Friday, May 30, 2014

Dugumlere Ufleyen Kadinlar #EceTemelkuran ~

@ 10:24 AM 0 comments
Uzuuun zaman sonra -ben diyim 3 yil siz deyin 5- ilk defa Turkce bir roman okuyacaktim. Bunca yil sonra okudugum roman gecen zamanin ihtisamina yakisir olmaliydi.
Kendim secmis olsam ne okurdum bilmiyorum ama annemin secip begendigi bir romani tercih ettim. 
Iyiki de oyle yapmisim.
Kalbi kirik, biraz boslukta, kendini kaybetmemis ama kendini arayan 4 kadinin hikayesi.
Ama oyle Sex and the city kizlari gibi bagimli karakterler degil, 4 guclu kadinin hikayesi. 
Erkeklerin en guclu oldugu toplumlarda bile onlara muhtac olmadan yasayan kadinlarin.
"Cunku bir erkek bir kadinin nefesi kadar"

Ne anlatiyor derseniz, anlatmam cok zor cunku tek bir sey anlatmiyor.
Ana hikayeye eklemlenmis onlarca yan hikaye ve yan hikayelerinde hikayeleri.
Ve tum bu hikayeler muhtesem bir edebi dille anlatilmis.

Ece Temelkuran'in bu kadar iyi yazdigini hic bilmiyordum. 
Zira gazete yazilarinda bunu hissetmek hic mumkun degildi. Gerci konusmalarini severdim bir potansiyel oldugu belliydi.
 Ama romanciligi muhtesem olmus. Yani bu baska bir sey, bambaska!
Bence o herseyi birakip, romanciliga odaklanmali.

Betimlemelerini en begendigim yazarlardan Orhan Pamuk'la bile rekabet edebilecek gucte.
Ki Orhan Pamuk.... Orhan Pamuk yani!
Goruslerini begenelim begenmeyelim, romanciligi son derece basarilidir.

Onun kitaplarinda yasadigim, seanslar halinde okuma (mesela 1 gun 100-150 sayfa okuyup sonraki 2-3 gun hic bir hikaye okuyamama ve o hikayenin icinde yasama, okuduklarimi sindirme ve sonra tekrar 100-150  sayfa okuyup tekrar bir kac gun sindirme halini) Ece Temelkuran'in bu kitabinda da yasadim.
Sahilde okurken, frizbi oynayan cocuklar fazla gurultu yapinca, okurken Robby falan bir seyler sorunca kendimce sinirlendim, atarlandim falan. Hani hikayemi niye bozuyorsunuz? sinemada filmin orta yerinde ekranin onundan yuruyen golge gibisiniz.

Kitabi dun gece bitirdim ve hala icinden cikamadim. Karakterler hala kafamin icinde bir yerde yasiyorlar. 
Hani Ece iceriden bana seslense sasirmayacagim. Ona da bir kahve koyup karsilikli icecegim. O derece.

Kitabin Ingilizcesini bekliyorum. Cikinca onu da okuyacagim. O zaman karar verecegim bol odullu bir yazar olup olamayacagina. Cunku ceviri kalitesi muhim.
Ayni duyguyu alip alamayacagimi merak ediyorum. Verebilirse, tamamdir. 

Alacagi odulleri cok onemsemedigini biliyorum ama onun odullerini ben onemsiyorum cunku fazlasiyla hakettini biliyorum. Daha dun gece okudum, goruyorum.

Kendi icindeki gelisimine taniklik edebilmek icin diger kitabini da siparis ettim. Amazon'dan aldigim icin ufak capli bir servet verdim ama Ece'ye deger.

Wednesday, May 28, 2014

Pamukcuklar~

@ 9:29 AM 0 comments
Sonunda buralarada bahar gelip, havalar guzellestigi icin hemen hemen her gun parka gidip yuruyus yapmaya basladim. 
Tabi bunda annemin gelmesininde etkisi buyuk. Zira kendisi hergun yurumezse bacaklarinin agridigini soyluyor. Yani istesemde istemesemde oyle yada boyle her gun disari cikiyorum.

Bu sayede parktaki en ufak degisikligi gozleme firsati buluyorum. 
Mesela gecenlerde cimenlerin uzerinde biten pamukcuk  (yada adi herneyse) otlari/ciceklerini cim bicme makinesi dalip dumduz etmeden gorme sansim oldu. 
Aslinda alt tarafi yabanil bir ot iste...
Ki ben zaten cayiri cimeni, otu bocegi bile sevmem ama parkin baharla gelen degisimine gun be gun taniklik etmek cok keyifli
Boyle boylu boyunca pamuk pamuk uzanmasina bayiliyorum.
Cok mecbur kalmagidim surece o cimlerin, agaclarin arasinda hayatta yurumem ayri mesele. 
Hic benlik degil.
Kasinti tutar bir kere beni. 
Sonra bocek falan isirir eder diye korkarim.

Sehir cocuguyum neticede, tabiatla iliskim uzaktan bakmanin otesine gecemez, gecmesinde zaten.
O yuzden ortadaki yuruyus yolundan yesillere bakmak en guzeli.
Parkin pek cok farkli yerinden pek cok fotograf cektim.
Chicago'yu bilenler yada gelecekler icin, tamamini Lincoln Park'tan Gold Coast'la Lake view arasindaki 7-8 km'lik mesafeyi yururken cektim.
Telefonla cektigim icin tabiki cok super olmadi. 
Ama kabul edin hic fena sayilmaz. Ayrica goz dinlendirmek icin birebir.

Helede benim gibi yasaminin son 10-15 yilini sevmedigi 3-5 akraba, her konuda fikri olan ve herseye karisan insanlardan nefret ederek geciren bir gerizekaliyi bile dinlendirebildigini, bana bile iyi geldigini gozonunde bulunduracak olursak...

Hic birinin uzerinde her hangi bir degisiklik yapmadim. 

Monday, May 19, 2014

Agaclar cicek acti~

@ 10:31 AM 0 comments
Cok bekletti ama bahar sonunda geldi.
3 gun ust uste 10 derecenin ustunu gormek guzeldi.
Hatta daha da sicak gunler bile oldu ama kisa surdu.

Havanin guzelliginden istifade parka attim kendimi.
Bu blog'ta sanirim on yuz milyon kere Lincoln park'tan bahsettigim icin her defasinda gormemis olmanizin daha mutemel oldugu kisimlari eklmeye calisiyorum.
Chicago'yu bilenler icin fotograflar golf sahasi yakinlarindan.
Dogal habitatinda tozlasabilsinler diye ufak bir citle kapattiklari koruma alani.
Daha sonra parkin cesitli yerlerine dagitilacakmis bu bitkiler.
Sakuralar
Sakuralar yat klubune cok yakistilar
Keske hep boyle kalsalar.

Bakalim ne kadar dayanacaklar. 

Wednesday, May 7, 2014

Ritual Tea Company~

@ 11:09 PM 0 comments
Hic ugramasamda bir blogum oldugunu sonunda hatirladim ve dondum.
Tarihin en uzun arasini verdim sanirim. 

Bu arada ne alisverisler yapildi, gezildi tozuldu, neler neler yasandi da zavallilar birakin blogu bir garip instagram postu bile olamadilar.
Tabi hep guzel seyler olmadi. Aslinda cogu gunler guzel gecmedi ama gecti gitti artik. Lafini etmeye degmez.

O arada buralara bahar geldi. Henuz fotograflarini cekemedim ama geldi yani :)
Yinede arada bir sogumaya devam ediyor. 
Oyle gunlerde isinmak icin caya, kahveye abaniyoruz. Zira ben kisliklari kaldirdim. 
Bundan boyle hava cok sogusa bile ust uste giyinicez ve evde takilicaz. 
Hem yazlik hem kisliklar ayni anda dolaplar almiyor. Hey heylerim tepemdeyken, kafam o dagintiyi goturmuyor.

Bu vesileyle son donemde hayatimda onemli bir yer kaplayan usudugumuz gunlerde ictigimiz guzel caylardan bahsetmeye karar verdim.
Acikca soylemek gerekirse ben siyah caydan baskasina cay demem yada demezdim. Tam bir tiryaki olarak, evvelden "kacak cay" diye tabir edilen, daha yogun aromali ve demli cay severdim. Buraya geldikten sonrada earl grey, English breakfast falan ictim ama hic bir vakit Kilis'ten komsumuzun getirdigi kacak caylarin tadini alamadim.

Gel gelelim demli, siyah cayi ne kadar sevsemde sadece gun icerisinde icebiliyorum. Aksam 7-8 gibi 1 bardak bile icsem gece gozumu kirpmiyorum. Gun icerisinde zombi gibi dolasiyorum.

Bu durum beni meyva caylari aramaya mecbur etti.
Uzunca bir sure poset caylarla idare etmeye calistim ama yok, alisamadim. Ben eski usul yapraklarini gormedigi caya cay demem, icime sinmez.

O surecte  Ritual Tea Company'nin caylarini kesfettim.
Hem lezzet hem koku olarak hepsi cok guzel ama favorim sari olani. 
O yuzden ondan baslayacagim.
Soothe Limonlu tatlari sevenlerin eminim favorisi olacaktir. Ben bayildigim icin hemen her aksam dokup dokup iciyorum.
Icinde limon kabugu, limon otu, hibiskus cicegi,feslegen, stevia yapragi, limon yagi, ve dogal aromalar varmis. 

Hissedilen tatlar limon kabugu, hibiskus cicegi ve feslegen.
Bu markanin bu urununu bulamasanizda icindekiler bulunabilir. Limon severler deneyebilir.

Unwind iyi bir uyku cekmek icin birebir. Beni bile uyutuyor daha ne olsun. Bunca yillik Cin Ali'yim ben boyle uyku cayi gormedim :)

Icinde papatya, kusburnu, carkifelek cicegi, portakal kabugu, melisa otu, cyani petals (turkcesini bulamadim), aynisefa cicegi yapraklari (bitkinin degil cicegin yapraklari, yani tac yaprak dedigimiz renkli yapraklar)

Clarity yesil cay sevmeyenlere yesil cay icirmek icin yapilmis. 
Yesil cayi limon otuyla karistirmislar ve daha tahammul edilir bir hal almis. 
Metabolizmaya yesil cayin faydalari malum, icmek lazim ama icemiyorum diyorsaniz, deneyin.

Bu caylarin hic biri kaynatilmamali
Sicak suda bir suzgu icinde 5-6 dakika bekletip, sonra cikarilmali
Mukunse 1 bardaktan fazla demlenmemeli cunku bu sekilde iclerindeki antioksidanlardan tam randiman almak mumkun. 
Malesef bunlari bende her zaman yapamiyorum. Ozellikle 1 bardak demlemek konusunda genellikle sinifta kaliyorum ama yinede uyarmak, ideal olani not dusmek istedim.




Thursday, April 10, 2014

Kagittan keyifler~

@ 11:39 AM 0 comments
Cok yemek yemeyen bir insan olmama ragmen sofrada oturmayi cok severim.
Ozenle hazirlanmis guzel bir sofranin yerini baska hic bir seye degismem. 
Baktikca keyfe gelirim desem yeridir :)

Sukurler olsun hayatimda sofra adabini bilen, yemek kulturu olan bir adam var ve o da benimle ayni duygulari paylasiyor. Haftasonlari birlikte sofra hazirlayip, mutlu oluyoruz.

Zannediyorum mutfak esyalari almayi da bu yuzden seviyorum.
Tabak canak almak guzel ama bir yere kadar.
Oldukca pahali bir zevk olmasi bir yana, onca esyayi dolaplara sigdirmakta mesele.

Son donemde pecete turu kullan-at urunlere daha cok dadandim ama bugun pecetelerden bahsetmeyecegim. 

Konumuz en son aldigim karton muffin kaplari. 

Muffin kabi diyorum ama iclerinde daha hic muffin yapmadim. 
Kahvalti sofrasinda recel kabi, gun sofrasi yada informal aksam yemegi sofralarinda salata soslarini koymak gibi pek cok amac icin kullanilabilir aslinda ama o zaman kullandiktan sonra atmak lazim. Kagit sonucta yikamaya dayanamaz diye dusunuyorum.
Simdiye kadar hep cerezlik olarak kullandim. 
Aksam bir seyler seyrederken icine cayin yanina ceviz, kuru uzum gibi saglikli atistirmaliklar koyuyorum.

Kucuk olduklari icin hem posiyon kontrolu sagliyor, hemde sirinlikleri ruhumu senlendiriyor.
Matruska bebekleri oldum olasi cok severim. Haliyle gorunce affetmedim. 
 Simdiye kadar da en cok bunlari kullandim.
Puantiye, chevron, cizgili, duz.
Canlarim benim modaya da uymuslar :)
Pembe konseptli sofra kurarsam kullanacagim bunlari.
Ekoseler, ve bisiklette olmazsa olmazlarimiz :)

Tanesi $3.99'dan 3 paket aldim.
Uzunca bir sure kullanacagimi dusunuyorum.



Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review