Monday, September 9, 2013

Yuzyilin bulu$u hindistan cevizi yagi~

@ 10:05 PM 1 comments
Iddia ediyorum, hangi yuzyilda bulunduysa o yuzyilin bulusudur hindistan cevizi yagi!
Bulandan, uretenden, agacini yetistirenden Allah bin kere razi olsun. Sacima, basima, yuzume, koluma bacagima her tarafimi yaga buladim, hala doyamadim.
Pek mutluyum kendisiyle :)

Aslinda cilt ve sac bakiminda dogal urunlere, dogal olmalarina ve zarar verme ihtimalleri kimyasallardan daha dusuk olmalarina ragmen, pek sans verme egiliminde biri degilim. Suslu ambalajli, fiyatlari 3 haneli rakamlarla anilan, markali guzellik urunlerine kesinlikle bayiliyorum ama malesef her zaman istedigim randimani alabildigim soylenemez. Dolayisiyla bir suredir dogal yaglari ve faydalarini bir suredir okuyordum.Pek cok blogda hindistan cevizi yagina rastlayinca daha fazla dayanamayarak, sans vermek istedim.

Faydalari saymakla bitmeyecek bu muhtesem yagin benim ilgimi cekmesinin nedeni bakterileri oldurme ve sacin icine nufuz edebilme ozelligi oldu.

Bu konuda pek cok kaynak okuduktan ve denemeden sonra maksimum faydalanmanin yollarini ogrendigim inancindayim.
coconut oil
Maksimum fayda saglayabilmek icin 2 onemli nokta:

1) Sacta uzun sure tutmak

ama oyle 3-5 saat degil, 18-20 saat hatta 1-1,5 gun gibi bir sure

2) kademeli olarak miktari arttirarak kullanmak

$oyleki; orta boy sac icin yarim cay bardagi kadar yagin yarisini diplerden uclara tarayarak yaydiktan ve uclarada yeterli miktarda yag geldiginden emin olduktan sonra 4-5 saat bekliyorum. Sacima dokundugumda sacimin yagi cektigini kesinlikle hissettigimi soyleyebilirim. Daha sonra kalan ceyrek cay bardagi yagi yine ayni sekilde yayiyorum. Toplamda en az 18 saat bekletiyorum.

Ilk saatlerde plastik bir bone takiyorum. Bazen bonenin uzerine tulbent de sardigim oluyor.
Fakat asla direkt olarak tulbent sarmiyorum cunku pamuklu bir kumas ve yagi emebilir.
Bunun olmasini istemeyiz. Tum yag sacimizin icine gecmeli.

Genellikle aksam uzerleri yaptigim icin 6-7 saat sonra, yatmadan once hem tulbenti hem boneyi cikariyorum. Ilk gunler yastiga yorgana yalasir bulasir sandim, o yuzden yastik, yorgan kilifi yikamaya hazirlamistim kendimi ama sonra baktim ki hic bir sey kirlenmiyor. Buna ragmen titiz bir insan oldugum icin ertesi gun nevresimleri degistiriyorum. Zeytin yagi gibi agir bir kokusuda yok. Hindistan cevizi kokusu bile hemen dagiliyor. Kokluya kokluya uyumak zorunda kalmiyorum. Sabah uyaninca 2 kere sampuanliyarak yikiyorum. Saclarim ipek gibi oluyor. Kolayca taraniyor.

Hafta 2-3 gun yapiyorum ve baska hic bir sey kullanmiyorum. Denemekte oldugum tum diger sac yaglarini rafa kaldirdim. Zamanla sacimin uclari nemine kavustugunda haftada bire indirmeyi planliyorum.

1 ay kadar kullanimdan sonra farkettigim en belirgin ozelligi sacimin eskisi kadar yaglanmamasi oldu. Eskiden hergun yaglandigi icin yikama ihtiyaci duyarken artik gun asiri hatta 2 gunde bir bile yikasam oluyor.
Saclarim daha kolay sekil alip, daha hacimli ve canli gozukuyor.

Ozellikle uclarinin rengi cok daha parlak. Sanirim henuz hic sozetmedim ama benim kendi saclarim kizilimsi, halk arasinda kinali dedikleri renkten. Ne yazikki, kizil sac boya kizilinin aksine genellikle cok mat, boz bulanik bir renktir. O yuzden parlaklik benim icin cok onemli. Eminim; sarisinlar, kumrallar, ve siyah saclilar yagin verdigi parlakligi daha cok hissedicekler.

Eskiden saclarimi tararken sac diplerimin acidigini hissederdim. Oyleki, bazen tarak bile degdirdigimde zonk zonk zonklayan bir aci, sacimi toka bile takmama engel olan bir aci. Nasil oldu bilmiyorum ama o tamamen ortadan kalkti.

Tum bu ozellikleri nedeniyle Hindistan cevizi yagini cok seviyorum ve kesinlikle herkese oneriyorum.
coconut oil


I$e yarayabilmesi icin organik ve cold press yada low en azindan medium heat oldugundan emin oldugunuz yaglari almaniz gerektigini muhakkak aklinizda bulundurun.

Fotograftada gordugunuz gibi uzerinde hangi sicaklikta presslendigini gosteren bir isaret olmali.

Mesela benim baska seyler icin kullandigim bir $i$e daha hindistan cevizi yagim var. Cunku cold press ve organik olanlar nispeten pahali.





Cilt ve diger kullandigim alanlari daha sonra yazicam. Okunmasini kolaylastirmak icin bu postu burada bitiriyorum. Devami gelicek...





Sonbahar Cantasi & Ayakkabisi~

@ 8:34 PM 0 comments
Bana gore yilin moda rengi ne olursa olsun sonbaharin rengi kahverengidir.
Hatta kahverengi sonbahar icin yapilmis bir renktir.
Yapraklar renk degistirir, yagmur yagar camur olur, vs. tum bunlar adeta tabiatin kahverengine boyanmak istemesindendir.
Bu duruma benim buna karsi cikmam olmaz, kabul edilemez. Muhakkak kahverengi bir seyler giymeli, tabiata uyum saglamaliyim. :)

Gelgelim son bir kac yildir hep aramama ragmen bir turlu denk gelip ne guzel bir kahverengi canta ne de ayakkabi alamamistim.
Guzel (yada istedigim) cantadan kastim; orta boy, kendi agirligi fazla olmayan, saplari da dahil olmak uzere ici disi her yeri gercek deri/suet olan, ve mumkunse $200-300'i cok a$mayan bir cantaydi.
Zara'nin yaz sonu indiriminde dusundugum miktarin cok altina sahip olma sansi elde ettim, haliyle kacirmadim.
zara canta
Bu aralar havalar cok iyi gittiginden henuz 1-2 kere kullansamda, yagmurlar baslayip sonbahar daha hissedilir hale geldiginde daha cok kullanacagimi dusunuyorum.
Simdilik, bol gozlu olmasi aramadigim halde buldugum bir ozellik olarak ilk kesfettim iyi tarifi diyebilirim. Bakalim zamanla daha neler kesfedicem, ne kadar dayanikli olacak?
Uzun zaman aramizda olmasini umuyorum.
ayakkabi

Ayakkabilarimi cantamdan 2-3 hafta kadar sonra buldum.  (sanirim) 17. yuzyil erkek ayakkabilarina benziyor, yada eski zaman erkek ayakkabisi diyelim. Onlara benzer bir havasi var sanki...
Pek hosuma gitti, affetmedim.
Onumuzdeki aylarda yagissiz ve serin havalarda bol bol giyerim.

Sizce sonbaharin rengi ve olmazsa olmazi nedir? Hangi kiyafete illede sahip olmali, illede giymeliyiz?


Saturday, September 7, 2013

Kirtasiye ali$-veri$i~

@ 12:38 AM 4 comments
Ya okudugum bloglardan cok etkileniyorum, ve gorduklerime benzer seyler almak istiyorum, yada o seyi zaten almak istiyorum, o yuzden o blogu okuyorum.
Tam bir yumurta mi tavuktan tavuk mu yumurtadan hikayesi.

Bu aralar Sergul Kato'nun bloguna,  daha spesifik olmak gerekirse, blogundaki kirtasiye vidyolarina takmi$ durumdayim. Agzim acik bayila bayila izliyorum.
Tabi haliyle gecen gun pasif izleyicilige daha fazla dayanamayip, eyleme gectim.
markers
Solda iki farkli ucu farkli kalinliklarda yazan keceli kalem
Uzerinde stamp marker yaziyor, keceli kalemden farki ne bilmiyorum.
Pastel renkleri guzel, her ne kadar denemelerimde iki uc arasinda kalinlik acisindan bir fark hissedemesemde begendim.

Sagda tombik kalemler/boyalar
Yumusak tup gibi bir ambalajda, iki yandan sIkInca boya fiskirtiyor.
Kumas boyamak icin aldim.
Renkler yaldir yaldir neon!
Zaten gorur gormez neonluguna vurulmustum. Hayal kirikligina ugramadim.
Fakat boyayi esit dagitmak biraz zor sanki.
Bakalim henuz kullanmadim, ilk projemi yapinca eklerim.

Paket uzerinde yaptigim denemelerim 
stamp markers  puffy pens
Acitan a$kim topuklu ayakkabi ve sevdigim figurlerden olan bayku$lu defterim
Acikcasi zaten deftere ihtiyacim vardi, arada not alsam dedigimde dogru duzgun kagit parcasi aranip duruyordum.
defterler
Topuklu ayakkabilinin icinin buyuk, orta ve kucuk boylarda bloknotlar halinde dosya gibi olmasini pek bir sevdim.
 Kucuk olanlar post it tipinde, buyukler degil.
Keske hepsinin arkasi post it gibi yapiskanli olsaydi. O zaman daha memnun olurdum.
defter
Baykuslu da boyle
Onun bir numarasi yok bildigimiz defter.
defter
Karsima aldim, seyrediyorum guzellerimi.
Hala kullanmaya kiyamadim. Hala bir not almam gerektiginde kagit parcasi ariyorum. :)

Bu arada hepsi TjMax ve Marshall's'dan. Gecen gun gorumcemle konustuk o da cok seviyormus TjX magazalarini. Dedim sulalecek kalkindiriyoruz adamlari.
Bahanemizde ayni "ama indirimdeydi" :)

Neyse, bugunluk bu kadar olsun. Insaat isleri ve tasinmayla ugrasacagim yogun bir hafta sonu beni bekliyor.
Evet hala tasinamadim!!! :(

Thursday, September 5, 2013

mutlu sofralar~

@ 9:32 PM 2 comments
Bir kac ay once 4-5 gunlugune kuzenim gelmisti.
  Burada bahsetmistim.
 Guya en kisa zamanda yazicaktim.
Uhhhuuuu!!! unutum gitti.
Unutmadim aslinda ama Ramazanda yazmak istemedim sonra da is coklugundan oldu hep, yazamadim.
Bu tasinma olayi yedi bitirdi beni.
Ilk defa yatili misafirimiz geldigi icin ne yapsak etsek diye epey dusunceliydim ama umdugumdan iyi gitti.
Rahat ve pozitif insanlarla hersey iyi gidiyor sanirim.
Bloglarda sofra postlarini cok sevdigim icin bende onlara hazirladigim sofralari paylasmak istedim.
Tabi bu resimleri cekmek her zaman kolay olmadi.
Herkes yemege hazir, tam baslayacakken "duruuun duruuun!" demek kolay is degil. :)
O yuzden gordugunuz her tur kol, bacak, acik buz dolabi kapisi, ayakkabilik, vs. gormezden gelmeye calisin :)
kahvalti 1
Ilk gunun menusunde begenilenler bagel, krosan, ispanyol peynirleri (ucgen olanlar), ve roast beef oldu. Biz zeytinleri kendi onumuze cektik. Cunku onlar getirmisti ve tek bir tanesi bile pek kiymetliydi. 
Onlarda halimizden anladilar. Bir dahaki sefere getirilecekler listesi belli oldu dediler. :)
Gordugunuz uzere ikea'nin donerli peynir tahtasini kullanmaya doyamadim :)

kahvalti
2. gun mozarella peynirli Amerikan omleti yapmistim (sutlu ve piserken surekli karistirilan bir omlet) begendiler. 

Ingiliz muffinlerini bazlamaya benzettiler. 
Daha once hic o acidan dusunmemistim ama gercekten benziyor.
Meger o yuzden pek severmisim :)
kahvalti 3
Cok begenilince Amerikan omletinden bir daha yaptim. 

Degisik ve taze ekmek turu bir sey olsun istedigim icin firinda sipsak biskit yaptim.
 Onu da begendiler. 
Sansli oldugum nokta damak tadimizin bir birine cok benzemesi oldu sanirim. 
aksam yemegi
Sonra yarim saatlik cabuk pizzamdan yaptim. (tarifini sonra yazicam kismetse)
Kuzenim sebze yemedigi icin ona kucuk roast beef'li ayri bir pizza daha yaptim.  
Onu da tarifle birlikte eklerim artik.
aksam yemegi
Bir kerede evde aksam yemegi yedik. Onun disinda hep disaridaydik.
Ben salatayi yaparken Robby Mac&Cheese yapti. Biraz cekiniyordum bilmedikleri bir tat oldugu icin ama ona da bayildilar.
Hatta gitmeden buyukce bir paket karisim alsak dediler. 
Tamam dedik, simdi degil ama donuste Sam's club'dan aliriz. 

20 gun sonra tekrar gelicekler. Onlar gelinceye kadar tasinmis ve az cok yerlesmis olmayi umuyorum. 
Sehirde hem onlar hem ben daha rahat olucaz. Bakalim kismet...

yine puantiye... hep puantiye~

@ 12:29 AM 0 comments
trenchcoat with dots
Bugunlerde hava gunduzleri hafif sicaksa bile cok ruzgarli, aksamlari hem serin hem ruzgarli.
Tabi ben hala gunduz short t-short giymekte israrliyim.
Donana dek israr etmekte kararliyim :)

Kabullenmek istemesemde yazin bittigi a$ikar.
Gun kaderimize boyun egip, sonbahar gardrobunu gozden gecirme, ihtiyaclari belirleyip ali$-veri$e cikma gunudur.

Sonbaharin olmazsa olmazi bence trenchcoat'tur. 
Uzun zamandir hem dikisi, hem kumasi kaliteli, ama ayni zamanda da makul fiyatli olanlarindan bir tane ariyordum.
Gecen gun Khol's'da buldum.

Onumuzdeki aylarda rahat rahat giyerim yagmurdan korumaz belki ama ruzgari tutar. 


***
Daha once burada Superga'lari ne cok sevdigimden sozetmistim. 

Puantiyelerle olan muhabbetimde malum... 
(o da burada)
Puantiyeli Superga gorunce ben,

OOOO! Puantiye A$kina!

Superga with dots
(Mimiklerim, beden hareketlerimin fotograftaki eleman gibi oldugunu hayal edin lutfen)

Kalbim carpti. 

Affetmedim, hemen aldim.

Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review