Saturday, February 8, 2014

Revlon Ritzy~

@ 10:53 PM 0 comments
Ipek tirnaklarimi yaptirdigimdan beri tirnalarima daha bir ehemmiyet verir oldum.
Ojesiz, manikursuz gezmiyorum artik.
Pacozluga son! 
Gun bakimli olma gunudur :)
Ki$in koyu renk ojeleri seviyorum. Hele bir de icinde sim, pul, vs. bilumum kokos sey varsa tam benlik.
Revlon Ritzy'i gorur gormez dusunmeden aldim. 
Cok da memnun kaldim. 
Surumu cok kolay. Hic ugrastirmiyor ve hemen kuruyor.
Tek katta grimsi bir renk alsada bence yeterince sim ve pul birakiyor. 
2 katta ful kapaticilik ve tam bir sim bombasina donusuyor.
Kalicilikta 10 numara 5 yildiz!
Omru hayatim boyunca bir ojenin 6 gun boyunca tirnagimda durdugunu hic hatirlmam.
Tarihte bir ilk!
7. gun SIKILip sildim.
Yoksa hala gitmeye niyeti yoktu. :)

Silerken biraz zorlandim gerci ama olsun.
Aliminyum folyo yontemiyle nispeten kolaylasti biraz.

Revlon'un her ojesi boyle mi bilmiyorum ama bu ojeden sonra baska ojerini de deneyecegimden eminim.
Yeni yaptigim kokos eldivenlerimle de pek uyumlu oldular.
Bu havada parmaklarimi koruyan eldivenleri tercih etsemde arada bir boyle uyumlu olmak hosuma gidiyor.

The Body Shop Shea & Vineyard Peach Body Butters~

@ 4:54 PM 0 comments
Gozume, kasima, yuzume pek guzel bakarim da i$ elimi ayagimi, kolumu bacagimi, vucudumu nemlendirmeye gelince pek bir tembelimdir.  
Surekli el kremi almama ragmen hep unuturum kullanmayi.
Bir kac ay once beni bu unutkanligimdan vazgeciren kremler buldum, mutluyum :)
TBS'in body butter'lari yogun nemlendirici ozelligi ve muhtesem kokulariyla beni benden aliyor. Surmeden edemiyorum.
Vineyard peach adindan da anlasilacagi uzere seftalili ama oyle yapay bir seftali degil. Bildigin meysiminde cikan, yazin sicagin altinda pazarda satilan, zaman zaman uzerine sineklerin geldigi, yurdumun organik seftali kokusu. Oyle guzel oyle dogal.
Ben ki$in kullaniyor olsamda, aslinda o yaz kokusu. 
Her surdugumde serinlemis hissediyorum. Hem insani canlandiran, harekete geciren bir duygu veriyor. Icime bir dinamizm geliyorki sormayin :)

Bir koku insana bunlari hissettirebilir mi? 
Hissettiriyor iste! 
Nasil oluyor anlamiyorum ama oluyor. 

Shea ise cok farkli, o daha kakolu bir koku sanki ama tam olarak degil gibi de. 
Degisik kendine has. 
Digerinin tersine icimi isitan sicacik bir koku.
Ki$ gunu yatmadan evvel sur, koklaya koklaya uyu kokusu :) 
O kadar sevdim ki, battal boy aldim. 
Chicago'nun upuzun kisinda anca yeter.

Her ikisinde de nemlendirme super. 
Gunde 1 kez kullanmam yetiyor. 

Fiyat konusunda ise malesef cok cuzdan dostu sayilmazlar ama uzun sure kullanildigini dusunecek olursak, gayet iyi. 

Bugunlerde body butter almayi dusunuyorsaniz tbs'e bakin derim. 




Saturday, February 1, 2014

The Other Boleyn Girl {diger boleyn kizi}~

@ 11:50 PM 2 comments
Bu kitabi oturdugum sitenin kutuphanesinde bulup okumaya basladim.
Uzun zamandir print kitap okumadigim icin epey degisik bir duyguydu.
Kitabin icerigi ile alakali ise daha karsik duygularim besliyorum.

Herseyden evvel su gibi cok cok akici, kolay okunabilen bir kitap. 500 kusur sayfa nasil gecti anlamadim.
ama...
Yazar tarih romani yaziyorum diye ortaya ciksada bu romanda tarih diye bir sey yok.
Bastan assagi uydurmasyon.
Isimleri degistirip sadece bir ask romani yaziyorum deseydi bu elestirilerimin hic birini yapmazdim.

~bu kisimda az da olsa spoiler verecegim bilginize~

Herseyden evvel hikayenin yasandigi donemde yasanilan iliskiler ve asklarin yasanmasi muhtemel degil.

$oyleki, kitapta yasanilan ask 19. yy romantik doneme ait. 
Yazar onu alip 15-16 yy'la goturmus. Bu da o donemin tum politik motivasyonlarinin atlanip krali bir ailenin kuklasi olmus bir gerizekali gibi gostermesine sebep olmus.
Bu cok temel bir hata malesef. 
Tarih romancisi bunlara dikkat etmeli. 

2. hata:
Mary Boleyn'in Ingiliz sarayina geldiginde tamamen "masum" oldugu yani bakire oldugu ve kucuk kardes oldugu, kocasiyla da 13 yasinda evlendigi vurgusu yapilmis.

bir kere Mary Boleyn Fransiz sarayindan kovulmasinin sebepleri malum.
actirmayin kutuyu soyletmeyin kotuyu!

Hadi o konuya deginmeyebilir yazar. 

Ya kucuk kardes oldugu?

Tum tarihciler Mary'nin abla Anna'nin kucuk kardes oldugu konusunda hem fikir.
Ustelik bunu gercege uygun yazsa hikayeye hic bir etkisi olmayacakti. 
yani ne geregi vardi iskembeden atmanin?

13 yasinda "masum" evlilik!
pardonda yasi kucultme ve bekaret vurgusu cidden sacma olmus ve hikayeyi sulandirmis.

Iste bu ve bunun gibi daha onlarca sebepten begenmedim. 

Tamam, hic birimiz tarih ogrenmek icin okumuyoruz bu kitaplari adi ustunde kurgu ama kurgununda bir dozu var.
Bana gore tarih fiction yazari uzerinde tartismalar olan konulari manipule etmeli. Geri kalan tum tarihi hadiseleri, gerceklere uygun yazmali. 

Mesela Anna Boleyn'le erkek kardesi arasindaki ensest iliskileriyle ilgili yazmasi iyi olmus.
Yine erkek kardesinin es cinsel iliskisi vs. de tabu sayilabilecek konulardan oldugu halde yazmis, iyi de etmis.

Mary Boleyn'in 2 cocugu var. Bunlardan kiz olanin kraldan oldugu kesin ama oglu tartismali. 
Kraldan olmadigi tahmin ediliyor. Cunku eger oyle olsaydi, hanedanin devami icin kesinlikle Mary'le evlenirdi. Yine de kesin degil, dedikodu oldugu icin uzerine yazilabilir bir konu. 

Dedigim gibi tartismali, skandal konular uzerine oynamak eyvallah ama otekiler
HAYIR!

Tum bunlar bu Ingiliz tarihi hakkinda cok sey bilmeyen biri icin cok kotu olmayabilir ama ben bildigim icin beni cok rahatsiz etti.

Serinin devamini okumayi dusunmuyorum.
Phillippa Gregory benim icin bitmistir.
Tarih romani bence Alison Weir'den okunur.
En azindan o tarihe saygili.










Kokos eldivenlerim~

@ 11:08 PM 3 comments
Bu aralar malumunuz hamaratlikta sinir tanimiyorum.
Bir yemekler, bir dikisler, orguler aman sabahlar olmasin! 

Bir aksam oturuyordum. Baktim elim bos, bir garip hissediyorum.
Eldivenlerimde karsidan goz kirpiyor.
Evi biraz e$eleyince bu pullari buldum. 
Kim bilir nereden, ne zaman soktum hatirlamiyorum bile.

Aldim sabunu elime once bir model cizdim. 
Elimdeki pullari goz karari yari yariya ayirdim. Artsin istemedim acikcasi.
Sonra basladim islemeye.
Ortaya boyle bir sey cikti.
Biraz zaman alan bir proje ama sonuc icin deger bence.

Nasil olmus?
Begendiniz mi?




Subat ayinin ilk karindan~

@ 10:51 PM 0 comments
Off!!! ne cok kar yagdi bu sene.
Gecen sene kup kuru gecmisti ama bu doyduk cok sukur kara.
Her sey mevsiminde guzel. Bu ay da boyle gecsin, sonra bahar gelsin.

Kar fotografi gormekten biktiniz belki. Bende kardan, buzdan, soguktan biktim. 
Ki$tan, soguktan yoruldum, usandim artik.
Bahar gelsin, yem yesil sokaklari paylasayim ne cok isterim. 
   
Mart ayiyla birlikte yaza hazirlik aylari baslasa ne guzel olur. 
Yogaya baslayacagim bu bahar. Havalar yurunebilir hale gelince hic durmayacagim evde.

Bugunde pek durmadik aslinda ama yazin oldugu gibi olmadi elbette.
Epey yuruduk, guzeldi.
Buralar hep Lincoln parkin etrafindan.
BU defa parka gitmedik. 
Simdi fotograflara bakinca keske gitseydik diye gecmiyor degil icimden.
Zavalli sevgili karsida beni bekliyor. Ben fotograf cekme derdindeyim :)
Ayni boyle lapa lapaydi. 
Gokten koca koca parcalar dusuyordu.
Bir sure sonra SIKILip rotayi sehrin guneyine cevirdik.
Boylu boyunca uzanan agaclar esliginde yurumek guzeldi.
Chicago tribune binasi.
Artik sadece bir is merkezi de olsa, tabelasi duruyor.
Eskiye saygi boyle bir sey olsa gerek.
Yuruduk yuruduk Navy Pier'e geldik.
Daha puslu daha soguktu sanki.
Belki de her geldigimde aksam oldugu icin oyle hissediyorum.
Sehrin bu yakasini sevmiyorum.
Bir gun bu konunun sebeplerini aciklayan detayli bir post yazacagim.
Bugunde bitti. 
Ne cabuk gectigine inanamadim.
Bu aralar bir omur geciyor. Hayat bitiyor muhabbetine girdim ki hayirlara ciksin.

Iyi pazarlar...

Follow me~

 

KaLinka Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review