Saturday, February 8, 2014

The Body Shop Shea & Vineyard Peach Body Butters~

@ 4:54 PM 0 comments
Gozume, kasima, yuzume pek guzel bakarim da i$ elimi ayagimi, kolumu bacagimi, vucudumu nemlendirmeye gelince pek bir tembelimdir.  
Surekli el kremi almama ragmen hep unuturum kullanmayi.
Bir kac ay once beni bu unutkanligimdan vazgeciren kremler buldum, mutluyum :)
TBS'in body butter'lari yogun nemlendirici ozelligi ve muhtesem kokulariyla beni benden aliyor. Surmeden edemiyorum.
Vineyard peach adindan da anlasilacagi uzere seftalili ama oyle yapay bir seftali degil. Bildigin meysiminde cikan, yazin sicagin altinda pazarda satilan, zaman zaman uzerine sineklerin geldigi, yurdumun organik seftali kokusu. Oyle guzel oyle dogal.
Ben ki$in kullaniyor olsamda, aslinda o yaz kokusu. 
Her surdugumde serinlemis hissediyorum. Hem insani canlandiran, harekete geciren bir duygu veriyor. Icime bir dinamizm geliyorki sormayin :)

Bir koku insana bunlari hissettirebilir mi? 
Hissettiriyor iste! 
Nasil oluyor anlamiyorum ama oluyor. 

Shea ise cok farkli, o daha kakolu bir koku sanki ama tam olarak degil gibi de. 
Degisik kendine has. 
Digerinin tersine icimi isitan sicacik bir koku.
Ki$ gunu yatmadan evvel sur, koklaya koklaya uyu kokusu :) 
O kadar sevdim ki, battal boy aldim. 
Chicago'nun upuzun kisinda anca yeter.

Her ikisinde de nemlendirme super. 
Gunde 1 kez kullanmam yetiyor. 

Fiyat konusunda ise malesef cok cuzdan dostu sayilmazlar ama uzun sure kullanildigini dusunecek olursak, gayet iyi. 

Bugunlerde body butter almayi dusunuyorsaniz tbs'e bakin derim. 




Saturday, February 1, 2014

The Other Boleyn Girl {diger boleyn kizi}~

@ 11:50 PM 2 comments
Bu kitabi oturdugum sitenin kutuphanesinde bulup okumaya basladim.
Uzun zamandir print kitap okumadigim icin epey degisik bir duyguydu.
Kitabin icerigi ile alakali ise daha karsik duygularim besliyorum.

Herseyden evvel su gibi cok cok akici, kolay okunabilen bir kitap. 500 kusur sayfa nasil gecti anlamadim.
ama...
Yazar tarih romani yaziyorum diye ortaya ciksada bu romanda tarih diye bir sey yok.
Bastan assagi uydurmasyon.
Isimleri degistirip sadece bir ask romani yaziyorum deseydi bu elestirilerimin hic birini yapmazdim.

~bu kisimda az da olsa spoiler verecegim bilginize~

Herseyden evvel hikayenin yasandigi donemde yasanilan iliskiler ve asklarin yasanmasi muhtemel degil.

$oyleki, kitapta yasanilan ask 19. yy romantik doneme ait. 
Yazar onu alip 15-16 yy'la goturmus. Bu da o donemin tum politik motivasyonlarinin atlanip krali bir ailenin kuklasi olmus bir gerizekali gibi gostermesine sebep olmus.
Bu cok temel bir hata malesef. 
Tarih romancisi bunlara dikkat etmeli. 

2. hata:
Mary Boleyn'in Ingiliz sarayina geldiginde tamamen "masum" oldugu yani bakire oldugu ve kucuk kardes oldugu, kocasiyla da 13 yasinda evlendigi vurgusu yapilmis.

bir kere Mary Boleyn Fransiz sarayindan kovulmasinin sebepleri malum.
actirmayin kutuyu soyletmeyin kotuyu!

Hadi o konuya deginmeyebilir yazar. 

Ya kucuk kardes oldugu?

Tum tarihciler Mary'nin abla Anna'nin kucuk kardes oldugu konusunda hem fikir.
Ustelik bunu gercege uygun yazsa hikayeye hic bir etkisi olmayacakti. 
yani ne geregi vardi iskembeden atmanin?

13 yasinda "masum" evlilik!
pardonda yasi kucultme ve bekaret vurgusu cidden sacma olmus ve hikayeyi sulandirmis.

Iste bu ve bunun gibi daha onlarca sebepten begenmedim. 

Tamam, hic birimiz tarih ogrenmek icin okumuyoruz bu kitaplari adi ustunde kurgu ama kurgununda bir dozu var.
Bana gore tarih fiction yazari uzerinde tartismalar olan konulari manipule etmeli. Geri kalan tum tarihi hadiseleri, gerceklere uygun yazmali. 

Mesela Anna Boleyn'le erkek kardesi arasindaki ensest iliskileriyle ilgili yazmasi iyi olmus.
Yine erkek kardesinin es cinsel iliskisi vs. de tabu sayilabilecek konulardan oldugu halde yazmis, iyi de etmis.

Mary Boleyn'in 2 cocugu var. Bunlardan kiz olanin kraldan oldugu kesin ama oglu tartismali. 
Kraldan olmadigi tahmin ediliyor. Cunku eger oyle olsaydi, hanedanin devami icin kesinlikle Mary'le evlenirdi. Yine de kesin degil, dedikodu oldugu icin uzerine yazilabilir bir konu. 

Dedigim gibi tartismali, skandal konular uzerine oynamak eyvallah ama otekiler
HAYIR!

Tum bunlar bu Ingiliz tarihi hakkinda cok sey bilmeyen biri icin cok kotu olmayabilir ama ben bildigim icin beni cok rahatsiz etti.

Serinin devamini okumayi dusunmuyorum.
Phillippa Gregory benim icin bitmistir.
Tarih romani bence Alison Weir'den okunur.
En azindan o tarihe saygili.










Kokos eldivenlerim~

@ 11:08 PM 3 comments
Bu aralar malumunuz hamaratlikta sinir tanimiyorum.
Bir yemekler, bir dikisler, orguler aman sabahlar olmasin! 

Bir aksam oturuyordum. Baktim elim bos, bir garip hissediyorum.
Eldivenlerimde karsidan goz kirpiyor.
Evi biraz e$eleyince bu pullari buldum. 
Kim bilir nereden, ne zaman soktum hatirlamiyorum bile.

Aldim sabunu elime once bir model cizdim. 
Elimdeki pullari goz karari yari yariya ayirdim. Artsin istemedim acikcasi.
Sonra basladim islemeye.
Ortaya boyle bir sey cikti.
Biraz zaman alan bir proje ama sonuc icin deger bence.

Nasil olmus?
Begendiniz mi?




Subat ayinin ilk karindan~

@ 10:51 PM 0 comments
Off!!! ne cok kar yagdi bu sene.
Gecen sene kup kuru gecmisti ama bu doyduk cok sukur kara.
Her sey mevsiminde guzel. Bu ay da boyle gecsin, sonra bahar gelsin.

Kar fotografi gormekten biktiniz belki. Bende kardan, buzdan, soguktan biktim. 
Ki$tan, soguktan yoruldum, usandim artik.
Bahar gelsin, yem yesil sokaklari paylasayim ne cok isterim. 
   
Mart ayiyla birlikte yaza hazirlik aylari baslasa ne guzel olur. 
Yogaya baslayacagim bu bahar. Havalar yurunebilir hale gelince hic durmayacagim evde.

Bugunde pek durmadik aslinda ama yazin oldugu gibi olmadi elbette.
Epey yuruduk, guzeldi.
Buralar hep Lincoln parkin etrafindan.
BU defa parka gitmedik. 
Simdi fotograflara bakinca keske gitseydik diye gecmiyor degil icimden.
Zavalli sevgili karsida beni bekliyor. Ben fotograf cekme derdindeyim :)
Ayni boyle lapa lapaydi. 
Gokten koca koca parcalar dusuyordu.
Bir sure sonra SIKILip rotayi sehrin guneyine cevirdik.
Boylu boyunca uzanan agaclar esliginde yurumek guzeldi.
Chicago tribune binasi.
Artik sadece bir is merkezi de olsa, tabelasi duruyor.
Eskiye saygi boyle bir sey olsa gerek.
Yuruduk yuruduk Navy Pier'e geldik.
Daha puslu daha soguktu sanki.
Belki de her geldigimde aksam oldugu icin oyle hissediyorum.
Sehrin bu yakasini sevmiyorum.
Bir gun bu konunun sebeplerini aciklayan detayli bir post yazacagim.
Bugunde bitti. 
Ne cabuk gectigine inanamadim.
Bu aralar bir omur geciyor. Hayat bitiyor muhabbetine girdim ki hayirlara ciksin.

Iyi pazarlar...

Old Town kar altinda~

@ 12:59 PM 0 comments
Bugunde  Chicago ki$inin pek cok diger gunu gibi karli bir gun. 
Elimde kahvem disarida bembeyaz kar degmeyin keyfime.
Biraz hastayim, yine kulagim agriyor ama ilac aldim, gecicek. 
Bu kadar ruzgarli bir sehirde olur boyle seyler.

Bir kac hafta once kar yagdiginda evimizin arka mahallesi/muhiti olan Old town'da dolastik. 
Old town degisik bir yer.
Sehrin gobeginde ama gokdelenler yerine suburb tipi evler var.
Bazen hic olmadik bir yerde bir kahve dukkani, yahut bar gormek mumkun. 
Degisik iste!
Town houselarin high rise'larla yaptigi kontrasti seviyorum.
Ozellikle karli gunlerde ekstra guzel oluyorlar.

Biz gezerken kar yagiyordu. O yuzden google+'in auto awesome'la yaptigi ve benim pek begendigim efektli resimlerden biriyle basliyorum.
Oylesine bir sokak arasi
Bakin karsi da ne var?
Dry cleaner (kuru temizlemeci) 
Iste olmadik yerdeki olmadik dukkandan kastim buydu. 
Cevredeki evlerden geliyor musterisi herhalde.

3 katli bir evin ardindan gozuken koca gokdelen.
Sanmayinki tek, bunlardan onlarca var Old town'da.
Bakin  bir  tane  daha
Christmas gecti ama susleri duruyor. 
Iyi de oluyor, ayri bir $enlik katiyor sokaklara.
Sokak aralarindan SIKILdiniz mi birazda minik caddelerimizde gezelim.
Iste bir gok delen minik apartman ikilisi daha.
Bu ikiyi birde Gold Coast'ta gorursunuz daha da baska yerde yok Chicago'da. 
Gold Coast'ta da sadece John Hancock, Willis gibi unlu binalarla, siradan binalarla degil. 
Karsinda gorulen kubbeli yapi bir banka. 
Degisik ama guzel.
Mimari cesitliligi seviyorum. 
Bol agacli yollarimiz
Sosyal konut kiligina burunmus, hayli eski ama milyon dolarlik evler.
Neredeyse her kose basinda oldugu gibi burada da bir  church (kilise)
Amerikalilarin  bu asiri dindar hallerinden cidden bunaldim desem.
Bir de Turkiye'de sanki butun Amerikalilarin gruplar halinde(!) tek tek de degil, Musluman oldugu kandirmacasindan. 
Bu yaklasimi sacma sapan ve bir o kadar da tehlikeli buldugumu da belirtmeden gecemeyecegim.
Sirf bu kafa yuzunden bu ulkede Muslumanlarin, ve sadece Musluman'larin degil Musluman ulkelerden gelenlere de yapilan ayrimciliklarin gormezden gelindigini, bunlara kulak tikandigini dusunuyorum.
Kilisenin ardindan bir gok delen daha goz kirpiyor.
Bu da kilisenin bahcesi.
Halka acik.
Dindarliktan biksam, kilise gormekten biksam da bahcelerini seviyorum.
Bizim gibi yolda gezen insanlar.
Burada kar yaginca havanin nispeten ilik oldugunu o yuzden insanlarin sokaga akin ettigini, restoranlarin dolup dolup tastigini soylesem, inanir misiniz?
Inanin!
cunku kar yagmadiginda hava daha da soguk!
Ben bu agaci cok sevdim.
Bu agac bizim olsun :)
Uzerinde kisin bile dokulmeyen kirmizi toplar var.
Bu sokagi da sevdim 
Tuzlama araci renkli tuz dokuyor.
Tuzladigi yerleri taa uzaklardan bile secebiliyor olmak, ayni yeri 2-3 kere tuzlamamak icin kanimca.
Sari smart car kar da bile tatli duruyor.
Gerci muhtemelen orada olmasinin sebebi sahibinin onu yerinden kipirdatamamasi.
Hafif arabalar cok kayiyor karda. 
Karin yagisini cok belirgin gosterdigi icin eklemek istedim. 
O gunun hava durumuna dair bir kanit gibi
Bakin nasil da hizla yagiyor.

Bir de biz variz tabi :)
Lahana gibi katkatiz.
Epey tipsisiz ama olsun.
Keyfimiz yerinde olsun.
Sonsuza dek cirkin ve mutlu yasasakta olur :)

Birazdan bunun benzeri bir gun yasamak icin tekrar disari cikacagiz.
Her zamanki gibi Nookie's'de kahvaltimizi yapip, uzun bir yuruyusle devam edecegiz.

Mutlu gunler!

Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review