Friday, June 28, 2013

yagmurlu bir gundu~

@ 1:08 AM 0 comments
Tipki bugun gibi...

Aksam yemeginden sonra scooter'la disari cikalim, hem tatli bir seyler yeriz hem de biraz yurur kafa dagitiriz, belki sonra markete ugrar bir iki sey aliriz diye dusunduk.

Kosedeki pastanede tatlimizi yedik, yuruyusu es gecip kapanmadan yakalamak icin direk markete gittik.

Ciktigimizda bu manzarayla karsilastik

markette yagmura yakalandik

Yagmur yagiyor. Hem ne yagma, kliplerdeki gibi, sanirsin tepemizden fiskiyeyle su sIkIyorlar.
Hadi o neyse, esas tuhaf olan havanin sicak yagmur damlalarinin buz gibi olmasiydi.
Bir sure sonra doluya cevirdi zaten.
Yaz gunu hic dolu yagdigini gormemistim. Hep baharda olur sanirdim.

dolu tanesi

Bizde en azindan dolu gecinceye kadar beklemeye karar verdik.
Zira scooter, motorsiklet gibi araclari yagmurda kullanmak tehlikeli, heleki dolu da eminim cok daha tehlikelidir. Arabalar bile kayiyor. Minnak scooter'im nasil kaymasin.

rain

Dolu bitip, yagmurun azaldigi bir anda eve dogru donus yoluna ciktik.
Tabiki yolda yagmur hizini tekrar arttirdi.
Bizim kullandigimiz bazi yollar sular alinda kalmis, polis kapatmis. 
Yolumuzu degistirmek zorunda kaldik ama neyse sonucta sag salim eve vardik.

simsek

Eve girerken yagmur daha da hizlandi.
Simsekler cakti.
Ortalik gunduz gibi oldu.

laundry room

Bodrum katindan su sesleri duyduk.
Assagi inip baktik. Gercekten borulardan biri patlamis gurul gurul su geliyor ama yerdeki tahliye deligine gittigi icin neyseki su basmadi.

ben sevgili

Ikimizde boyle tepeden tirnaga, iliklerimize kadar islanmi$tik.
Bakip bakip halimize gulduk.
Siradan bir aksam yagmurla $enlendi.

Komik halimiz Vivian Greene'in sozlerini hatirlatti;
Life is not about waiting for storm to pass... It's about learning to dance in the rain!

Hayat, firtinann gecmesini beklemek degildir ki... Yagmurda dans etmeyi becerebilmektir!

Bu yazi yagmurda dans etmeyi becerebilenlere, en azindan bunu deneyenlere gelmis olsun :)




Thursday, June 27, 2013

Karamelize elmali mayali kek

@ 2:03 AM 3 comments
Havalardan midir nedir dun gece uykum kacti. Kalktim dolandim dolandim, bir $eyler izlesem dedim, istedigim gibi bir $ey bulamadim. Sonunda uzun zamandir sevgiliye i$ yerinde ati$tirabilecegi bir $eyler hazirlamiyordum. Dedim, gun bugundur. :)
Aklimda bir suredir dolanan, yapsam nasil olur diye du$undugum tariflerden birini boylelikle hayata gecirmi$ oldum. 

Sonuc mukemmel oldu. Cidden mubalaga etmiyorum, enfes bir kek oldu. 
Tadi olsun goruntusu olsun her $eyiyle super oldu.
1 gun dolmadan geriye kirintilari bile kalmadi. 

Neyse kendimi ovmeyi birakip tarife geciyorum. 


Kizarmis elmali kek
Malzemelerimiz

2-3 tane elma
1 kahve fincani yag (ben zeytin yagi kullandim)
1 corba kasigi kadar limon suyu
ka$ik ucuyla tarcin (azicik olsun yeter)
1 kahve fincani sut
1 corba kasigi kuru maya
1 kahve fincani yogurt
4 kahve fincani seker
3 yumurta
3-4 kahve fincani un


Karamelize Elma Nasil Yapilir?

2 elmayi soyuyor ve dilimliyoruz.
1/2 kf yagin yarisini elmalarimizi ve 1 kf sekeri tavada orta ateste karamelize ediyoruz. Biraz karamelize olduktan sonra ertesi gune kalirsa sekerlenmemesi icin limon suyunu ekliyoruz ve tamamen karamelize oluncaya kadar pisirmeye devam ediyoruz. En son tarcini ekleyip hafifce karistiriyoruz. Elmalar zaten yumusadigi icin ilk bastaki nazikligi kalmayip, parcalanmadigi icin tahta kasikla karistirilabilir. (bu islem toplam 15-20 dakika surdu)
Karamelize olan elmalarimizi kek kabimizin tabanina yerle$tiriyoruz ve sogumaya birakiyoruz.

Bu asamadan sonra elmalarin uzerine hangi keki yapsaniz olur aslinda ama ben kendi mayali kekimin tarifini tercih ediyorum. Cunku kabartma tozu migdemi agritiyor.

Mayali Kek Nasil Yapilir?

1 kahve fincani ilik sutte mayamizi eritiyor ve kabarmasini bekliyoruz.

Beklerken 1 elmayi soyup, rendeliyoruz. (benim elmam kucuktu. rendeledigimde ancak 1 cay fincani kadar elma rendem olmu$tu. Fazla olursa kekin kabarmasina engel olabilecegini dusunuyorum.)

Maya kabardiktan sonra yogurt, 1/2 kahve fincani yag, yumurtalar ve sekeri ekleyip cirpiyoruz. (Bu asamada soyle bir tadina bakmak iyi olabilir. $ekeri azsa bir miktar daha ekleyebilirsiniz.

$eker eridikten sonra unu ekliyoruz. Bu tarif bazen 3 bazen 4 bardak un aliyor. Ne zaman kek kivamini alirsa o zaman olmu$ demektir. Ozellikle mayali hamurun havanin sicakligina gore kivami degistigi icin maalesef kesin bir sey soyleyemiyorum.

En son rendelenmis elmalari, hatta istersek biraz tarcinda ekleyip karistiriyor ve kabimizin uzerini strec filmle kapatiyoruz.

Bu esnada firini 175 C yada 350 F dereceye ayarlayip isinmasini bekliyoruz. Benim firinim o sicakliga 10-15 dakikada cikiyor. Genellikle bu zaman zarfinda kek hamurum kabarmis oluyor. Yeterince kabarmamissa 10 dakika daha bekliyorum. O arada zaten kesin kabariyor.

Tabanina karamelize elmalari yerle$tirdigim kek kabima kek hamurumu dokuyor ve atiyorum firina.
 Uzeri kizardiginda, ki bu benim firinimda yakla$ik 20 dakika sonra oluyor, kurdanla konrol ediyorum. Temiz cikarsa tamamdir. Degilse 5-10 dakika daha pisiriyorum.

Firindan cikarip uzerine temiz bir bez ortup yarim saat kadar demlendiriyorum. Sonra ters cevirip "Hele $unun duru$unaaa" diyorum :)

Ayy Yarabb'im goruntusu bile guzel. :)
Son dilimi az once bitirdim. Daha olsa daha da yerdim. Keske olsaydi :)

Kizarmis elmali kek


Bu arada benim aklima kucuk eklemeler geldi

1. Silikon kap kullandigim icin kalibi yaglamasamda oluyor ama genellikle yagliyorum. Kaptan daha kolay cikiyor. 

2. Tarifte kahve fincani derken Turk kahvesi fincanindan bahsediyorum.

3. Sanirim blogda hic bahsetmedim ama ben diabet hastasiyim. Dolayisiyla ben bu keki genellikle splendayla yapiyorum. ama karamelize elma kisminda bu durum olmuyor. Cunku splenda karamelize olmuyor. Bu durumda elmalari takita'nin tatlandiricisiyla yada normal sekerle karamelize etmeniz lazim. Ben genellikle 1 corba ka$igi esmer $ekerle karamelize edip, uzerine 1 kasik splenda ekleyerek daha da tatlanmasini sagliyorum. Bu sekilde sekerim cikmiyor. 

4. Bazen cok faydali oldugunu duydugum yulaf kepegi ekliyorum. Bence bu keke cok yaki$iyor. Onu da soyle yapiyorum: diyelimki 3 kahve fincani un yerine 2 kahve fincani un + 1 kahve fincani yulaf kepegi koyuyorum. Yalniz yulaf kepegini en son ekliyorum, aksi halde yulaf kepegi sisip kekin kabarmasini onler gibi geliyor.



Uzun uzun anlatmama aldanip zor bir tarif oldugunu dusunmenizi istemem, cunku gercekten cok basit. Omrunde hic kek yapmamis birine anlatir gibi detayli anlatmaya cali$tim. Umarim bu detaylar kafa karisikligina sebep olmaz. Akliniza takilan bir $ey varsa sorabilirsiniz.



Tuesday, June 25, 2013

Dolcetto Wafer Rolls~

@ 12:49 AM 0 comments
Insanoglu cok uyumlu bir canli.
Garip ama gercek.
En kotu, en sinir bozucu, en iz birakan hatiralari unutmuyoruz belki ama onlara bile zamanla bir $ekilde ali$iyor, ya$amaya devam ediyoruz.
Vasfiye teyzeninde dedigi gibi oyle yada boyle bir yol tutturup gidiyoruz.
Gitmiycez de napicaz? Mecbuuur...

rulo katGecen hafta (son 1 aydir hemen her gun oldugu gibi)  3 farkli ekrandan ayni anda Turk TV'si, Amerikan TV'si, Twitter, ve Facebook'dan hadiseleri takip ediyordum. Ekrana cok fazla bakmaktan mi, vaziyetin vehametinden mi bilemiyorum birden bire icim daraldi, yuruyuse ciktim. Iyiki de cikmi$im. Her zamanki oldugu gibi gecerken yolumun uzerindeki TjMax'e ugradim veeee
Cakma rulo kat buldum!
Nasil sevindim anlatamam. Cok ozlemistim gercekten.
Amerika'da marketlerde rulo kat benzeri abur cuburlar var aslinda ama icindeki cikolata yumu$ak degil, kati halde ve maalesef ben o halini sevmiyorum.
Kutunun uzerinde yumusak iyi cikolata yaziyordu ama lezzetinden emin olamadigim icin tek kutu aldim. Keske daha cok alsaydim.
Umarim bir daha denk gelirim.


Eve donerken yagmura yakalandim.
Yaz olmasina ragmen damlalari sert sert ve soguktu, usudum.
Eve gelip uzerimi degi$tirdikten sonra isinmak icin kahve yaptim kendime. 
Rulo katla pek guzel gitti.
kahve keyfi
Hayattan hep cok sey bekleyen, hirsli bir insan olarak ben bile bazen mutluluga kucuk seylerin yettigini hissediyorum. Yada bunu dusunerek kendimi kandiriyorum.

Parasiz kalip kirami nasil odeyecegimi dusunmek zorunda olsaydim, dengesiz bir sevgilim olsa onun manyakliklariyla ugrasmak zorunda kalsaydim, okumak istedigim okullarda okuyamamis, yada hayata dair cok bir amaci olmayan teker meker idare eden biri olsaydim, acaba kucuk $eyler beni hala mutlu etmeye yeter miydi?





Thursday, June 20, 2013

Bizden nefret ediyorlar~

@ 1:28 PM 0 comments
lincoln park
Fotografin konuyla alakasi yok. Lincoln park zoo boardwalk'ta cekmistim. Yakinda daha detayli, bol fotografli boardwalk yazisi gelicek. 

Surekli twitter yada facebook'a bakmaktan kendimi alamadigim gunler devam ediyor. Bu artik bir cesit obsesyon halini aldi. Her baktigimda yeni ve onemli bir olay oldunu gordukce daha da bakmak istiyorum. Bir ara application'lari telefonumdan kaldirmayi bile dusundum ama sonra vazgectim.

Farkli goruslerden insanlari takip ediyordum. Oldum olasi karsit fikrin ne oldugunu merak etmis, bu fikri nasil temellendirdigini bilmek istemisimdir. Kendini tum farkliliklara kapatarak, dogru yada yanlis bir fikri yobazca savunmak, kendi dogrularini da kohnelestirir bence.
Fakat bu son olayda belirli goruslerdeki insanlar oyle hoyrat ki, ben bile kapattim kendimi. Gercekten tahammul edemiyorum. Yinede tuhaf bir refleksle arada bir bakiyorum. Biraz okuyorum. Sinirlerim bozuluyor ve hemen kapatiyorum. 
Pek cok TV programi ona keza. 
Bu olayin sosyolojik bir olay oldugunu anlamamak icin ellerinden geleni yapiyorlar.
En son CIA baglantili bile dediler. 
Yok artik! 
Iyiden iyiye sacmaladiklari kesin.

Bir de yobaz websiteleri var. Onlar da saldira saldira bir hal oldular.
Bana gore esas provokasyonu onlar yapiyor. O zihniyet beni bile provoke ediyor. 
Akit, Yeni $afak, vs. zaten tam bir rezalet. 

Bildigim ve apacik gordugum bir tek sey var Ataturk, hatta Inonu (burada "hatta" benim ailemin de icinde bulundugu bir kesime pek iyi seyler yapmamasindan dolayi kullandim. yani tamamen kisisel) ve cumhuriyeti kuran kadroda bulunanlar cok buyuk adamlarmis. O kadar ki ne kadar camur atarlarsa atsinlar kirletemiyorlar. Attiklari camurun izi kocaman beyaz bir satih uzerindeki bir kucuk nokta gibi kaliyor. 
O yuzden onlardan nefret ediyorlar. Onlari sevdigimiz icin bizden de nefret ediyorlar. 
Sanirim benim anlayamadigim ve tahammul edemedigim de bu nefret. Ne olursa olsun, icim almiyor. 
Zaten olumlere, yaralananlara, zulum gorenlere acimamalarinin sebebi de o iclerindeki nefret.

Tum bu yasananlara, bu insanlara tahammul edemiyorum. O yuzden en kisa zamanda gundelik hayata donmeye calisicam. Daha normal saatlerde uyuyup, uykumu alarak, elimden geldigince gunu daha verimli kullanmak en buyuk amacim. Bakalim ne kadar ve ne zaman basarili olucam.

Sunday, June 9, 2013

Chicago'da parklar

@ 11:49 PM 0 comments
Gezi eylemleri nedeniyle hayati normal aki$inda ya$ayamiyorum. Dolayisiyla bloga normaldeki gibi postlar yazmam mumkun degil ama bu hic post yazmayacagim anlamina gelmez. 

Gezi parkinin onemi vurgulanirken hep dunya metropollerindeki parklara atifta bulunuldu ama Chicago metropol olmasina ragmen hic adi gecmedi. 
Bunun sebebi Chicago'da devasa bir parkin olmayisi ve sehir planlamasinin boyle bir parki konumlandirabilecek durumda olmamasi. Onun yerine adim ba$i kucuk bir park var.  Hatta sehir merkezindeki bazi bolgeler adlarini bu parklardan aliyor. (Rogers Park, Lincoln Park, Millenium Park, vs. ) Gol boyunca uzanan 2-3 tane buyuk parkta var ama yinede en buyugu bile New York'taki Central Park'in ceyregi buyuklugunde. Dahasi $ehir genel anlamda cok ye$il, oyle ki; 1-2 ana caddeyi saymazsak gerek suburb'lerde gerekse sehir merkezinde adeta milli park'ta ya$iyoruz. 
Kulaga abartili gelebilir ama yeni evimizin terasindan cektigim resimleri ekledigimde mubalaga etmedigimi goruceksiniz.

Herneyse, bugunku konumuz seri seklinde yazmayi dusundugum "Chicago'da parklar" baslikli yazimizin ilk parki suan oturdugumuz eve yakin sayilabilecek parklardan olan Kivanis Park.

La Grange Park
Cadde uzerinde olan parklari cok sevmedigim halde, hava kapali oldugu gunler yuruyuse ciktigimda bazen oturuyorum.
Baharin gelmesiyle (evet, bahar buraya haziranda geldi) parktan guzel kokularda yukselmeye basladi.
Tabiat yeri geldiginde en guzel parfumden bile daha guzel kokar diyenlere hep itiraz etsemde en son gittigimde gercekten buyulendim. Keske o kokuyu bir yerlere depolama imkanim olsaydi. Oyle guzeldiki...
Tarif edilmesi zor ama denemeye deger.
Cok belirgin bir cicek kokusu, sanki leylak gibi hafif mayhos bir koku sanki hafif bir mentol kokusuyla karismis gibi. Biraz daha koklayinca reyhan kokusuda almak mumkun ama cok belirgin degil.
Ne derece anlasilir oldu bilmiyorum ama ahhhh olaganustuydu!
Bir de bu kokulari yol kenarindanki bir parktan, yani yanindan surekli arabalar falan geciyor. Buna ragmen bu kadar belirgin. 
La grange Park
7-8 yillik oldugu icin pek cok agac henuz buyumemis. Dolayisiyla henuz golgesinden yada serinliginden faydalanmak gibi bir luksumuz olamiyor maalesef.
La grange Park

3-4 bank bir kucuk yesillik bile yetiyor aslinda. Iyiki vaktiyle bu alan park olmak icin fazla kucuk deyip yerine Toki evleri, Avm, vs. yapmamislar :)


Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review