Friday, September 12, 2014

Plaj cantasi~

@ 4:27 PM 1 comments
Yillar once blog alemi dutlukken, "cantamin icindekiler" konulu tagler vardi. Yeniler bilmezler, o yuzden biraz bahsetmek isterim. 

Ayni simdi bazen instagram'da yaptigimiz gibi bir birimize tag gonderiyorduk. 
Mesela falanca blog cantamin icinde bunlar var diyip fotosunu cekiyor. Ardindan 3-5 bloga $u $u kisileri tagliyorum diyordu.
Onlarda yapiyor ve baskasini tagliyordu.
Blog aleminde sosyallesmek icin iyi bir aktiviteydi. 
O sayede bir suru blog kesfetmistim.

Milletin cantasindan neler cikiyor aklim $a$iyordu. 
Hersey icin tedbir aliniyor, cantada hersey var. Bir abakus eksik, o derece. 

Ben her zaman cuzdan, telefon ve kitap uclusunden baska bir sey tasimadigim icin o taglere hic katilmadim.
Ama benimde cantami doldurdugum gun geldi.

Tabiki normal bir canta degil, plaj cantasi ve tabiki o da normalden kucuk. 

Insanlarin plaja neden bu kadar cok sey goturdugunu de anlamiyorum zaten. Bu kadari bana yetiyor, artiyor bile.
Harajuku Lover cantalar bir ara modaydi, o zaman aldim. Keske gene moda olsa. 
Eskidigi icin plaj cantasi yaptim.

Neurogena'nin clear face 55 faktorlu gunes koruyucusunu butun yaz kullandim ve memnun kaldim. Memnun derken idare eder. Gunes allerjimi cokda azaltmadi. Gene o igrenc semptomlari yasadim ama hic kullanmazken daha beterdi. Bununla en azindan az biraz tahammul edilir vaziyette.

Telefon bildigimiz Iphone 5, kismetse yakinda 6yi alacagim. Heyecanla bekliyorum.

Blistex'in 25 koruma faktorlu chopstickinden gercekten memnun kaldim. Isini 10 numara 5 yildiz yapiyor. Surdukten sonra uzun sure yenilememe gerek kalmaksizin nemlendiriyor.

 Fossil cuzdan uzun zamandir severek kullaniyorum. Kucuk ve hafif, 2 ayri gozuyle son derece kullanisli bir cuzdan. Sadece plajda degil normal hayatimda da bu cuzdani kullaniyorum. Cantayi kiyafetime gore degistiriyorum ama cuzdani asla. Yirtilip, atincaya kadar ayni cuzdani kullaniyorum. 

Yara bandi normalde tasimazdim ama her gerektiginde eczaneye ugrayip aldigim icin evde 8-9 paket yara bandi olmus. 2-3 tanesini anneme verdim. Kalani kaldi. 1 paketi cekmecede birakmak suretiyle kutularindan cikarip hepsini cantalarima dagittim. Boylece her cantamda muhakkak yara bandi oldigundan emin olabiliyorum.

Pembe kapli kindle aslinda bu sene sahilde hep print kitap okudum ama elimdeki print kitaplari bitirmekten baskabir amacim yoktu. Yinede normalde kindle tercih ediyorum. Hem kitaplari $2-3 daha ucuz hemde az yer kapliyor ve hafif.

Gozluk kabi icerisinde gozluk var tabiki. Bu arada ben sahilde kullanmak icin ozel gozluk almiyorum. Yenilerde duydumki insanlar sahil icin ozel gozluk aliyormus. Hani bazen kum yuzunden ciziliyor ya, ondanmis. Pek bana gore birsey degil acikcasi. Gozluklere ufak capli servet odedigimize katiliyorum ama o kadar gunesli bir yerde caminin kalitesine guvenemedigim bir seyi goze takmak hic akil kari degil. 

Kalemi aslinda print kitaplar icin tasiyorum. Altini cizmek istedigimde cizebileyim diye. Kindle'da boyle bir durum olmuyor, oklar yardimiyla ciziyoruz. 

 Pestemal evet pestemal kullaniyorum. Havluya alisamadim. Cok agir ve hantal geliyor. 
Bizim evdeki havlulari sadece esim kullaniyor. Ben evde de pestemal kullaniyorum. Eskiyince sahile vuruyorum.


Simdi bu postu yazdim ya ben "wayyy hatuna bak geziyor" diyenler cikacaktir. 
Ahhh keske...
Bu sene yaz cok gec geldi ve cok erken gitti.
Son 2-3 gundur oldugu gibi bugun de disarisi 8-9 derece, gunduz olmasina ragmen kapkaranlik ve yagmur yagiyor.
Kuru oksuruge daha fazla dayanamayarak isten erken ciktim. 
Yattim ve biraz kitap okudum ama gunduz uyumayi sevmedigim icin kalkip bu postu yaziyor ve camasir yikiyorum. 3-5 makine yikamisimdir.
Ama zannetmeyinki hic atraksyon yok. 
Bizim apartmanda eve camasir makinesi almak kesinlikle yasak. Cezasi $700
Ama ben tabiki bu camasirhane isinden feci sekilde SIKILdigim icin, her riski goze alarak aldim portatif makineyi, koydum banyoya.
Ikea'dan kurutma askisi da buldum. 
Yikiyorum, asiyorum. 
Camasir alemlerine akiyorum.
Vuhuuu macera dolu Amerika!
Bir yandan da aksam yemegine ne ayarlasam diye dusunuyorum. 
Oyle cilgin oyle deli!


Yani sevgili okur, hayat pek tatsiz tuzsuz. 
Tek tesellim onumuzdeki ay cikacagimiz Karayipler- Bermuda gezisi.




Wednesday, September 10, 2014

Pride, Prejudice and Jasmin Field~ Melissa Nathan

@ 3:33 PM 0 comments
Yapmis olmak icin yapilan isleri sevmedigim gibi yazmis olmak icin yazilan kitaplari da sevmiyorum.

Burada detayli bir sekilde anlattigim gibi bana gore tum zamanlarin en guzel ask hikayesi Gurur ve Onyargi'dir.

Kitabin kendisini, filmlerini, dizilerini kac kere izlesem SIKILmam. 
ki normalde film izlemekten cok SIKILirim.

Dolayisiyla fan fiction'larina da gayet acigim.
Gercek hikaye kadar guzel olmasa da yine de keyif verir, kendini okutur.
Sanat saheseri beklememek lazim ama arkadasim bu kadarda bastan sagma yazilmaz!

Kitabin hic bir seyini sevmedim.
Bana hic bir sey katmadigini dusunuyorum.
Hikayenin basitligi bir yana, bir kere bile sozluge bakmadim. 
Toplam 200 kelimeyle anlatmis tum hikayeyi, bakmama hic gerek olmadi.
Gundelik dile alismaya calisan,basit konusmalari anlamaya calisan biri olsam neyse.
Bundan sonra elime keyif garantili bir kitap almaliyim.
Buna gercekten ihtiyacim var.

Kitap olmasa da bu aralar keyif aldigim bir sey var aslinda.
Freeze dried meyvalara taktim. 
Oyle guzelki, her sabah kahvemle, her aksam cayla paketin dibini goruyorum. 
  
Elma, mango, cilek ne ararsan var.
Hepside cok guzel. 
Tavsiye ederim.



Thursday, September 4, 2014

Ali and Nino / Ali ve Nino ~ Kurban Said

@ 9:59 AM 0 comments
bir ask hikayesi...

ben demiyorum.
kitabin kapaginda oyle yaziyor. 

Bence bir ask hikayesi degil.
Yuzunu doguya donmus bir adamin batili bir kiza "sahip oldugu" bir hikaye.
O da kendince seviyor tabi ama her seyden  once gercekten sevmesine  kulturel kodlari izin vermiyor. 

Kadini mal gibi goren kulturlerde -ki buna Turk kulturu de dogusuyla batisiyla, kuzeyi guneyi, ortasiyla dahil- sevmek zor oluyor.  
Hep soylerim bizim erkegimiz sevmeyi bilmiyor. 

Erkegin kutsandigi, ustun goruldugu topraklarda erkekler isteklerini gerceklestirirken, tum simarikliklariyla bazi kadinlari peslerinden surukleyebiliyorlar. 

Bu dun de boyleydi, bugun de boyle.
Simdikiler daha beter ustelik, ayilik ayni, bayagilik ekstrasi.

Kiz icin uzuldum sahsen. 18 degil 20 yasinda Ali ile karsilasmis olsa suratina bile bakmazdi.

AMA

Kafkaslari, Azerbaycan, Iran ve 1. dunya savasi zamanindaki Turkiye'yi merak ediyorsaniz, farkli mezheplerin ve dinlerin birbirleriyle iliskilerine ilginiz varsa, kalin SIKIci politika kitaplari yerine bu kitabi okuyun. Cok sey ogreneceksiniz.

Yazarin adaletine hayran oldum. Ne bir tarafi cok ovmus ne de digerini cok yermis.
Tam ayarinda anlatmis. 
Muhtemelen kendisi Musluman oldugu* ve daha iyi bildigi icin Muslumanlarin bakis acisini daha cok anlatmis ama bunu diger gruplari assagilayarak yapmamis.

Okurken icimin buruldugu anlar cok oldu. 
Nasilda beklemisler,  nasil umud etmisler Turklerin savasi kazanmasini

Yazik olmus...








*bu konuda net bir bilgimiz yok. Cunku Kurban Said takma bir isim. Cok farkli kimliklerle yasamis. Kactigi icin Yahudi oldugunu soyleyenler var ama aksi goruslerde azimsanmayacak kadar cok. Ben liberal yada en azindan Avrupa kulturu almis bir Musluman oldugunu dusunuyorum.
Bunu yazarin diger kitabinda daha iyi anliyoruz. Ondan daha sonra bahsedecegim.





Friday, August 29, 2014

Simyaci / the alchemist ~ Paulo Coelho

@ 10:29 AM 1 comments
Uzuuun zaman once, taa lisedeyken Simyaci'yi okumustum. Hatta okulda tenefuslerde canim SIKILdigi icin okulda okumustum. 
Gerizekali cocuklardan biri benimle dalga gecmisti. Hani simya her hangi bir maddeden altin yapma zanaati ya, cok aptalca, tam sana gore bir aptallik falan muhabbeti...
igrenc seyler...
Zaten o sene benle baya bir dalga gecmislerdi. Kabus gibi bir seydi. 
Tabi onlar o zamanlar beni loser* gibi gorup kendilerinin cok iyi isler basaracaklarini saniyorlardi. Sonuc oyle olmadi.
iyikide olmadi.
Daha zeki, daha cesur, ve kaybetmekten daha az korkan ben oldugum icin onlarin hayal ettiklerini, hatta hayallerinin otesini basaran ben oldum. 
-bu lafim sanaydi liseli kardesim :) yani sen otur kitabini oku, vizyonunu gelistir. Kazanan sen olacaksin ve bunun en buyuk kaniti da bizzat benim. Onlari salla gitsin. Gerci sen fazla zeka ve ustun empati yeteneginin verdigi asiri kirilganlikla tam olarak sallayamazsin ama  sallayabildigin kadar salla-

Herneyse, o gun  baslayip, eve gelince bitirmistim. 
Bir hikmet oldugunu anlamis ama -zannediyorum- mistik ogeler nedeniyle ne oldugunu anlayamamistim. 
Biliyorsunuz bizim camasirhanenin kutuphanesi var -evet kitaplik degil, kutuphane- camasir yikamaya gittigimde orada buldum.
Bir daha alip okudum. Bu sefer hikmetini nispeten anladigim kanaatindeyim.
Pilot hikaye $oyle; bir cobanin gordugu bir ruya uzerine hazine bulmak icin ciktigi yolda kendi hikayesini bulmasi diyebiliriz sanirim. 

Yola cikmis biri olarak insan yola cikinca neyle karsilasacagini bilemiyor. Basina neler neler geliyor. Sonucta o basina gelenler degil, onlara karsi dost bildiklerimizin verdigi tepkiler canimizi yakiyor.
Keske yakmasa... ama yakiyor iste...

Kisa bir kitap, aslinda 1 gunde bitirilebilir ama bence bir oturumda 30 sayfadan fazla okunmamali. Zaten kitabi sahile de goturmedim. Evde kendime atmosfer yapip okudum. Cunku bence insan ancak o zaman odaklanabiliyor.

Yazilali cok uzun zaman oldugu icin bazi bolumler artik kliselesmis gelebilir.
Yinede onlari bile butunluk icerisinde okumanin ayri bir guzelligi var.

Donup donup tekrar okusam belki farkli seyler ilgimi ceker diye dusunuyorum.
O yuzden bir kopyasini kendime de alacagim.
Bu okumamda ilgimi ceken kisimlari instagram hesabimda paylastim ve paylasmaya devam edecegim. Zira izleyicilerimi SIKmamak adina abartmamaya calistim.

Bundan sonra yola elimdeki kitaplari bitirir bitirmez muhtemelen sonbaharda Paulo Coelho'nun baska bir kitabini siparis ederek devam etmeyi dusunuyorum. 





* ayni anda hem ezik, hem malup, hem zavalli  manalarina gelen compact bir sozcuk


Thursday, August 21, 2014

Botanic garden {japon bahcesi}~

@ 11:22 PM 0 comments
Hani aylaaaar once annemleri botanik parka goturmustuk. Burada yazmistim. Hani devami gelecek demistim.
Ancak gelebildi.

Ben nasil tembel bir blogger oldum yahu boyle
Hic kendime yakistiramasamda oldum yani.

Neyse, 2. kisim basliktanda anlayacaginiz uzere Japon bahcesi tarafi
Yemyesil, tertemiz cok guzeldi.
minik selaleler olsun, degisik agaclar olsun bunlar guzel seyler
Gitmis kadar olun diye bol bol fotograf ekledim.
Hepsini kendim cektim ve uzerinde hic bir degisiklik yapmadim.
Japon bahcesi japon evi olmadan olmaz.
uydurukta olsa illaki bir Japon evi olacak :)

Cayiri cimeni sevmedigimi cok onceleri pek cok kez soylemisimdir.
Bilmeyenler icin tekrar soyleyeyim. Sevmedim, hala sevmiyorum. Ozellikle piknikten nefret ediyorum.

Madem sevmiyorsun o zaman oralara kadar niye gittin derseniz,
alttaki ikiliyi bir araya getirmek icin
 
Annemle kayinvalidem

Birbirlerine bayilmadilar tabiki ama bahcenin guzelligine dalip atisamadilar da ayni zamanda.

hepimiz icin iyi oldu :)

devami gelecek...

Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review