Tuesday, September 10, 2013

Bah, Humbug! (A Christmas Street Romantic Comedy Novella) ~

@ 9:40 PM 0 comments
Son zamanlarda cok sayida kitap bitirmeme ragmen hic birini yazmamis olmam ne kotu. Gerci fotograflari ve yazilari hazir olan, edit edip yayinlanmayi bekleyen postlara bile vakit bulamadigim gunler gecirdigimi dusunecek olursak normal.

Bu yaz sahile gittikce okumaya calistim. Ben malesef her buldugu boslukta okuyabilenlerden degilim. Sadece kitaba odaklanip oyle okumam lazim. Aksi halde hikayenin icerisine giremiyor kelimeleri okuyorum. Belki ana dilimde okuyor olsam oyle olmam bilemiyorum. Zamanla her boslukta kitap okuyabilen ve buna ragmen hikayeye girebilen bir okur olmak cok istiyorum. O tur insanlara cok ozeniyorum, umarim bir gun bende oyle olurum.
An itibariyle kitap-kum-gunes keyif halindeyim

En son Noel sezonunda yasanan romantik komedi tarzinda oldugu iddiasinda olan, fakat bana gore sadece bir adam, bir kadinin ve etrafindaki insanlarin Noel sezonu yasadiklarini konu alan hikayesini okudum.
Siradan insan hikayelerini sevdigim icin iddia ettigi gibi komik yada romantik olmadigi halde sevdim.
Kisa bir kitapti. Hatta fazla bile kisaydi. Hikaye biraz daha uzatilip gelistirilmeliydi. Bitirdigimde kafamda bir suru bosluk vardi.
Yine de bedava bir kitaptan cok $ikayet etmek olmaz sanirim. Her halukarda bir emek verilmis ama buliyorum ki, yazar $ohrete kavusuncaya kadar emeginin karsiligini pek alamayacak. Bari ovgu duysun garibanim.
Bo$luklara, hatta sacmaliklara ragmen kendisini okutan bir hikayeydi. Biraktigimda elime almakta hic zorlanmadim. Ayni yazarin ba$ka kitaplarini kesinlikle okumayi dusunurum.

Bu kitabi indirmek isterseniz buraya ,  diger okudugum kitaplari gormek icin buraya , kindle kitaplarinin bilgisayardan ve smart phone'dan nasil okunabilecegini anlattigim yaz icin buraya bakabilirsiniz.

Anne usulu kiymali taze fasulye~

@ 1:36 AM 0 comments
Hani bazi yemekler vardir; hazirlanmasi, yapimi kolay, ve malzemesinin bulunurlugu kolay, bildik ve sade ama bir o kadar da lezzetli, ne zaman olsa yenilebilir. I$te taze fasulye benim icin bu yemeklerden, kiymali, patatesli, zeytin yagli her turlu yiyebilirim.

Gecen gun yine yapmistim, yine severek yemistik. Sevgilim de cok begendi ve bunu illaki bloguna yazmalisin dedi.

Eminim herkes biliyordur ama bende annemden ogrendigim tarifi yazmak isterim.
Green beans
Malzemeler

1 kilo taze fasulye
yarim kilo kiyma
2 buyuk boy domates
2 kup seker
1 tutam tuz
1 cay kasigi karbonat
yarim cay bardagi zeytin yagi

Kiymali taze fasulyeyi  nasil yapiyorum?

1 kilo taze fasulyeyi temizleyip yikiyorum. Ben uzun uzun sevdigim icin cok kucuk parcalara bolmuyorum ama bolunebilir.

Fasulyeleri  kaynar suyun icine 1 cay kasigi karbonat atarak bir kenarda bekletiyorum. Bu sayede hem fasulyenin vitaminleri olmemis oluyor hemde fasulyeler yesilligini kaybetmiyor.

Bu esnada tencerede 1 bardak suyla yarim kilo kiymayi  suyunu yari yariya cekinceye kadar orta ateste pisiriyorum.

2 buyuk boy domatesi soyup kucuk kupler halinde dogruyorum.

Kiyma pistikten sonra fasulyeleri suzuyor ve domateslerle beraber tencereye ekliyorum.

Uzerine 2 kup seker ve 1 tutap tuzu ekleyip 10 dakika daha pisiyor ve altini kapatiyorum.

Yarim cay bardagi zeytin yagini ekleyip karistiriyor ve kapagini kapatiyorum.

Tatlarin birbirine sini$mesi icin 10-15 dakika bekledikten sonra yemege hazir oluyor. Ki ben bu esnada genellikle sofrayi hazirliyor oluyorum.

***

Sebzenin tazeligine gore pisme suresinin 10 dakika daha uzayabilecegini dusunuyorum.

Benim kullandigim kiyma hindi kiymasiydi -ki bence taze fasulye hindi kiymasinin yavanligini en iyi kamufle eden sebzelerden- bu yuzden yarim cay bardagi yag ekledim. Yagli bir kiyma olsaydi eklemezdim.

***


Monday, September 9, 2013

Yuzyilin bulu$u hindistan cevizi yagi~

@ 10:05 PM 1 comments
Iddia ediyorum, hangi yuzyilda bulunduysa o yuzyilin bulusudur hindistan cevizi yagi!
Bulandan, uretenden, agacini yetistirenden Allah bin kere razi olsun. Sacima, basima, yuzume, koluma bacagima her tarafimi yaga buladim, hala doyamadim.
Pek mutluyum kendisiyle :)

Aslinda cilt ve sac bakiminda dogal urunlere, dogal olmalarina ve zarar verme ihtimalleri kimyasallardan daha dusuk olmalarina ragmen, pek sans verme egiliminde biri degilim. Suslu ambalajli, fiyatlari 3 haneli rakamlarla anilan, markali guzellik urunlerine kesinlikle bayiliyorum ama malesef her zaman istedigim randimani alabildigim soylenemez. Dolayisiyla bir suredir dogal yaglari ve faydalarini bir suredir okuyordum.Pek cok blogda hindistan cevizi yagina rastlayinca daha fazla dayanamayarak, sans vermek istedim.

Faydalari saymakla bitmeyecek bu muhtesem yagin benim ilgimi cekmesinin nedeni bakterileri oldurme ve sacin icine nufuz edebilme ozelligi oldu.

Bu konuda pek cok kaynak okuduktan ve denemeden sonra maksimum faydalanmanin yollarini ogrendigim inancindayim.
coconut oil
Maksimum fayda saglayabilmek icin 2 onemli nokta:

1) Sacta uzun sure tutmak

ama oyle 3-5 saat degil, 18-20 saat hatta 1-1,5 gun gibi bir sure

2) kademeli olarak miktari arttirarak kullanmak

$oyleki; orta boy sac icin yarim cay bardagi kadar yagin yarisini diplerden uclara tarayarak yaydiktan ve uclarada yeterli miktarda yag geldiginden emin olduktan sonra 4-5 saat bekliyorum. Sacima dokundugumda sacimin yagi cektigini kesinlikle hissettigimi soyleyebilirim. Daha sonra kalan ceyrek cay bardagi yagi yine ayni sekilde yayiyorum. Toplamda en az 18 saat bekletiyorum.

Ilk saatlerde plastik bir bone takiyorum. Bazen bonenin uzerine tulbent de sardigim oluyor.
Fakat asla direkt olarak tulbent sarmiyorum cunku pamuklu bir kumas ve yagi emebilir.
Bunun olmasini istemeyiz. Tum yag sacimizin icine gecmeli.

Genellikle aksam uzerleri yaptigim icin 6-7 saat sonra, yatmadan once hem tulbenti hem boneyi cikariyorum. Ilk gunler yastiga yorgana yalasir bulasir sandim, o yuzden yastik, yorgan kilifi yikamaya hazirlamistim kendimi ama sonra baktim ki hic bir sey kirlenmiyor. Buna ragmen titiz bir insan oldugum icin ertesi gun nevresimleri degistiriyorum. Zeytin yagi gibi agir bir kokusuda yok. Hindistan cevizi kokusu bile hemen dagiliyor. Kokluya kokluya uyumak zorunda kalmiyorum. Sabah uyaninca 2 kere sampuanliyarak yikiyorum. Saclarim ipek gibi oluyor. Kolayca taraniyor.

Hafta 2-3 gun yapiyorum ve baska hic bir sey kullanmiyorum. Denemekte oldugum tum diger sac yaglarini rafa kaldirdim. Zamanla sacimin uclari nemine kavustugunda haftada bire indirmeyi planliyorum.

1 ay kadar kullanimdan sonra farkettigim en belirgin ozelligi sacimin eskisi kadar yaglanmamasi oldu. Eskiden hergun yaglandigi icin yikama ihtiyaci duyarken artik gun asiri hatta 2 gunde bir bile yikasam oluyor.
Saclarim daha kolay sekil alip, daha hacimli ve canli gozukuyor.

Ozellikle uclarinin rengi cok daha parlak. Sanirim henuz hic sozetmedim ama benim kendi saclarim kizilimsi, halk arasinda kinali dedikleri renkten. Ne yazikki, kizil sac boya kizilinin aksine genellikle cok mat, boz bulanik bir renktir. O yuzden parlaklik benim icin cok onemli. Eminim; sarisinlar, kumrallar, ve siyah saclilar yagin verdigi parlakligi daha cok hissedicekler.

Eskiden saclarimi tararken sac diplerimin acidigini hissederdim. Oyleki, bazen tarak bile degdirdigimde zonk zonk zonklayan bir aci, sacimi toka bile takmama engel olan bir aci. Nasil oldu bilmiyorum ama o tamamen ortadan kalkti.

Tum bu ozellikleri nedeniyle Hindistan cevizi yagini cok seviyorum ve kesinlikle herkese oneriyorum.
coconut oil


I$e yarayabilmesi icin organik ve cold press yada low en azindan medium heat oldugundan emin oldugunuz yaglari almaniz gerektigini muhakkak aklinizda bulundurun.

Fotograftada gordugunuz gibi uzerinde hangi sicaklikta presslendigini gosteren bir isaret olmali.

Mesela benim baska seyler icin kullandigim bir $i$e daha hindistan cevizi yagim var. Cunku cold press ve organik olanlar nispeten pahali.





Cilt ve diger kullandigim alanlari daha sonra yazicam. Okunmasini kolaylastirmak icin bu postu burada bitiriyorum. Devami gelicek...





Sonbahar Cantasi & Ayakkabisi~

@ 8:34 PM 0 comments
Bana gore yilin moda rengi ne olursa olsun sonbaharin rengi kahverengidir.
Hatta kahverengi sonbahar icin yapilmis bir renktir.
Yapraklar renk degistirir, yagmur yagar camur olur, vs. tum bunlar adeta tabiatin kahverengine boyanmak istemesindendir.
Bu duruma benim buna karsi cikmam olmaz, kabul edilemez. Muhakkak kahverengi bir seyler giymeli, tabiata uyum saglamaliyim. :)

Gelgelim son bir kac yildir hep aramama ragmen bir turlu denk gelip ne guzel bir kahverengi canta ne de ayakkabi alamamistim.
Guzel (yada istedigim) cantadan kastim; orta boy, kendi agirligi fazla olmayan, saplari da dahil olmak uzere ici disi her yeri gercek deri/suet olan, ve mumkunse $200-300'i cok a$mayan bir cantaydi.
Zara'nin yaz sonu indiriminde dusundugum miktarin cok altina sahip olma sansi elde ettim, haliyle kacirmadim.
zara canta
Bu aralar havalar cok iyi gittiginden henuz 1-2 kere kullansamda, yagmurlar baslayip sonbahar daha hissedilir hale geldiginde daha cok kullanacagimi dusunuyorum.
Simdilik, bol gozlu olmasi aramadigim halde buldugum bir ozellik olarak ilk kesfettim iyi tarifi diyebilirim. Bakalim zamanla daha neler kesfedicem, ne kadar dayanikli olacak?
Uzun zaman aramizda olmasini umuyorum.
ayakkabi

Ayakkabilarimi cantamdan 2-3 hafta kadar sonra buldum.  (sanirim) 17. yuzyil erkek ayakkabilarina benziyor, yada eski zaman erkek ayakkabisi diyelim. Onlara benzer bir havasi var sanki...
Pek hosuma gitti, affetmedim.
Onumuzdeki aylarda yagissiz ve serin havalarda bol bol giyerim.

Sizce sonbaharin rengi ve olmazsa olmazi nedir? Hangi kiyafete illede sahip olmali, illede giymeliyiz?


Saturday, September 7, 2013

Kirtasiye ali$-veri$i~

@ 12:38 AM 4 comments
Ya okudugum bloglardan cok etkileniyorum, ve gorduklerime benzer seyler almak istiyorum, yada o seyi zaten almak istiyorum, o yuzden o blogu okuyorum.
Tam bir yumurta mi tavuktan tavuk mu yumurtadan hikayesi.

Bu aralar Sergul Kato'nun bloguna,  daha spesifik olmak gerekirse, blogundaki kirtasiye vidyolarina takmi$ durumdayim. Agzim acik bayila bayila izliyorum.
Tabi haliyle gecen gun pasif izleyicilige daha fazla dayanamayip, eyleme gectim.
markers
Solda iki farkli ucu farkli kalinliklarda yazan keceli kalem
Uzerinde stamp marker yaziyor, keceli kalemden farki ne bilmiyorum.
Pastel renkleri guzel, her ne kadar denemelerimde iki uc arasinda kalinlik acisindan bir fark hissedemesemde begendim.

Sagda tombik kalemler/boyalar
Yumusak tup gibi bir ambalajda, iki yandan sIkInca boya fiskirtiyor.
Kumas boyamak icin aldim.
Renkler yaldir yaldir neon!
Zaten gorur gormez neonluguna vurulmustum. Hayal kirikligina ugramadim.
Fakat boyayi esit dagitmak biraz zor sanki.
Bakalim henuz kullanmadim, ilk projemi yapinca eklerim.

Paket uzerinde yaptigim denemelerim 
stamp markers  puffy pens
Acitan a$kim topuklu ayakkabi ve sevdigim figurlerden olan bayku$lu defterim
Acikcasi zaten deftere ihtiyacim vardi, arada not alsam dedigimde dogru duzgun kagit parcasi aranip duruyordum.
defterler
Topuklu ayakkabilinin icinin buyuk, orta ve kucuk boylarda bloknotlar halinde dosya gibi olmasini pek bir sevdim.
 Kucuk olanlar post it tipinde, buyukler degil.
Keske hepsinin arkasi post it gibi yapiskanli olsaydi. O zaman daha memnun olurdum.
defter
Baykuslu da boyle
Onun bir numarasi yok bildigimiz defter.
defter
Karsima aldim, seyrediyorum guzellerimi.
Hala kullanmaya kiyamadim. Hala bir not almam gerektiginde kagit parcasi ariyorum. :)

Bu arada hepsi TjMax ve Marshall's'dan. Gecen gun gorumcemle konustuk o da cok seviyormus TjX magazalarini. Dedim sulalecek kalkindiriyoruz adamlari.
Bahanemizde ayni "ama indirimdeydi" :)

Neyse, bugunluk bu kadar olsun. Insaat isleri ve tasinmayla ugrasacagim yogun bir hafta sonu beni bekliyor.
Evet hala tasinamadim!!! :(

Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review