Saturday, December 7, 2013

Aerb Ipad Air Case and Keyboard

@ 6:14 PM 0 comments
ipad keyboardsuzda kullanilabilir aslinda ama ne kadar olsa eski aliskanlik var. Insan klavyeyle yazmayi ozluyor. Alistigim bir sey oldugu icin daha kolayima geliyor.

Dahasi alismanin otesi reel bir takim problemler zorluklarda cikariyor klavyesizlik. Ekran uzerine yazmak insanin kolunu ve boynunu agritiyor. Dokunmatik ekranda oklar olmadigi icin ekranin farkli noktalarina gitmek zor oluyor. Ingilizce yazmayi birazda bu yuzden birakmistim. Simdi tekrar baslayacagim.

Ne zamandir dizi izlerken rahat edebilmem icin ekrani egik tutabilen ve aleti cizilmelere karsi koruyabilen, ayni zamanda da uygun fiyatli gercek deri  bir kap istiyordum. 

 Bilindik markalara bir sure bakip oyalandiktan sonra internette bulanik sularda yuzmeye karar verdim cunku Ipad air yeni ciktigi icin fiyatlari cok yuksekti en dandigi bile 100 dolardan basliyordu ve ben bu parayi bir klavye ve kap icin hayatta vermem. Parayi zor kazaninca, kiymetli oluyor.

Actually, I could definitely use Ipad without keyboard but I am not one of those people who gets used to changes quickly. I always like things I am familiar with. So I need keyboard.

I was looking for leather case with keyboard with a reasonable price. For a while, I have looked at famous name brands and because Ipad Air is relatively new product it was pretty expensive. (starting from $100)  I just didn't want to pay that much.
Anyway, I ended up with Aerb from Amazon. So far, I am pretty happy with it.
Untitled photo (Flickr Studio edit)
Uzun suren aramalarim ve kararsizliklarimdan sonra bu linkte goreceginiz kap ve klavyede karar kildim. Kullanici goruslerinin iyi olmasi guvenimi, renginin beyaz olmasi kalbimi kazandi.
Untitled photo (Flickr Studio edit)
Acik hali de hosuma gitti.
Klavyede beyaz olsaydi iyiydi ama bu da bir contrast yaratti.
Bluetoothla  ekrana baglaniyor.
Usb kablosuyla sarj edilebiliyor.
Mouse kullanarak yaptigim isleri ekrani tiklayarak yapabiliyorum. Yani klavye var diye ekran tamamen devre disi kalmiyor.

En sevdigim tarafi ekrani kasima uzaga bir yere, mesela sehpanin uzerine koyup, klavyeyi cagima alip yazabiliyorum. Laptoptaki gibi isinma vs. derdi yok ama ayni laptop gibi rahat rahat yazabiliyorum.

Klavyeyi kilifa bagli tutmak istersem (yandaki fotograftaki gibi) klavyenin altindaki, ve kiliftaki gorunmez miknastislar onlari bir arada tutuyor

It looks pretty nice and high quality. Definetely better than Waht I expect and what I paid for.

Keyboard comes with a Usb cord to charge it. Every so often I charge it because there is no indicator to understand whether it is charged or not. It is not so great though.

When I turn on the keyboard, screen is still working except the keyboard on the screen. I is pretty cool because that way I don't need a mouse to select or click the things.

Magnet underneath the keyboard keep the case and keyboard together. I can separate them whenever I want.
Untitled photo (Flickr Studio edit)
Tersten goruntusude boyle. 

Fiyatina gore kalitesi oldikca iyi bir urun. Suan icin cok memnunum, ve gonul rahatligiyla tavsiye ederim. Ben Amazondan aldim ve Amerika disina gonderim yapiyorlar mi bilmiyorum ama ayni markanin urunlerinin ebayde de olacagini dusunuyorum. Muhtemelen ebay her ulkeye gonderiyordur.


Wednesday, December 4, 2013

Garnier fructis hydra recharge live-in conditioner~

@ 12:29 AM 0 comments
scroll down for English

Ecnebilerin "live-in conditioner" dedikleri bizim sac acici sprey yada gliss dedigimiz sacin taranmasini kolaylastiran spreyleri ilk ciktigi zamanlar, kuaforlerin "mavi sac sivisi" adiyla dunya paraya sattiklari gunlerden beri kullaniyorum. Pahali mahali yinede varligina mutesekkir oldugum urunlerden biridir. Onlar yokken sacimi bagiris cagiris acilar icinde kivranarak taramakla sac kremi kullanip gun ortasinda vicik vicik yaglanmasi arasinda bir secim yapmak zorundaydim.

Son bir kac senede hemen hemen butun markalarin live-in sac spreyleri cikti. Cesitlilik ve rekabet acisindan iyi oldu. Hemen hemen hepsi ayni etkiyi yapip sadece sacimi taranir hale getirdikleri icin urune ozel bir yazi yazmayi hic dusunmedim bugune kadar ama bu farkli, hemde her bakimdan.

Live in conditioners are definetely life savers of thin, long, straight hairs. (here, I'm refering my own hair) I am using them since they first showed up on the market. I don't even remember how I was brushing my hair before them becuase there is no way to untangle my hair without. 

I used various brands so far and all of them was pretty much the same. They were all untangling my hair right after I spray and leaving a silky feeling behind if it is the good one, otherwise it was leaving  an oily feeling and make my hair stick onto my sculp and I was pretty much hating and never use them again or mix it with the water to make it work but it was pretty much it. Nothing extra. That's why I never find it necessary to write about it. 

This time it was quite different experience.  
Garnier live in conditioner (Flickr Studio edit)Bir kere digerleri spreydi. Sacima fislayip tariyordum. Bu ise kopuk formda. Elime kopugu alip islak sacima dagitiyorum. Sacimin her yerine esit miktarda dagitmak kolay olmuyor tabiki. O yuzden kendi kutusundan baska spreyli bir kutuya aktardim. Suan daha rahat kullaniyorum.

Sonra digerleri sacimi ipek gibi yumusacik yapardi. Bu hafif sertlestiriyor. Iste tamda bu sertlestirme noktasinda karisik duygular yasiyorum.

Bir yandan sertligi hosuma gitmezken bir yandan sanki sac kopugu SIKmisimcasina verdigi hacime bayiliyorum. Sac kopugu gibi ama bir bakima degil gibide cunku sac kopugu sacimi karistirip dolastirip tuhaf bir halede getirebiliyor, yagmur yagdiginda butun saclarimi kafama yapistirip buzagi yalamis gibi dolasmama sebep olabiliyor. Bu onlarin hic birini yapmiyor. Chicago'nun dehset ruzgarinda bile sacim karismiyor ve yagmurda islansa bile kuruduktan sonra ayni kabarik haline geri donuyor.

Sekil ve taranma kolayligi disinda besleme, uzatma vs. guzellikleri yok ama duz seyrek, ince telli ve kafaya kapisan cinsten cabuk yaglanan saca uygun urun bulmak malum zor.


Dolayisiyla mevcut haliyle bile almaya deger bir urun diyebilirim. Zaman icerisinde SIKILir saclarimin ipeksi ve kafama yapisan halini ozlersem (sanmiyorum ya, bir ihtimal) ancak o zaman vazgecerim Garnier'dan,yani uzunca bir sure bittikce alacagimdan eminim.

First of all, so far they were all spray and I was spraying to my hair, doesn't really matter wet or dry hair, mix it little bit then brush. This one is foam. I have to apply to a dump hair with my hand which I didn't like that part so much because I have hard time to apply every part of my hair equally. So I put it in a sprayer bottle. I am happier with it now. 

Unlike the other ones it is making my hair feel harder. So no more silky feeling. And I am experiencing mixed feelings about it.
While I like the volume as great as hair foam, I kind of miss my soft hair. However, unlike the foam does, even though it is snowy and/or rainy day, my hair gets wet but never looses it is volume. Once I dry it, it gets back its own volumunes look. 

Other than volume, it doesn't offer much though. Volume is all you get. 
However, If you have my kind of hair is enough for you.
I am pretty sure, I will keep buying it for a long time. At least until I find something else works better for me. 





Monday, December 2, 2013

Barnes & Noble Kafe & Drop 5 lbs kitabi ~

@ 3:12 AM 0 comments
scroll down for English

Hava soguk olunca ne kadar istemesemde gundelik aktivitelerim kisitlaniyor. Titreye titreye carsi pazar gezmek, sahilde yurumek, alis-veris yapmak icimden gelmiyor.
Haliyle kendimi daha pasif aktivitelerle oyaliyorum. Kitap okumak bunlardan biri ama tabi benim gibi gezenti biriyseniz bunu evde yapmak istemezsiniz.
Son zamanlarda cogunlukla 2-3 sokak otemdeki kitapci Barnes & Noble'in kafesinde kitabimi okuyorum. Etrafimdaki herkes tipki benim gibi kitabina konsantre olmus, okuyor oluyor. Bu sekilde bende evdekinden daha iyi motive oluyorum. Ayrica kafenin pastalarina, caylarina da hastayim. Bazen bir seyler atistiriyorum. Agzim tatlaniyor, keyifleniyorum.

Unfortunately, there are limited things to do in Chicago winter because it is too cold. I know, I still can do a lot of things I do on summer but it is just not as much fun. Instead of trying to do same things I do on summer and freeze, then maybe even get sick. I prefer to go for more passive activities such as reading book, watching comedies, knitting, swing etc. Maybe they are not as good as tanning on the beach, walking or cycling around but still help me to stay away from seasonal depression. 
Because we recently moved to our apartment, most of our stuff still in the boxes and I really have no idea where my swing and knitting materials. So my only options are watching and reading. When I am alone, I go for reading. 

I can read at home but I really don't want to. I like to get dressed, and put my make up on, do my hair... If I stay at home, I definitely won't do any of them and it will make me feel depressed.
So, I prepare and go to Barnes & Noble about 2-3 blocks away from our apartment to read my books and of course their books sometimes. When everybody else reading, I motivate to my book easier, even though I don't necessarily love every part of all the books. Also, I love their cakes and teas. Sometimes, I have a sweet snake, and make myself happy.
Kindle
Gecenlerde pastam ve cayim bittikten, okumakta oldugum kitaptan yorulduktan sonra kitapcinin kitaplarina gömuldum.

Last time when I was there, after I had my eclair and little tired (and maybe bored) of my book, I started to look at book store's books.

Son zamanlarda 2-3 kilo aldim. Cok takmiyorum aslinda, cunku kendimi begeniyorum. Yaza daha cok var. Veririm nasil olsa, hem sporda yapiyorum. Cok zor olmayacagini dusunuyorum ama yine de arada diyet kitaplarina bakmadan da edemiyorum. Icten ice vermem lazim diyorum.

Since we moved down to city our kitchen is under construction and it will be for a while. We mostly eat out and because of it we both gained few pounds. Honestly, I don't care about it much because I know that when we finish our kitchen and completely settle down, I will start to cook nice and clean food for us.  Then probably, we will lose weight. On top of it, I do exercise right now, so it will be even easier to lose those pounds. However, somewhere inside of me also tells that "you should lose weight immediately". Especially when I don't fit in my clothes I like.

Pek cok diyet ve diyet kitabi var piyasada ama cogu hic bana gore degil. Bir kere benim yedigim ictigim lezzetli olmali, ben tatsiz tuzsuz seye gelemem. Disarida yemegi severim. Haftada 2-3 gun kesin restorant'a gitmek ve mukellef bir sofrada yemek yemek isterim. Hele acliga hic gelemem illaki yemem lazim. Mesela aksam 7'den sonra yeme derse ben buna uyamam. Ac acina yatarsam uykum kacar, uyuyamam falan falan... Kaprisliyim yani

I am searching for a new diet, new eating habit which I feel healthier and of course little smaller. I looked at diet books. There are lots of diet books in the market. Most of them are not for me. And I know I am the problem, not they are. First of all, I like to eat delicious food and when I don't eat delicious food, I don't feel satisfied and I keep feeling hungry (yes, hungry! not craving! I literally feel hungry). In addition, I like to eat out. I am a foodie, I like to discover different tastes. Plus, I can't starve myself. If I am hungry, I need to eat. So, not eating anything after 7 pm doesn't works for me, if I don't eat I can't sleep. Over all, as you can see, I am the problem kid.

Aramalarim sirasinda bu kitabi buldum:

Anyway, I found this book:
Drop 5 pounds
Kitabin basinda bir test var. Onu yaparak ne turden bir tombis oldugumuzu, nelerden en cok kalori aldigimizi ogreniyoruz.

In first chapter there is a test to learn what kind of eater you are.

Mesela ben emotional eater yani duygusal oburum. Teste gore SIKILdikca yiyormusum.

Ki cok dogru, okul, is, kotu erkek arkadas, etrafimdaki insanlarin surekli zayiflamam icin baski yapmasi,  hatta tasinma bile beni aciktiriyor. Ne vakit stresten sIKIntidan fenalik geciriyorum, karnim gurul.

For  example, I am an emotional eater. According to test, I eat whenever I have got bored.

And it is so true! Everything stresses me out making me hungry. I feel more hungry on exam week or before job interview, even moving making me feel hungry.

Bu kitapta oburluk turunuze gore oburlukla basetme yontemlerinin yani sira, gundelik hayatinizin icinde her gun gittiginiz yerlere gitmeye devam edip, yemege devam ederken, kucuk degisikliklerle bir miktar kaloriden kisip yavas yavas zayiflatmayi hedefliyor.

Main goal of this book is teaching you how to cope with over eating or calori intake (because you don't necessarily eat to get fat. You can drink and get tons of calories too).
Also, it teaches you right food to cut out some calories. 

Mesela bagel yerine english muffin yiyin, mocha yerine skim latte icin diyor.

For example, instead of eating bagel, it says eat english muffin, or instead of drinking mocha, drink skim latte and cut 500 calories from breakfast.

Ise yarayacagina inaniyorum. Cunku lezzetli ve bol kalorili yiyeceklerin yerine lezzetli ve az kalorili yiyecekler oneriyor.

I think, it would work. Because it suggests subsitude one delicious option with another delicious option. And  calori counting is the oldest, most famous way of losing weight. 

Henuz almadim ama pek yakinda kitabi alacagim. Tamamini okuyup uyguladigimda goruslerimi tekrar yazarim.

I still haven't bought the book but I will buy it soon. When I read the whole book and try, I will post about it again to tell, if it really works.


Rose Garden tea pot & cups ~

@ 1:41 AM 0 comments
Bir kac hafta once kayinvalidem Chicago'ya geldiginde caylarimizi burada yazdigim caydanlikla servis etmistim. O da cok begenmisti. Normalde begendigini gorunce hemen verirdim ama n'olduysa oldu basiretim baglandi. Tesekkur ederim dedim, daha da bir sey diyemedim. Sonradan icime dert oldu. Dusundum, dusundum hakikaten evinde hic porselen caydanligi yok. Benim iki tane var (digerini bloga yazmadim. Kolilerdn cikarinca yazicam) birini versem iyiydi.

Haftaici Home Good's'a tekrar baktim ama aynisindan bulamadim. Bulabildikleriminde kapagi dusmekliydi. Kapagin kenarindaki cikinti az olunca cay kapak dusup kiriliyor ve caydanlik en iyi ihtimalle saksi oluyor.

Sukran gununden bir hafta onceki hafta sonu asiri soguktu. Sehirde keyifli bir yuruyus yapma ihtimalimiz boylelikle tamamen ortadan kalkti. Bizde suburblerde denedik sansimizi. Once Ikea'ya oradan yakinlarindaki mall'a gittik.
Gitmisken bir ihtimal deyip Home Good's'a ugradik, zira tum Home Good's'lar farkli urunler satiyor. Birinde buldugunu otekinde bulmama ihtimali yuksek.

Benimkinin aynisi olmasa da en az o kadar sevecegini dusundugum baska bir caydanlik ve iki fincan aldim.
Rose garden tea pot and cups
Gercektende cok sevdi. Defalarca tam benlik dedi durdu.
Aslinda o soguk bir kadindir. Dokunmaktan falan hic hoslanmaz. Dogma buyume Alman, ve pek cok bakimdan tipik bir Alman (diyor kendisi icin). Robby'nin babasiyla evlendikten sonra sevgi dolu hareketler yapmayi Italya'da otururken kayinvalidesinden ogrenmis. Sonradan Amerika'ya yerlesmisler, burada da baskalarindan gore gore boyle seylere alismis. Eskiden cok tuhaf gelirmis. Robby cocuklugunda sadece babaannesinin kendisini optugunu sevdigini soyler. Yani boyle sicak sevgi gosterileri onun cok olaganustu seyler.

Sasirtici bir sekilde bu sefer ikimizede sarildi. Hatta tek yanagimdan optu bile beni :)

Sevinecegini biliyordum ama bu kadarini beklemiyordum.

Mutlu oldum. Bundan boyle arada sirada alacagim ona boyle seyler.

Gelelim az once bahsettigim kapak olayina; neden digerlerini degilde bunu sectigime,
Tea pot lid
Bunda kapak degil caydanlik cikintisi var ve kapakta da hafif bir girinti var. Bu sayede cay koyarken kapak dusmuyor.

Tavsiye ederim, caydanli alirken cay koyar gibi burnunu egin kapak duser gibi oluyorsa bosverin,vazgecin almaktan. O caydanlik sizi cabuk terkeder.




Wednesday, November 27, 2013

The dictator~

@ 1:19 AM 0 comments
Evde tasinma nedeniyle henuz TV ve home theater sistemlerimizi kuramadigimiz icin son zamanlarda hava soguk olmasina ragmen hic bir sey izlemiyorduk. Ipad alinca, biraz ozledigimizden birazda goruntu kalitesini merak ettigimiz icin uzun zaman once fragmanini gorup merak ettigimiz Sacha Baron Cohen komedisi, Diktator'u izledik.
Untitled photo (Flickr Studio edit)
Ne cesit espriler sevdiginize gore degisir aslinda ama genel anlamda sahsen bana hitap etti. Bazi esprileri fazla yavan, vicik vicik bulmama ragmen sonunu getirebilecek kadar guzeldi ama sinemaya gitmis olsam parama yazik olmus hissederdim.
Bu arada ben Recep Ivedik turevi tiplemelere tahammul dahi edemeyen, resmen tiksinen soguk mesafeli ablalardanim :) yani onu bilin ona gore okuyun yorurumlarimi.

Her neyse ne diyordum, ha para vermedigim Amazon prime'dan izledigim icin sorun etmedim.

Etrafimdaki bazi Amerikalilar ve IMDb sayfasindaki bazi yorumcular fazla "offensive"  yani saldirgan, hakaretaviz bulmuslar. Pek bir offend olmus tosunlar.
Aman yerim ben onlari!
Kendileri en offensive tavirlari takinir sonra da tuylerine dokununca ziplarlar.
2. Dunya savasi disinda hic bir savasi kazanmamis bir ulkenin insanlarindaki bu hava nerden gelir anlamam. Asiri sisirilmis egolar!
Komediye dahi tahammulleri yok!
Hic cekemiyorum bu tipleri, bilhassa bu aralar asiri sinirime dokunuyorlar.

Neyse yani, demem o ki arada siyasi esprilerle falan Amerikalilara giydirse de (hatta tamda bu sebepten) izlemeye deger bir komedi.

Bir pazar gunu hava soguk, caniniz disari cikmak istemiyorsa alin cayinizi/kahvenizi, acin izleyin. Hatta dantel, orgu vs. de orebilirsiniz, zira konuyu takip etmek icin her dakika dikkatinizi vermenize gerek yok.

Oyle cerez gibi bir film. Arada lazim boylesi de ama degil mi?

Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review