Showing posts with label Amerika. Show all posts
Showing posts with label Amerika. Show all posts

Thursday, August 21, 2014

Botanic garden {japon bahcesi}~

@ 11:22 PM 0 comments
Hani aylaaaar once annemleri botanik parka goturmustuk. Burada yazmistim. Hani devami gelecek demistim.
Ancak gelebildi.

Ben nasil tembel bir blogger oldum yahu boyle
Hic kendime yakistiramasamda oldum yani.

Neyse, 2. kisim basliktanda anlayacaginiz uzere Japon bahcesi tarafi
Yemyesil, tertemiz cok guzeldi.
minik selaleler olsun, degisik agaclar olsun bunlar guzel seyler
Gitmis kadar olun diye bol bol fotograf ekledim.
Hepsini kendim cektim ve uzerinde hic bir degisiklik yapmadim.
Japon bahcesi japon evi olmadan olmaz.
uydurukta olsa illaki bir Japon evi olacak :)

Cayiri cimeni sevmedigimi cok onceleri pek cok kez soylemisimdir.
Bilmeyenler icin tekrar soyleyeyim. Sevmedim, hala sevmiyorum. Ozellikle piknikten nefret ediyorum.

Madem sevmiyorsun o zaman oralara kadar niye gittin derseniz,
alttaki ikiliyi bir araya getirmek icin
 
Annemle kayinvalidem

Birbirlerine bayilmadilar tabiki ama bahcenin guzelligine dalip atisamadilar da ayni zamanda.

hepimiz icin iyi oldu :)

devami gelecek...

Wednesday, August 6, 2014

Amerika'da bahsis~

@ 4:38 PM 0 comments
Fotografin konuyla alakasi yok

Boyle bir yazi yazmayi epeydir dusunuyorduma ama yazip yazmamak konusunda epey bir kararsiz kaldim. Zira epey bir kisinin basina saglam taslar gelecegini biliyorum.

Amacim kimseyi kirmak yada uzmek degil. Daha ziyade hodukluge son vermek. Bir de bilmiyordum, yaptimin onune gecmek. Iste yazdim, burada! 

Bu yaziyi okuduysan artik biliyorsun. Bilip de yapmiyorsan, icine siniyorsa, sen zaten muhattabim degilsin!

Buradan konuya hizli bir giris yaparak, efendim Amerika'da Turklerle yemege cikmak, yahut garson olarak onlara servis yapmak omur torpusu!

Sebep belli: bahsis konusundaki asiri cimri tutumlari.

Artik ben zaten Turklerle yemege gitmiyorum. Son bir kac hadise oldu. Bir ara onu da yazicam. Gitmiyorum!
Cunku vermiyorlar. Ben baskasinin rizkini yememek icin butun masanin bahsisini oduyorum. Bir nevi bana yikilmis oluyorlar. Bir ben miyim enayi?
 Herseye paralari yetiyor. Makyaj malzemeleri cifter cifter aliniyor, yedekleniyor. Markali cantalar, ayakkabilar ama garsonun hizmetinin karsiligini odemeye gelince TIRT!

Yok yaa!

Lafta hazir; eeee sizin gelirinize gore o kadar cok degildir. 

Nereden biliyorsun?

Velevki oyle, o zaman gitme restorana kardesim! Parasizligi en iyi ben bilirim. Gitmezsin olur biter. Adim basi fast food yeri, sandvicci var zaten. Onlardan birine gidiver.
Ama yok! hem restoranda yiyim, hem 5 yildizli hizmet alayim  hem karsiligini vermeyeyim. 
Oldu!

Bu ulkede ozellikle restoranda bahsis birakmak ZORUNLULUKTUR
Bakin gereklidir, iyidir vs. demiyorum zorunluluk!

Basta da belirttigim gibi uzun sure garsonluk yapmis biri olarak ben bu konudaki tutuculugu hodukluge bagliyorum. Yada en iyi ihtimalle bilgisizlik isteksizlik olabilir. 

Bu yaziyi yazmami isteyen New York'ta halen restoran menejerligi yapan arkadasimsa bunu HIRSIZLIK olarak nitelendiriyor. Birine hakki olan parayi vermemek, bir nevi hak yemek, hirsizlik.

Yani sevgili Turk kardeslerim yediniz, ictiniz, ayyy kolam cok buzlu, vayyy yemegim cok sicak diye butun kaprisinizi yaptiniz. Bu isin bir bedeli var ve siz o bedeli odeyeceksiniz cunku bu ulkede sistem boyle isliyor. 

Hesaba bakarsiniz. Sabah, ogle yemegi ve brunch icin %10-15 arasi, aksam yemegi icin en az %15-20 bahsisi hesaba eklemezseniz, garsonun parasini vermemis oluyorsunuz. O garson icerden hic para almiyor. Sizin vereceginiz bahsisle geciniyor. Yani onun ekmegine el uzatiyorsunuz. Onu birak, masadan az bahsis gelince, patron bunu goruyor ve masada bir hata yaptigini dusunuyor. Bu olay 1-2 kere olursa bazi is yerlerinde isten kovulmasi bile mumkun. 

3-5 kurus icin kimsenin ekmegiyle oynamayin, degmez.

Ayrica Turkiye'dekinden farkli olarak, istediginiz kadar kola icme, bedava su, ekmek, ve bazen meze yada tatli yeme sansiniz da var. Zaten bir sekilde cikariyorsunuz o parayi. Yemege gelince homini girtlak, odemeye gelince "aman sistem cok berbat!" yok oyle yagma!

Bu amerikanin her yerinde boyle mi?

EVET dogusu, batisi, kuzeyi, guneyi, ortasi hepsinde boyle. 

Yalniz mesela dogu sahilinde belesciler, bilgisizle, hodukler, hak yiyiciler, hirsizlar, adini ne koyarsaniz daha cok oldugu icin orada bazen bahsis hesaba katiliyor. Fisin uzerinde tip:%15 yada %18, %20 yanindada kac paraysa o yazar ve oyle gelir. 

Nereler de bahsis vermeyebilirim?

Bahsis vermek istemiyorsaniz, Mcdonald's , Burger King, Subway gibi self servis fast food restoranlarina gidebilirsiniz. Onlarda boyle bir durum yok.

Bu konuda soyleyeceklerim bitmedi ama simdilik bu kadar diyelim.

Gelelim, diger yerlerdeki bahsis konusuna. 

Otellerde odada kac kisi kaliyorsaniz, mesela 2 kisiniz 3 gun kaldiniz. kisi basi gun sayisi kadar $1 yani toplam en az $6 birakmalisiniz. Ozel takim hizmetleri varsa onu $1 arttirarak cogaltiyoruz.

Az olmasinin sebebi onlarin iceriden para almasi.

Kuaforde, sampuanci kiza mutlaka bahsis veriyoruz. Ortalama bir sac kesimi $60-70 dir, $2 ile $5 arasinda verilir. Basiniza iyi masaj yaptiysa $5 verilir.

Ayni sekilde manikur pedikurcu de oyle. Ortama $50 tutar. %10 verseniz yeter.

Suan aklima geldigi kadariyla yazmaya calistim. Unuttuklarim varsa, hatirlatin. Hatirladikca bende yazacagim. Devami gelecek...






Thursday, July 24, 2014

Kordonda aksam yuruyusu~

@ 12:05 AM 0 comments
Dun hava cok guzeldi ama gece aniden indiren yagmur, bugun gelecek berbat havanin habercisi gibiydi. 
Gun boyu telefonuma uyarilar geldi.
"sahile gitmeyin!"
"gole girmeyin!" 
"cok iyi yuzme bilsenizde golde yuzmeyin! dalgalar ve akinti kiyidan uzaklastiran nitelikte!"
falan falan... hep bu mimvalde mesajlar
Aksam uzeri biz her zamanki gibi gittik tabi. Havalar isindigindan beri hemen hemen her aksam Robby'le beraber yuruyuse cikiyoruz. 
Hem gunun stresini yuruyerek atiyoruz, hemde aksam yemegini yakmis oluyoruz. 

Gitmemizle birlikte bekledigimiz uzere bizi dalgalar karsiladi.
Bir de ruzgar tabi!
ayyy o neydi oyle!
havada serin, hic temmuz ayi demek mumkun degil.
$u memlekette bir iligim kemigim isinamadi zaten.
Hep usuyorum hep usuyorum. 
Hic bu kadar kabardigini hatirlamiyorum.
Dun guneslendigimiz yerler bugun sular altindaydi.
Sonra bir ara ikimizde sustuk.

Bu suskunluk biraz surunce, kafamda bir sarki caliyor dedim.
Oyleydi zaten.

O da "Boston'da da boyle olurdu sahil" diye cevap verdi.

Evet oyleydi, hatirliyorum.
Farkli yillarda da olsa ikimizinde ayni sehirde okumus olmamizin guzellegi bu olsa gerek diye dusundum.

"Benim kafamda da bir sarki caliyordu" dedi.

Sonra Linkin park'in bu sarkisini soylemeye basladi.

O an oyle bir yerin dibine gectim ki anlatamam. Cunku benimki Yalin'in bu sarkisiydi.
Kendimi ortamin Kahtali Mici'si gibi hissettim resmen :)

Hatta bir an acidim ona!

Sen Linkin park, Olafur, ve daha nice adini bile hatirlamadigim adamlari, deneysel muzikleri falan dinle, o muzik kulturune sahip ol. Hayatindaki kadin Yalin, Ajda Pekkan, hatta Orhan Gencebay tipi
yerel lezzetlere takilsin.

Yazik! 
Iste tamda boyle zamanlarda ben bu cocuga cok uzuluyorum!
:p

hayat hic adil degil!
bu olay bile bunun gostergesi... 

Tuesday, June 17, 2014

Lake Geneva {2}

@ 10:58 AM 0 comments
Hic bir sey guneslenip, kitap okumak kadar dinlendirmiyor. 
Dolayisiyla guzel havalarda benim mekanim her daim sahildir.

Birazdan cikip yine sahile gidecegim. 
Gitmeden blogumun sevgili okurlariyla, suan gittigim gol degil ama en az onun kadar guzel baska bir golu ve etrafindaki guzel ev manzaralarini paylasmak istedim.

Lake Geneva hakkinda yazdigim yazi ve baska guzel fotograflari gormek isterseniz buraya bakabilirsiniz.
Iyi seyirler... 

Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review