiz yere gec kalmamizla ugursuzluk devam etti. Olabilir, okullar bahar tatilinde, insanlar Chicago'ya gelicekler. Haliyle Chicago'da da trafik olucak.

Evi almadan hemen once son bir kez daha apartman geziliyor. Burada amac bizim gorup almaya karar verdigimiz zamanla aldigimiz zaman zarfinda (yakla$ik 1 ay) her hangi bir degisiklik yapilmi$ mi gormek, yapilmi$sa vazgecebiliyor yada bunun icin ekstra ucret talep edebiliyoruz. Biz ve bizim emlakci, karsi taraf ve emlakcisi bulu$tuk, evi bir daha gezdik. Bir sorun yoktu. Apartmanin lobisinde oturup diger kisim icin tapuya hep beraber gidecegimizden avukatlari bekliyorduk. O esnada bir adam portatif bir merdivenin en ust basamagina cikmi$ camlari siliyordu. Bir kac dakika icinde gozumun onunde paldir kuldur du$tu ve kalkamadi. Hemen 911'i aradik. Adamin $uuru acikti, konu$uyordu ama cok agrim var diyordu. Allah'tan ambulans cabuk geldi. Sonrasinda ne oldu bilmiyorum. Umarim durumu iyidir.

O arada avukatlar geldi. Tekrar tekrar park etmekle ugra$mamak icin taksiyle gittik. O taksici zaten ayri bir alemdi. Nerden baksan 70'inde bir amca, mubarek mahallenin muhtari! Amcam etrafdaki butun dairelerin fiyatlarindan, apartman aidatindan, kimlerin, hangi muhim insanlarin ya$adigindan haberdar.
Tapu dairesinin kapisinda taksiden tam indik. O sirada bir kap kac olayi oldu ama ne kapkac! Ciglik kiyamet! Ki burasi Istanbul gibi degil, bu tarz olaylar cok nadir yasanir. 10 yildir burdayim ilk defa bir kapkac olayi gordum. Ko$arak bir adam bir kizin cantasini almaya calisti. O sirada kiz dustu. Sanirim kizin erkek arkadasiydi, yada arkadasi bilmiyorum, adamin pe$inden ko$tu falan ama tabiki yakalayamadi. Adeta canli performans action movie izledik.

Merdivenden du$en adam, kap-kacci bundan sonrasi hayir olsa bari deyip, devam ettik.
Tapudaki i$ en fazla 1-2 saat surmesi gereken burokratik bir i$lemdi. Gelen kagitlari avukatlar inceleyip bir sorun varsa degi$tirticekler, yoksa onay vericekler. Imzalari aticaz gidicez.
Tami tamina 5 saat ugra$tik. Canimiz cikti. Sanirim, olasi her tur puruz bizim ba$imiza geldi. 

Neyseki, o kadarla kaldi. Gunun kalanini guzel gecirdik. Bir dolunayi daha bu kadarla kapattik. Otekilere Allah kerim...




Sunday, March 17, 2013

mutemadiyen tikiniyorum~

@ 11:40 AM 0 comments
Kakaolu toplar

Zannediyorum, Mart-Nisan-Mayis aylari demek kuzey yarim kuredeki pek cok kadin icin diyet aylari.

Benim icinde genellikle oyledir. En azindan bu zamana kadar oyleydi. Bu sene ne olduysa oldu. Havalarin hala duzelmemesinden midir, nedir?  Mart ayi geldi, benim ishahim acildi.
Durumum felaket!
Kot pantolon giydigimde, belimden ta$an minik, sevimsiz, derhal defolup gitmesi gereken simide aldirmadan hemen hemen her aksam tikiniyorum.

Bu bebeklerde o aksamlardan birinden.
Evde son dilimleri yenmeyen, hafif kurumu$, ce$itli kekleri atmaya kiyamadim. Robotta cekip kakakao ve sutle kari$tirip top haline getirdim. Sevgili, uzerine azicik hindistan cevizi istedi. onunkine koydum, kendiminkine koymadim. Onu da ekleyeydim, hic durdurak bilmeyecektim.
Bir lezzetli oldu ki... Normal keki bile bu kadar yemiyordum.

Iradeyi devreye sokup, kendime hayir yeme demeliyim. Yada her zamanki gibi u$enip yapmamaliyim ama ne mumkun. Yapmaya usendigimde bile gojiberry falan gibi hazirlanma gerektirmeyen $eylerden hupletiyorum. (dun aksam oyle yaptim mesela:( )

Bende bu aralar durum boyle.
Tez zamanda degi$mesi dilegiyle...

Monday, March 11, 2013

Keep Calm & Carry On~

@ 10:43 AM 0 comments
Aksi gibi Chicago hafta sonu cok yagmurluydu. Gezmeyi sevdigimiz icin tabiki yagmur bizi duruduramadi ama arada islanmamak icin yagmurdan kacip, magazalara dar attik kendimizi.O kacma anlarindan birinde, Marshall's'da gezerken buldum bu kutuyu.
Cay kutusuymu$.

keep calm and carry on

Robby, 2. Dunya Savasi sirasinda Ingilterede cildirmi$, nereye saldiracagini $a$irmi$ insanlari sakinle$tirmek icin posterlere "sakin ol ve devam et" yazdiklarini soyledi. Gerci posterler hic bir zaman asilmamis ama asilsa bile etkili olur muydu tarti$ilir. Cunku mesela Amerika'da yollarda SIK SIK gordugumuz hamburgerli tabelalarin insanlarin i$tahini acmadigi ve hamburgercilere yonlendirmedigi bilimsel olarak kanitlanmi$. Yani resimlerin kayde deger etkiler birakmadigini artik biliyoruz ama yazi belki etkilidir. Nede olsa algi surecinde beyinde izledikleri yollar farkli. Ara$tirmak lazim...

Icmek icin aslinda fazla baharatli buldugumdan english breakfast cayi sevmem. Kutusu ho$uma gittigi icin, sonrasinda icine ba$ka sevdigim caylardan doldurma amacli attim sepete.
Hem belki beni de sakinle$tirir belli mi olur...

Cay demi$ken, kuru kuru cay gitmez, yaninda guzel bir cikolatadan bahsetmeden gecmek olmaz.  Kahve cekirdegi buyuklunde minik cikolata taneleri. Gayet diyet friendly bir arkada$, her biri 1 kaloriymi$. 4-5 tane yesem bana yetiyor. Coook cok az yagli ve az $ekerli, benim bile $ekerimi cikarmadi yani o derece. Zaten butun kutuyu bile yesek 70 calori aliyoruz. 
dark chocolate nibs
Trader's Joe'dan aldim.Amerika'nin Mid-West di$indaki bolgelerinde var mi bilmiyorum. Ben $imdiye kadar sadece Chicago ve yakin cevresinde gordum. Kendi adiyla cikardigi dogal/Organik urunleri satan bir market. Organik marketlerin pek cogundan daha hesapli olmasi ve cali$anlarinin yardim sever olmalari ile favori marketim haline geldi. Son donemde kucuk ali$-veri$lerimin tamamini Trader Joe'dan yapiyorum.

Wednesday, March 6, 2013

Uzun kar yuruyu$umuz~

@ 11:04 PM 0 comments

karli gun

Mart ayi ile birlikte teknik olarak bahar gelmesine ragmen bu sene toplasam bir iki kere kar gorduk. Her halde dahada gormeyiz, ki$ boyu varsa yoksa kuru sogugun kahrini cektik diye uzulurken, dun Chicago'nun 2011 Subat'indan sonra yasanan en karli gununu ya$adik. Haberlerde bir kac gun oncesinden uyarilara ba$ladiklari icin resmen alarm halinde sabahin erken saatlerinden itibaren kar bekliyorduk. Sabah camdan baktigimda biraz yagmi$ti ama yinede beni hayal kirikligina ugratacak kadar azdi. Cogu zaman oldugu gibi beklenilenden biraz gec kaldi, ogleden sonra yagmaya ba$ladi.  Kar yagarken yuru$ yapmayi cok sevdigim icin tam ciksam mi cikmasam mi, napsam, ne zaman ciksam dusunuyordum ki; Robby 15 dakika sonra evdeyim diye mesaj atti. Normalde cok yogun cali$tigi icin cok nadir erken cikar, o yuzden cok $a$irdim. Tahmin ettigim gibi yogun kar yagi$i nedeniyle toplantilari kar$i taraf  iptal etmi$. Cok sevindim, Allah tuttugunu altin etsin onlarin dedim.  Sarindim burundum, hemen hazirlandim. Gelir gelmez di$ari ciktik.

Cikmamizla beraber, $ehrin bazi yerlerinde kar kalinligi 40 cm kadar yukselecek, aman dikkat, vs. diyenlerin neden bahsettigini anladim. Sanirim bizim oturdugumuz yerde bu bolgelerden bir tanesiydi. Hic sikayet etmeyecegim. Coook cok keyifliydi. Ruzgar cok a$iri fazla degildi. Iliklerimize i$leyip, tir tir titretmedi. Ucurup dengemizi kaybettirmedi. Kar yagmurla kari$ik, bula$ik sungeri gibi vicik vicik degildi. Tam kivamindaydi.

Ana caddede, ara sokaklarda, $ehir meydaninda her yerde dola$tik. Gordugum guzel ev fotograflarini, sokaklari falan instigramda payla$tim zaten. Hatta bu yuzden bugun buraya ekleyecek payla$ilmami$ fotograf bulmakta zorlandim.

3-4 saat yuruyu$ten sonra cok yoruldugumuzdan Starbucks'a gittik. Peppermint mocha ve mashmalow bar'la icimizi isittik. Sonra cikip bu defa aksi yone dogru tekrar yuruduk. Nasil o kadar yolu gittik anlamadim. Konu$a konu$a gidince insan unutuyor sanirim. Yakla$ik 5 mil otedeki ali$-veri$ merkezine varmi$iz. Uzakligini oldugunu surekli arabayla gittigimiz bir yer oldugu icin biliyorum. Gitmi$ken el-i$i malzemeleri satan bir magazaya ugrayip, hem isindik hem bakindik. Benim ucu tig gibi olan $i$e ihtiyacim vardi. Baktim, buldum ama daha ince ve uzununa ihtiyacim oldugu icin almadim. Ba$kada bir $ey ilgimi cekmedi. Pek cok $eyin yapilmi$ hallerinin daha ucuz oldugunu farkettigimden beri el-i$ine olan ilgim azaldi.

Donu$te taksi tutariz diyorduk. Hadi bir deneyeli bakalim, yuruyebilecek miyiz derken, tum o yolu geri yuruduk. Tabi bu durumda Amerika'nin cagirilinca yarim saatte gelen miskin taksicileri de etkili oldu. Yollarda kar kureyiciler tarafindan islatildik, camurlandik. Macerali bir yolculuktu ama eglendik.

Eve dondugumuzde saat 10'u geciyordu. Salep yapsak dedik. Yalniz gitmez dedim. Mikrodalgada bir kac dakikada pisebilecek, kolay ve cabuk uydurma bir tarcinli kek yaptim. Hic fena olmadi.

salep&tarcinli kek

Yeni kelebekli tabaklarimiz, takimi fincanlarimizda salep ve tarcinli kek keyfimize e$lik etti. Cok guzel bir gun gecirdik.  

Tuesday, February 26, 2013

Dogum gunu~

@ 4:13 PM 0 comments

Baby boy

ilk fotografinda "Alemin kraliyim" pozu veren, kendinlen i$iltili ((!) bknz. hareler), tipsiz bebe gectigimiz hafta sonu 33. yas gununu kutladi. 
Hemde oyle boyle degil 2 gun 2 gece suren partiyle.
Babaannesi Italya'dan dogdugu gun onun icin yaptigi karti ve birlikte cekildikleri fotograflari gonderdi. Eski fotograflari sevdigim icin pek hosuma gitti.

Baby boy

Bu resimde nispeten daha yakisikli olmaya baslami$ :) 
Babaannesinin kucaginda  gulucukler atiyor.

Robby'nin dogum gunu icin aslinda cok farkli planlarimiz vardi ama son 1-2 gun cikacagini ogrendigimiz kar firtinasi her seyi degistirdi. Disarida bir yerlere gitmek yerine dedesinin ciftlik evinde parti yapmaya karar verdik. 
Ciftlik evi dediysem, 50 yil kadar once ilk aldiklarinda ciftlik eviymis. Zaten ciftlik evi olarak kalsaydi, hayatta gitmezdim. Cunku birakin ciftligi, ben piknikten bile nefret ederim. Hatta pek cok kadinin niye sevdiginide hic anlamam. Hadi erkekler bir mangalla ugrasiyorlar, ama kadin icin tam eziyet; etleri sotele, salata yap, kasik, catal, tabak, bardak ne var ne yok ta$i, sonra eve gel yika, bir suru camasir, iyyyk!!! ustelik butun gunu dag basinda tuketmekte cabasi, ne ki iki lokma yicez!

 Gelelim ciftlik evinin hikayesine; o gunlerde surekli Amerika'da ya$amayan, i$ icin gidip gelen bir adamin niye koskaca ciftlik aldigini sorunca anlatti. Dedesi icerisinde genis bir arazi icerisinde farkli yerlere kondurulmus 4 ev olan ciftligi, 3. cocuklari dogdugunda anne ve 3 cocugunu simgeledigini dusunerek babaannesine dogum hediyesi mahiyetinde  almis.
Ne erkekler var dunyada, karilarinin kiymetini nasil biliyorlar!
Zaman icerisinde dedesinin golf meraki nedeniyle golf sahasina cevirmi$, ve bir suru ba$ka $ey yaptirip surekli yenilemi$ler. $uan icinde kendileri icin 1 misafirleri icin 3 tane mu$temilat, kapali havuz, jakuzi, sauna ve parti salonu var. Yani parti icin super bir ortam, ara sira aile dugunlerini falanda burda yapiyorlar.
Benim ki$isel goru$um aldiklari donemde gene bir kriz olmu$tur. Muhtemelen dedesi du$e$ denk getirip almi$ (du$e$ diyorum, cunku cimri bir adam), hanimdan izinsiz aldigi icin tirsmi$, ne yapsam etsem derken hediye diye yutturmu$tur. Cunku biliyorum, Italyan erkekleri karisindan korkar, ve boyle firildakliklari bilir, agzi iyi laf yaptigindan hanimin bir $ekilde gonlunu alir.

Disarida yapacagimiz bir partiye karda buzda arkadaslarimizin gelmesi zor olacagindan, gelenler mustemilatlarda kalir, 2-3 gune de yollar duzelir zaten diye dusunerek partiyi orada yaptik. Organizasyon ve parti sonrasi toplama islerini sevmedigim icin yemek ve temizlik islerini profesyonellere biraktik. Onlarda sagolsunlar i$lerini iyi yaptilar. Sayelerinde deli gibi eglendik.

Bu ara bana nazar mi degiyor, n'oluyor anlamadim. Hic bir i$e elimi surmedim ama eve geleli 2 gun oldu hala boynum agriyor. Ayni ortamda uzun vadeli takilmak beni SIKIO, 2. gunun sonunda SIKILmaya ba$lami$tim her halde o yuzden oldu. SIKtim kendimi boynum tutuldu, yada havuzla eve arasindaki 2-3 metrelik mesafeyi islak islak gecince tutuldum. Bilemiyorum, artik...

Kisilerin bulundugu resimler onlarin ozeli oldugu icin sizinle sadece guzel manzarayi payla$iyorum.

Farm house

Farm house

Farm house

yukaridaki filitresiz, a$$agidaki filitreli
ikisi de ayri hosuma gittigi icin ikisini de ekledim. 

Farm house

Thursday, February 21, 2013

Soguk gun hikayesi~

@ 12:47 PM 2 comments
Son bir kac gundur hava korkunc soguk. Inanmazsaniz bakin twitter resimlerime, o resmi paylastigimda daha saat aksam 7 civariydi ve sonrasinda ben hala disardaydim :(
Termometre gordugumuz en fazla -15, -20 de olsa, gece olup gune$ batinca, bir de kor olasica ruzgar  esince hissedilen-25, -30'u buluyor. Iste boyle gecelerden birinde arabanin yagini degistirmek icin  gunler oncesinden alinmis bir randevumuz oldugundan disari ciktik.  Restoranla yagi degistiren galeri-auto servisin arasindaki 5-10 dakikacik bir mesafeyi yurumek sorun degil, yag degisirken gider bir yerde yemegimizi yeriz diye dusunduk. Dusunmez olaydik!
Aslinda orada da oturup bekleyebilirdik ama ben beklemeyi sevmiyorum, afakanlar basiyor, etrafa sariyorum, hic iyi olmuyor. Giderken usudum ama idare edebildim. Yemegimizi yedikten sonra bana sen burdan tam karsidaki Ulta'ya gec istersen, zaten yakin donusu kendim yururum, arabayi alir getiririm demisti ama sogukta bir basina yurumenin ne kadar SIKIci hatta depresif bir his oldugunu Boston gunlerimde ogrendigim icin istemedim. Bende onunla servise yurudum. Donuste tam olarak dondum. Kulaklarimj falan hissetmiyordum, hatta burnumun aktigini bile cok gec farkedip sildim ama yolda onunda ayni seyi farkli bir zaman ve okulda  ama Boston'da ogrendigini anlatti. Sirf bu yuzden bile o sogukta yurumeme degdi. Neden birlikte oldugumuzu bir kez daha anladim. Hep soylerdim; birlikte ve mutlu olmak icin bir birini sevmek yetmiyor. Ayni hayali sevmek ve o hayale ayni sekilde ulasmayi istemek, bu yolda somut adimlarda atiyor olmak gerekiyor. Dun gece bunlara bir sey daha ekledim; ayni aciyi benzer sekillerde yasamis olmanin etkiside yatsinmayacak kadar onemliymis.

Allah'tan servise gittigimizde her$eyi coktan halletmi$lerdi. Kapanmasina 1 saat kaldigi icin hemen arabaya atlayip, belki yeni bir sey gelmistir umuduyla Marshall's'a gectik. Orada es kaza aynaya gozum kaydi ki, ne goreyim butun yuzumu egzama basmis, suratim harita gibi olmus. Alis-verisimizi bitirip eve gelince tekrar aynaya baktim, dudagimda cikmaya namzet ucuk kabartilari. Giderken neyse de sanirim donuste hava daha da soguyunca, adeta altin vurus etkisi yapti. Son durumda 5-10 dakikalik kisa bir yolun bedeli olarak, 1-2 gun evde takilmam gerekiyor ki fazla ruzgar almiyim, yuzum normale donsun.

Ben tabi evde takilinca, gelsin pastalar, gitsin kofteler, usenip yapmadigim ne kadar yemek varsa bu 2 gunde yaptim.

file


Evde oturmayi, ve ev aktivitelerini hic sevmeyen bir insanin 1-2 gun bile olsa evde takilmasi cok zor bir  durum. Robby bir gece once saat 10 civari hindistan cevizli dondurma yapalim mi demisti. Hindistan cevizini cok sevdigini bildigim halde o saatte zor gelmisti, bosver yapmayalim demistim. O da ustelememisti. Tabi ertesi gun evde takilmam gerektigi icin, hem zaten bu haftasonu onun dogum gunu oldugu icin, birazda bir gun oncesinden kalma vicdan azabiyla hindistan cevizli pasta yaptim. Hem de tek basina tum pastayi bitirmenin keyfini yasasin diye sadece onun icin kucuk bir pasta. Amerikalilar eminim 1 porsiyon der ama Avrupa porsiyonlariyla 2 porsiyonluk, ki o da zaten cok guzel ama patlamak uzereyim deyip yarisini daha sonra yemek uzere birakti.

Kalan vaktimde eski kazaklarimdan soktum. Ince olanlarin iplerini karistirip birlestirip, bir seyler yapip yeni evimizde cam kenarina yaptiracagimiz okuma kosesine kirlent ormeyi planliyorum.

Orgu yastik


Eski bir atkiyi sokerek kalinlardan birine basladim bile. Gerci sokmeyi dusunuyorum, ilmekleri guzel atamamisim ama annem sokme, duzunden bakinca guzel kalsin iste oyle dedi.  Bakalim, ben kendimi biliyorum kurtluyum, sokunce bir mucize yaratacagima inanir (!) soker tekrar orerim.

Monday, February 18, 2013

Gundelik seyler~

@ 3:17 PM 0 comments
Yazdiklarim, yazicaklarim hep gundelik, hayatimin icinde olan keyifler. Ne daha karmasik, ne de daha  felsefi...




Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review