Saturday, February 1, 2014

Subat ayinin ilk karindan~

@ 10:51 PM 0 comments
Off!!! ne cok kar yagdi bu sene.
Gecen sene kup kuru gecmisti ama bu doyduk cok sukur kara.
Her sey mevsiminde guzel. Bu ay da boyle gecsin, sonra bahar gelsin.

Kar fotografi gormekten biktiniz belki. Bende kardan, buzdan, soguktan biktim. 
Ki$tan, soguktan yoruldum, usandim artik.
Bahar gelsin, yem yesil sokaklari paylasayim ne cok isterim. 
   
Mart ayiyla birlikte yaza hazirlik aylari baslasa ne guzel olur. 
Yogaya baslayacagim bu bahar. Havalar yurunebilir hale gelince hic durmayacagim evde.

Bugunde pek durmadik aslinda ama yazin oldugu gibi olmadi elbette.
Epey yuruduk, guzeldi.
Buralar hep Lincoln parkin etrafindan.
BU defa parka gitmedik. 
Simdi fotograflara bakinca keske gitseydik diye gecmiyor degil icimden.
Zavalli sevgili karsida beni bekliyor. Ben fotograf cekme derdindeyim :)
Ayni boyle lapa lapaydi. 
Gokten koca koca parcalar dusuyordu.
Bir sure sonra SIKILip rotayi sehrin guneyine cevirdik.
Boylu boyunca uzanan agaclar esliginde yurumek guzeldi.
Chicago tribune binasi.
Artik sadece bir is merkezi de olsa, tabelasi duruyor.
Eskiye saygi boyle bir sey olsa gerek.
Yuruduk yuruduk Navy Pier'e geldik.
Daha puslu daha soguktu sanki.
Belki de her geldigimde aksam oldugu icin oyle hissediyorum.
Sehrin bu yakasini sevmiyorum.
Bir gun bu konunun sebeplerini aciklayan detayli bir post yazacagim.
Bugunde bitti. 
Ne cabuk gectigine inanamadim.
Bu aralar bir omur geciyor. Hayat bitiyor muhabbetine girdim ki hayirlara ciksin.

Iyi pazarlar...

Old Town kar altinda~

@ 12:59 PM 0 comments
Bugunde  Chicago ki$inin pek cok diger gunu gibi karli bir gun. 
Elimde kahvem disarida bembeyaz kar degmeyin keyfime.
Biraz hastayim, yine kulagim agriyor ama ilac aldim, gecicek. 
Bu kadar ruzgarli bir sehirde olur boyle seyler.

Bir kac hafta once kar yagdiginda evimizin arka mahallesi/muhiti olan Old town'da dolastik. 
Old town degisik bir yer.
Sehrin gobeginde ama gokdelenler yerine suburb tipi evler var.
Bazen hic olmadik bir yerde bir kahve dukkani, yahut bar gormek mumkun. 
Degisik iste!
Town houselarin high rise'larla yaptigi kontrasti seviyorum.
Ozellikle karli gunlerde ekstra guzel oluyorlar.

Biz gezerken kar yagiyordu. O yuzden google+'in auto awesome'la yaptigi ve benim pek begendigim efektli resimlerden biriyle basliyorum.
Oylesine bir sokak arasi
Bakin karsi da ne var?
Dry cleaner (kuru temizlemeci) 
Iste olmadik yerdeki olmadik dukkandan kastim buydu. 
Cevredeki evlerden geliyor musterisi herhalde.

3 katli bir evin ardindan gozuken koca gokdelen.
Sanmayinki tek, bunlardan onlarca var Old town'da.
Bakin  bir  tane  daha
Christmas gecti ama susleri duruyor. 
Iyi de oluyor, ayri bir $enlik katiyor sokaklara.
Sokak aralarindan SIKILdiniz mi birazda minik caddelerimizde gezelim.
Iste bir gok delen minik apartman ikilisi daha.
Bu ikiyi birde Gold Coast'ta gorursunuz daha da baska yerde yok Chicago'da. 
Gold Coast'ta da sadece John Hancock, Willis gibi unlu binalarla, siradan binalarla degil. 
Karsinda gorulen kubbeli yapi bir banka. 
Degisik ama guzel.
Mimari cesitliligi seviyorum. 
Bol agacli yollarimiz
Sosyal konut kiligina burunmus, hayli eski ama milyon dolarlik evler.
Neredeyse her kose basinda oldugu gibi burada da bir  church (kilise)
Amerikalilarin  bu asiri dindar hallerinden cidden bunaldim desem.
Bir de Turkiye'de sanki butun Amerikalilarin gruplar halinde(!) tek tek de degil, Musluman oldugu kandirmacasindan. 
Bu yaklasimi sacma sapan ve bir o kadar da tehlikeli buldugumu da belirtmeden gecemeyecegim.
Sirf bu kafa yuzunden bu ulkede Muslumanlarin, ve sadece Musluman'larin degil Musluman ulkelerden gelenlere de yapilan ayrimciliklarin gormezden gelindigini, bunlara kulak tikandigini dusunuyorum.
Kilisenin ardindan bir gok delen daha goz kirpiyor.
Bu da kilisenin bahcesi.
Halka acik.
Dindarliktan biksam, kilise gormekten biksam da bahcelerini seviyorum.
Bizim gibi yolda gezen insanlar.
Burada kar yaginca havanin nispeten ilik oldugunu o yuzden insanlarin sokaga akin ettigini, restoranlarin dolup dolup tastigini soylesem, inanir misiniz?
Inanin!
cunku kar yagmadiginda hava daha da soguk!
Ben bu agaci cok sevdim.
Bu agac bizim olsun :)
Uzerinde kisin bile dokulmeyen kirmizi toplar var.
Bu sokagi da sevdim 
Tuzlama araci renkli tuz dokuyor.
Tuzladigi yerleri taa uzaklardan bile secebiliyor olmak, ayni yeri 2-3 kere tuzlamamak icin kanimca.
Sari smart car kar da bile tatli duruyor.
Gerci muhtemelen orada olmasinin sebebi sahibinin onu yerinden kipirdatamamasi.
Hafif arabalar cok kayiyor karda. 
Karin yagisini cok belirgin gosterdigi icin eklemek istedim. 
O gunun hava durumuna dair bir kanit gibi
Bakin nasil da hizla yagiyor.

Bir de biz variz tabi :)
Lahana gibi katkatiz.
Epey tipsisiz ama olsun.
Keyfimiz yerinde olsun.
Sonsuza dek cirkin ve mutlu yasasakta olur :)

Birazdan bunun benzeri bir gun yasamak icin tekrar disari cikacagiz.
Her zamanki gibi Nookie's'de kahvaltimizi yapip, uzun bir yuruyusle devam edecegiz.

Mutlu gunler!

Saturday, January 25, 2014

Silk nail vs. Acrylic nail tips {ipek tirnak vs. akrilik tirnak protezi} ~

@ 5:50 PM 2 comments
Ne zaman basladigimi bile bilmedigim ve ozellikle strese girince artan tirnak ve tirnak eti koparma aliskanligim var. Cocukken aci cila, tinaklarima yara bandi yapistirma vs. yontemler denedim ama cok basarili olmadi.
Amerika'ya gelip universiteye basladiktan sonra protez tirnak olayini duydum ve hayatimda hic uzun tirnakli olmadigim icin cok cazip geldi.
Benim denedigim protez tirnak akrilik ve cok sertti. Yaptirir yaptirmaz anladimki bu tirnagi istesemde koparamam. Diplerden 10 gunde bir tamamlandigi taktirde surekli kullanilabilen bir sey olduguna gore bu tirnak koparma aliskanligini birakmak icin cok cazip bir secenekti. Dolayisiyla uzunca bir sure, en parasiz zamanlarimda bile bu ise para ayirip yaptirdim ve gercektende bir muddet sonra neredeyse tamamen biraktim. 

En son gectigimiz hafta yine stresli gunlerim ve kotu aliskanligim geri geldi. Aslinda basta ben farketmedim. Skype'd konusurken annem "2 saattir elin mutemadiyen agzinda" deyince olayin ciddiyetinin farkina vardim ve bu isin bir caresine bakmaya karar verdim. 
Akrilik protez tabiki eski, guvendigim bir dost gibiydi ama yeni seceneklerede sans vermek istedim. 
Cunku aktrilik iyidir hostur ama bir kere tirnagi asiri yipratir. Cikardiktan sonra kendi tirnaginiz incecik kalir ve toparlanmasi aylar surebilir. Dahasi kalindir ve dogal durmaz.
Akriligin dogal duran tek ornegini yillar once Alanya'da yaptirdigimda gormustum. O gercekten guzeldi. Onun disindada hic gormedim. 
Aramalarim sonucu silk nail/silk wrap nail dedikleri secenekle karsilastim. 
Chicago'da bile pek az kisinin yaptigi ustalik gerektiren bir is oldugunu gordum. 
Cok sukurki, evime yakin bir manikur salonu buldum.
(Evet burada ekseriyetle  manikur-pekur salonlari kuaforlerden ayri)

Randevu alip gittim. Fiyat listesinde silk nail fiyatini gorunce, once bir yutkunsamda hadi dedim basladim.
Kadin yapmaya baslayinca niye az kisinin yaptigini pahali oldugunu kesinlikle anladim.
Cidden ustalik ve sabir istiyor.
Her asamayi usul usul, kirmadan, dokmeden yapmak gerekiyor.
Bir kere akrilik tirnakta tirnagimi elektrikli bir aletle tamamen inceltirdi. Hatta cogu zaman aletin tirnaklarimin uzerinde titreserek isittigini hissederdim. Yani o derece inceltirdi.
Silk'te hafif bir el torpusu ile kibar kibar torpuledi. Tirnagimin cogu yerinde duruyordu. 
Sonra norma manikur yapmaya basladi. Sicak bir havluya sardi, krem surdu, etleri topladi vs. 
Ki bu islem zaten tek basina $25-$30'lik bir islem.
Akrilik'te bunu asla yapmazlardi. Hatta en iyisi dedigim o Alanya'daki yerde bile yapmamislardi.  
Sonra kutudan cam gibi sefaf tirnak uclalarini cikardi. Onlari yapistirdi ve istedigim boya kisaltti. Gerci sonra ben daha da kisalttim ama olsun.
Akrilikte plastik ve beyaz tirnak uclari kullanilirdi. 
Sonra bir sey daha surdu tirnagima, sonra bir sey daha...
Akrilikte bir cesit siviya fircayi daldirir, sonrada bir toza yaa Allah der koyardi tirnagin uzerine.
Silkte en son sivilar surdukten sonra bir kutudan kucuk ipek parcalari cikardi. Onu koydu tirnagimin uzerine sonra bir sey daha surdu. 
Hepsi kuruyunca da koyu kivamli bir parlatici gibi bir sey surdu ve kurumasini bekledi.
Bu koyu kivamli parlaticiyi akrilikcilerde surerdi ve islem biterdi.
Bizim hatun bitirmedi tabi. Geldi sirtima, boynuma ufaktan bir masaj yapti. O arada tirnaklar hepten kurudu. 
Zaten hatuna bahsis vermeye o an karar verdim. :)
Neyse, hadi ellerini yika ve ojeni sec dedi.
Eyvallah dedim. Sadece oje surulen (no chip manikur) tek basina en ucuz yerde $15-$20.
Akrilikte oje surmezdi. 
Ojemi sectim geldim. Bu asamada parayi vermeniz gerekiyor dedi.
Helali hos olsun dedim, verdim.   
Ojeden onceki son hali bu.
Bence gayet gercege yakin gozukuyor.

Bu islemin tamamina $90 + $10 bahsis verdim. 
 Normalde kuafor ve mani-pedi salonlarin bahsisi %5'tir ama ben bonkor davrandim. :)

Yaptirali 10 gunu gecti hala tas gibi yerinde. Diplerden tamamlanmaya hala gerek oldugunu dusunmuyorum.
Kadin kenarlardan catlama yapabilir, hatta yapar. Catlaklari kenardan torpule ve tirnagini kisaltmak istersen topuyle kisalt, kesme demisti. Bende aynen oyle yaptim.
En az 15 gun ojeli gez yoksa kirilabilir demisti. 
Akrilik her turlu saglam kalirdi. 
Yani bu cok daha nazik ama ojeli gezmek benim gibisi icin hic zor degil. 
Aksine canima comcom :)

Uclarindaki uzatma kisimlari ciktiginda sadece saglamlastirmak icin bile devam etmeyi dusunuyorum cunku tirnaklarim cok ince ve cok cabuk kiriliyor. 

Neticeden cok memnunum. 
Turkiye'de suan silk nail yapiyorlar mi bilmiyorum ama gelirse denemenizi tavsiye ederim. 


Wednesday, January 22, 2014

Kahvalti candir~

@ 10:24 PM 0 comments
Efendim, 
bir dilim kizarmis ekmegin uzerine bir dilim hindi jambonu konur
Sonra kuru domatesler yumurtayla karistirilir ve pisirilir, o da onlarin uzerine konur.
Bu esnada kahve icin su isitilir ve hazirlanir ki, yumurta sogumadan kahvemiz hazir olsun.

Sonrada tiryakisi olunur. 
Normalde kahvalti hic sevmeyen ben, kuru domatesli omletle kahvalti tutkunu oldum.










Noel tatilinde izlediklerim~

@ 10:16 PM 0 comments
Colorado'da ilk bir kac gun kaldigimiz yer Denver yakinlarindaydi. Guya sehir olmasina ragmen SIKICI bir yerdi. Noelden sonra  kayak yapmaya daga gittik ve orasi daha da SIKICI bir yerdi. Aksam 6'dan sonra yapmam gereken her seyin bittigi kucuk yerlerde yasamayi cidden unutmusum. Sessizlikten cok bunaldim.
Dolayisiyla olmayacak sey oldu ve ben Noel tatili boyunca 4 gunde ust uste tam 4 film izledim. 
Cok sukurki ev ahalisi benim sectigim filmlere hayir demedi. 
Yoksa aksyon, gerilim vs. sevmedigim turler olsaydi, iyice daralirdim.
Ilk filmimiz Bridesmaids (nedimeler) komik ve eglenceli olmasina ragmen ostrejen kokulu tam bir kizlar gecesi, pijama partisi filmi.
Robby'nin yengesi, annesi ve ben cok eglendik ama dayisi, 4 oglu ve Robby ara ara gulselerde genel anlamda SIKILdilar. Yine de sonuna kadar izlemeye devam edebildiklerine gore gideri vardi kanaatimce. 
Arbitraj bugune kadar izledigim en basarili Richard Gere performanslarindan biriydi. Cok uzun olmamasina ragmen Susan Seredon'a da bayildim. Sadece o ikisi icin bile izlemeye deger ama konu da gayet iyi islenmisti, sevdim.

Sirf George Clooney var diye sectim ama Hawai manzaralari da superdi.
Sinemografik acidan cok cok basariliydi.
Hikaye basta biraz ic bunaltici baslasada devami iyi geldi.
Disarisi -25 dereceyken buram buram yaz havasina icim gitti. Karanlik boz bulanik Chicago havasinda icim daraldikca acip izleyecegim bir film.
Iste beni benden alan film The Fountain!
Allah'im o neydi oyle!
Uzun zamandir izledigim en guzel ask filmiydi.
Konu cok klise bir konu ama fantastik ve mistik ogelerle birden fazla hikaye bir birine oyle guzel harmanlanmis. 
 Bayildim!

Bence sevgililerin oturup izlemesi gereken bir film.




Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review